23 Mart 2007 Cuma

Sarkılarla ISTANBUL III

İnşallah şairin dedıği gibi yontma ve ayıklama
işlemlerinde başarı sağladığımız zaman şiirlerimizi
gene eskısi gibi yazacak sanatcıyave sanata eskı
değerleriyle sahip çıkacak,osmanlıdan gelen
cumhuriyette doruğa tırmanan edebiyatımıza sahip
çıkmak ümit ve temennilerimizi daima gündemde tutacağız.
BÜYÜK ATAMIZIN DEDİĞİ GİBİ SANATA DEĞER VERMEYEN ÜLKELERİN HAYAT
DAMARLARINDAN BİRİ KOPMUŞTUR.
sözünü Atatürk gençliği hiçbir zaman unutmayacak ulusumuzun geleceğine damgalarını vurup,
21 nci asırda ülkemizi layik olduğu yere taşıyacaktır
ve bu kısır döngüye bir son vereceklerdir.
milletini ve vatanını seven bizler böyle düşünüyor
ve umudumuzu biran olsun yitirmiyoruz.
Bir atatürk genci bugün yaşını almış bir ferdi
olarak,yobazlara,gericilere çıkarcılara karşı haykırıyoruz
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE


Sarkılarla ISTANBUL II

Hatıralar denince akılda kalan güzellikler gelirgözlerimize.arnavut kaldırımlarını yol olarak,saydığımız,güzel ahşap köşkleri ev ve yuva olarak,bahçelerini çİçeklerle bezediğimiz,toprağında her türlü sebze ve meyveleri yetiştirdiğimiz yazarken
bile gözlerimizin yaşararak hatırladığımız bu güzellikleri bir daha yaşamamızın imkanı
olmadığını biliyor,yaşadığımız için de kıvanç duyarak o güzel günleri yad ediyoruz.zaman
geçiyor insanlar yaşlanıyor,bu dünyada yaşamlarını tamamlayanlar göçüp gidiyor.Saatin rakkasları tik taklarını durmamacasına bir sağa bir sola giderek aynı minval üzerinde
vazifesine devam ediyor.Zamanda bir değişiklik yok ama,dünya durmamacasına inkişaf ve
gelişmesine devam ediyor.Bu hızlı gelişmede bazı değerler yitiriliyor.Yukarıda bahsettiğimiz
gibi artık dostluklar çıkar çatışmasına dönüşüyor.Türk aile yapısı bile değişikliklere uğruyor
ama sevinilecek bir husustur , aile yapısı olarak yozlaşmıyoruz.bununlada daima gurur duyuyoruz.Türk toplumunu bu gün siyasi arenada gururla seyrediyoruz.yedidüvele kol
salmış büyük bir ulusuz.fakat siyasilerimiz bunu dünyaya yansıtmaktan aciz,birer çıkar
gurubu olarak başımızda bulunuyorlar.Bu da çok büyük bir talihsizlik,fakatTürk halkı
bunlara dur diyecek aklı selime sahip bir ulus olarak kendi işini kendi halledecektir.Sarkı
dedik şiir dedik bin dokun bin ah dinle durumlarına düştük,unutmak için
içtik,içtık,içtik,içtik..........bakın metin eloğlu ne demiş-ince elek şiirinde--------

IÇTİKÇE IÇESİM GELİYOR,GAYRI NE BİLGİ ARA NE HÜNER
BENİ BU RAKIYLA BAŞBAŞA BIRAKMA ADAM OLAYIM,ÇALIŞIP PARA KAZANAYIM
BENİ BÖYLE İŞSİZ,GÜÇSÜZ BIRAKMA,BENİ USLANDIR,BENİ YÜREKLENDİR.
BENİ DELİ EDİP BIRAKMA.BİLSEN NERELERİ VAR,KALK GİDELİM
BENİ HEP BURALARDA BIRAKMA BENİ AÇ BIRAK,EVSİZ URBASIZ BIRAKMA
BENİ BENSİZ BIRAKMA
BENİ NE YAP BİLİYORMUSUN
BENİ YONT BENİ ARIT BENİ AYIKLA

20 Mart 2007 Salı

Sarkılarla ISTANBUL I

ŞARKILARLA ÇIKTIK YOLA SELAM VERDİK SAĞA SOLA RÜŞVET DİYE ALMADILAR HAYDİ BANA EYVALLAH..

Sarkılar insanlara mesaj
veren terennümlerdir.Ben Göztepe aşığı ve
orada dünyaya gelmiş bir adem oğluyum.
Benim doğduğum yıllarda şarkılar şöyle derdi ;
DÜN GÖZTEPE nin NEŞELİ BİR
ALEMİ VARDI.HİCRAN NE GEZER GÖZTEPE DE GAM NE ARARDI.ŞEN KAHKAHANIZ BAHÇELERİN KOYNUNU SARDI.
Hey gidi koca Göztepe,sen neler görmüş,geçirmiş bu günlere gelmiş ne şirin bir beldeydin,komşuluk,ahpaplık,sevgi ve saygının var olduğu o yılları anmamak elde değil.Ya şimdi beton yığınların çirkınleştirdiği sipsivri apartmanların gökyüzüne kadar tırmandığı 50-60 dairenin bir binada bulunduğu,buralarda bir eskı dosta,bir eski nefese rastlayamazsınız.
Yüzünüze gülen,arkanızdan türlü entrikalar çeviren insanlar,nereden geldikleri belli
olmayan kozmopolit bir halk topluluğu,UNUTULMUŞ BİRER BİRER ESKI DOSTLAR NE BIR SELAM NE BİR HABER ESKİ DOSTLAR,ESKI DOSTLAR,Dost dedikte bu kelimenin karşılığını merak edıp,sözlüklere baktık.orada dost hakkında şöyle yazıyor.,sevilen kimse,ahpap,arkadaş v.s ....
Bugün bu kelimelerin anlattığı insanlara rastlamak mümkün değil.şimdikiler dost diye kazık atılacak insan ve metres tutup kapatmalara diyorlar dost diye.Büyük şair halk ozanı
AŞIK VEYSEL bile dizelerinde bize seslenirken şu mesajı iletmiş.DOST DOST DİYE NİCELERE
SARILDIM BENİM YARİM KARA TOPRAKTIR
Toprak deyince de 60 yıl evveline dönüyorum.Göztepe min ada ve parsellerinde,köşklerin bulunduğu,çam koruluklarının bezediği ve envai türlü
çiçek meyve ve ağaçların süslediği beldem aklıma gelir.Hayalimde onları bir kere daha yaşatırım.Heyhak bugün nereden bakarsan bak yalnız Göztepem değil istanbulum bile olmuş bir
beton blok,bundan 20-25 yıl evvel kayahan istanbulu sevmedığıne dair bir şarkı söylerdi,
o zaman kendisine çok kızardım,fakat bu gün kendisine hak vermemek elde değil,güzelim
beldemizi şairlerimizin göz bebeğini ne hallere koyduk.artık istanbul şarkılarda hoş bir
seda olarak kaldı.şimdilerde magandaların işgal ettiği,varoşlar dediğimiz yerleşim birimlerinin beğendiği ucube kimselere sanatçı dedikleri zevatı göğüslerine jilet atarak etrafı kırıp geçirerek dinlıyorlar.sanat ve edebiyat unutulmuşluğun suskunluğunu sürdürüyor.bakalım ne zaman uyanıp bu başıboş gidişe dur diyebileceğiz.Dur dıyeceğiz ama ıstanbulu ne yapacağız.Buna da büyük şair cahit külebinin istanbul şiirinin son paragrafıylacevap vereceğiz...
ANLADIM BU ŞEHİR BAŞKADIR-HERKES BENİ ALDATTI GİTTİ-ANLADIM BU ŞEHİR
BAŞKADIR-HERKES BENİ ALDATTI GITTİ-YİNE KAMYONLAR KAVUN TAŞIR-FAKAT İÇİMDEKİ ŞARKI BİTTİ.
Bütün temennimiz yeni ve eski edebiyatçılarımızın içlerindeki şarkı aşkı yeniden canlanır
silkinip kendimize geliriz.Burada herhalde anonim bir şiirin mısralarıyla seslenecek
olursak şöyle dememiz lazım gelir.
NE ZAMAN SENİ DÜŞÜNSEM İÇİM ÜRPERİR-SENİNLE GEÇEN HER SAAT HER GÜN GELİR AKLIMA-BİR AKŞAMVAKTI GELİR,BIR DENİZ KIYISI GELİR.O EŞSİZ HATIRALAR GELİR AKLIMA...

Resim Hakkında V

Ben karakalem resimlerime pastel tatbik ederek karakalem-pastel şeklini vererek değişik bir olgu yaratmış oldum.Resim yapmak insanı rahata erdiren bir husus olduğundan herkese tavsiye etmeyi kendime bir borç sayarım.grafiğin de resimde önemi olduğundan buna da bir nebze değinelim.Grafik bazı bilgilerin kolayca görülmesi ve anlaşılması için çizimlerle gösterilmesidir.Matematikteki tanımıyla grafik bir büyüklüğün ya da niceliğin başka bir büyüklüğe bağlı olarak nasıl değiştiğini göstermeye yarar. Bu nedenlerle değişken büyüklükler arasındaki bağıntıları yani fonksiyonları incelemek için özellıkle diferansiyel ve integral hesap ile trigonometride çok sık baş vurulan bir yöntemdir.Matematikçilerin kullandığı değişik türde grafik örneklerinden bir bölümü matematik maddesinde anlatılmıştır.Daha çok bilgi edinmek için diferansiyel ve integreal hesap fonksiyon ve tirigonometreye bakmak lazımdır.
SANAT- rus mimarlığının en çarpıcı örnekleri 17 yüzyıla kadar ülkenin en önemli
yapıları olan kiliselerde görülebilir.Ilk kiliseler ahşaptı,bu ahşap kiliselerin kare
zeminleri çadıra benzer görünümleri ve sağlam kubbeleri sonradan bazı taş kiliselerde de
kullanıldı.Novogorad da bu kiliselerden çok güzel örnekler vardır.Moskova da ki çok
kubbeli pokrovski katedrali dünyaca ünlüdür.
15.Yüzyıl dinsel resimleri ve ikonaları rus resim sanatının özgün örnekleridir.I.Petronun
(Büyük Petro) Rusyayı batılaştırma çabaları ruslara özgü bu sanat dalının yok olmasına
neden oldu.Daha sonraki ressamların büyük çoğunluğu farklı uslupları benimseyerek batı
avrupa ülkelerindeki sanat akımlarını izlediler.Bizde ise türk resim ve heykel sanatı,resim
sanatı iki boyutlu bir yüzey üstüne uygulanan çizgi ve boyalarla estetik değerlerin yaratılması
bu yolla da duygu ve düşüncelerin iletilmesi demektir.Cumhuriyetin kurulmasından
sonra da resim alanındaki çalışmalar desteklendi.Sanayi-i nefise mektebi 1928 de güzel sanatlar akademisine dönüştürüldü.
Batı ülkelerinden öğretmenlerin getirilmesi türk öğrencilerinin avrupaya gönderilmeleri bu dönemde de sürdü.Cumhuriyetin ilk yıllarında güzel sanatlar akademisini bitiren ressamlar arasında Şeref Akdik,Refik Ekipman,Mahmut Fehmi Cüda,Ali Avni Çelebi,Zeki Kocamemi,Turgut Zaim gibi sanatçılar bulunmaktadır.Türk resim sanatındaki
son önemli gelişme 1970 lerin ortasından beri yaşanmakta olan canlı alışveriş ortamıdır.
Sanatçıların çoğalması yapıtların izleyiciye sunulması sorunu o zamana kadar devletin ya da
yerel yönetimlerin ve bankaların sergi salonları aracılığıyla sağlanıyordu.Buna özel galerilerin
de katılmasıyla sergileme olayları arttı.Eskiden yalnız büyük kentlerde bulunan
sergi salonları yaygınlaşarak başka kentlerde de açılmaya başlandı.1980 de Ankara devlet resim ve heykel müzesi açılarak bir çok değerli sanatçılar adlarını duyurmuşlardır.Resim ve yazı
hakkında bu kadar hasbıhalden sonra bulunduğumuz İstanbul kentini size şarkılarla şiirlerle
tanıtmak isterim...

Resim Hakkında IV

18 yüzyılda ispanyol edebiyatında fransız edebiyatının etkisi sürdü ve yeni klasıkçilik akımına bağlı kalındı.Edebiyat yönünden bir önceki yüzyıla göre sönük geçen bu
dönemde ortaçağ ispanyol kültürüne yönelik araştırmalar sonucunda doğan eski yeni tartışmaları edebıyatta eleştirel bir yaklaşımın doğmasını sağladı.Dönemin önemli yapıtları arasında jose de cadalsoy y varquez ın noches lugubres 1789-90 kasvetli geceler adlı düzyazı yapıtı ıle jose franscisco nun fray gerudio 1758 adlı yergisi sayılabilir.
Diego Gonzales ile juan melendes valdes gibi şairler ise şiir türüne bir ölçüde canlılık
getirdiler.19 yüzyılın sonlarından başlayarak baş gösteren siyasal ve toplumsal sorunlar yazarları birtakım değerleri gözden geçirmeye yöneltti.bunun sonucunda ispanyol
romanı daha ciddi amaçlı boyutlar kazanırken eleştirel psikolojik ve felsefi denemeler
de önem kazandı.Roman ve deneme yazarlarından oluşan bu 98 kuşağı ispanyol edebiyatının dünya çapında saygınlık kazanmasını sağladı bunlar arasında en ünlüsü olan
miguel de unamuna denemelerinde ulusal sorunları ele alırken sis -niebla 1914 gibi
romanlarında kişiliğin temellerini irdeledi.Takma adı azorin olan jose martinez ruız
ise eski edebiyat kurallarına ve ispanyol kırsal yaşamına yeni bir yorum getirdi.20nci
yüzyılın başlarında önde gelen adlar arasında romancı ramon perez de ayala ile lirik
şair juan ramon jıminez sayılabilir.roman ve şiirden edebiyattan sonra resim sanatına
değinirsek PASTEL- renk verici toz pigmentin bağlayıcısı maddelerle karıştırarak kalıba dökülmesiyle yapılan çubuk biçimindeki boyama maddesine ve bu boyayla yapılan resim
lere PASTEL denir.Pastel yapımında bağlayıcı madde olarak arap zamkı kitre yada metil
selüloz kullanılır.Karışıma beyaz katkı maddeleri eklenerek istenen renk tonları elde
edilir.Kurşunkalem kalınlığında ve 8-10 cm boyunda olan pastel çubuklar kağıda sürülünce kağıdın yüzeyinde parlak canlı renkler oluşur.ama bunlar kağıdın dokusuna işlemediği için kolayca silinip bozulabilir.bunun için pastel resimler ya bir camın arkasına
konarak yada üzerine bir sabitleştirici sürülerek korunur.Kuzey italyada 16 yüzyılda
ortaya çıkan pastel 18 nci yüzyılda yaygınlaştı.Jean babtiste simeon chardin ve maurıce
quentın de la tour gibi 18 yüzyıl fransız pastel ustaları yaptıkları portrelerde yumuşak pastel kullandılar.Sert pastelle yapılan resimler ise daha çok tebeşirle çizilmişizlenimini verir.
19 yüzyılın sonunda pastel kullanımını canlandıran fransız ressamedgar degas nın balerinlerle ılgılı çalışmalarının birçoğu pastel boyayla yapılmıştır.Pıerre aguste renoir henri de toulouse lautrec ve pıerre bonnard gibi fransız ressamların yanı sıra A B D li mary cassat ve isviçreli ressam paul klee de pastel tablolar yapan ünlü ressamlardır.

8 Mart 2007 Perşembe

Resim Hakkında III

11 nci yüzyıldan kalma bılinen ilk ispanyol edebiyatı metinleri arap harfleriyle Kastilya lehçesiyle yazılmış,yalnızlık ve sevgi gibi ınce duyguları dile getiren kısa şiirlerdir.Daha sonraları ise avrupanın tümünde yaygınlık kazanınca kahramanlık destanları ispanyada da yaygın bir edebiyat türü oldu.Bunlar arasında en önemli olanı 12. yüzyıldan günümüze ulaşan poema -YADA CANTAR- DE MİO CID cidin şarkısı adı 3750 dizelik yazarı bilinmeyen slır el cid lakabıyla tanınan kastilyalı soylu ruy diaz de vivar ın başından geçen olayları anlatıyordu,fransız destanlarının etkısini taşıyan bu gibi
kahramanlık destanlarının yanı sıra aynı dönemde dinsel konulu şiirlerde yazılıyordu.
Altın çağ..1479 da ispanyanın aragon ve kastilya krallıklarının yönetiminde bir birliğe
kavuşması basım yönetiminin bulunması,Kristof kolombun amerikayı keşfi ve italya ıle
kurulan kültür alışverişi ispanyol rönesansının başlamasında etken oldu.16. ve 17.
yüzyılları kaplayan altın çağ ispanyol edebiyatının en görkemli dönemidir.dönemin
başlangıcında yazarı bilinmeyen -comedia de callxto melibea -1499 calixto ve melibanın
komedisi adlı roman bir baş yapıt niteliği taşıytordu.Halkın uzun bir süre beğendiği
şövalye romanlarının yerini bir yandan italyan edebiyatından etkilenen ve kırsal
yaşamı yücelten pastoral roman bır yandan da kökeni ispanyada olan pikaresk roman aldı.
Şövalye romansına tepki olarak doğan ve sevimli bir serserinin yaşam öyküsünü konu
alan pikaresk romanın ünlü örneği yazarı bilinmeyen lazarillo de tormesdir.

6 Mart 2007 Salı

Resim Hakkında II

Bugün bütün dünyada bizim kullandığımızdan başka alfabeler olduğu gibi geçmiştede pek çok alfabe kullanılmıştır.Örneğin arapların ve rusların kullandıkları alfabeler latin alfabesinden çok değişiktir.Bununla birlıkte uzmanların çoğu bütün çağdaş alfabelerin bundan 35000 yıl kadar önce doğu akdeniz kıyılarında kullanılan kuzey sami kökenli tek bir özgün alfabeden doğduğunu ileri sürerler.Kuzey sami alfabesinin ise eski mısır yazısının gelişmesiyle ortaya çıktığı sanılmaktadır.Mısırlıların her biri biir tek harfin ya da tek harfli bir sözcüğün yerini tutan 24 işaretten oluşmuş bir yazı sistemleri vardı.Resimyazı ile düşünce yazısının karışımı olan bu sistem hiyeroglif adıyla bilinir ve tek tek harfleri karşıladığı için gerçek bir alfabe sayılabilir.İO.1500-1000 yılları arasında kuzey sami alfabesi kenan,arami,güney sami ve yunan olmak üzere 4 kola ayrılmıştı.Bu gün Türkiyede ve birçok ülkede kullanılan latin alfabesinin kökeni yunan alfabesidir.Örneğin romalıların kullandığı ilk latin alfabesinde yalnızca 21 harfvardı.çağdaş türk ingiliz yada fransız dillerindeki değişik sesleri karşılıyabilmekiçin bazı harflerden 2-3 ayrı harf doğmuştur.bu nedenle aynı kökenden gelen ıngiliz ve fransız alfabelerinde 26 türk alfabesinde ise 29 harf vardır.tabidir ki alfabeninbulunması şekilleri tanıtırken harf denen şekıllerin bulunmasiyle edebıyat çağlar atladıkça çok önemli bir akım olarak insanların takdirlerine mazhar olmuştu.

Resim Hakkında I

Resim-Yazı iletişimi sağlamak amaciyla resme benzer çizimler kullanılarak yazılan yazı,gerçek yazının öncüsü olarak kabul edilir.Bireysel düşünceleri anlatan resim yazılar ideogram sözlerin yerine geçerlerse iogram olarak adlandırılır.Yazının bulunmasından önce insanlar herhangi birşeyi akılda tutmak yada birine bir haber bırakmak gerektiğinde o nesnenin yada eylemin resmini çizerlerdi.Bundan 6000 yıl kadar önce babilde mısırda ve çinde ınsanlar hep resim yazıyla anlaşıyorlardı.
Ilk zamanlar bir ayak resmi gören herkes yalnızca bir ayak düşünürdü.Sonraları aynı resim ayakla ılgılı başka bir düşüncenin örneğin yürümek eyleminin simgesi oldu.Aynı resim herkesin aklına değişik
şeyler getirdiği için ideografik yazı aslında pek kulla-
nışlı değildi örneğin önce bir baş hemen yanına bir arı resmi yapıldığında bu iki sözcük birlikte okununca başarı sözcüğü ortaya çıkar.Her hece için ayrı bir resim yapıldığından bu tür yazıya hece yazısı denir.Bu anlatım biçimi kuşkusuz çok uzun bir zaman alır.Üstelik her heceye uygun resimleri bulmak da çok kolay bir iş değildir.

Başlarken...

1934 yılı nisanının 24 ünde gözlerimi Göztepe semtinin güzel köşklerinin birinde açtım.O yıllar ülkemizin atılım ve hamlelerle dolu yıllardı,fakat ikinci cihan harbinin geleceğisiyasetin gidişatından belli olmaya başlamıştı.Türk ulusu Atasını kaybedene kadarbir telaş içinde değildi.Atatürk ün vefatından sonra LOZAN BARIŞI KAHRAMANI İsmet inönü'nündehasıyla,başlayan bu cihan savaşına katılmadık.Fakat harbin getirdiği bütün sıkıntıları dahalk olarak yaşadık.Ben ilkokulu Ankara iltekin ilk okulunda birinci sınıfı, sonraki yıllarda Göztepe pansiyonluilkokulunda tamamladım.Sonra sırasıyla şimdiki adı Kenan Evren ortaokulu sonraAnkara Atatürk Lısesi orta kısmı,sonra ANKARA BİRİNCİ SANAT ENSTİTÜSÜ nü okuyarak tahsilimi yapmış oldum.Sonraları Halk Sigorta,Dsi Ar- Ge dairelerinde memuriyet hızmetlerınde bulundum.1982 yılında DSİ den emeklı oldum.Küçükten beri güzel sanatlara merakım 72 yaşına geldiğim halde hala devam etmektedir.Fotoğraf merakımdan evimde ufak çapta bir karanlık oda kurarak fotoğrafcılıkta ustalaştımSonraları 8 mm lik kamera ile film çekme merakım başladı.Tabi bu çektığımız fılmlerinbanyoları dış ülkelerde yapıldığı için banyodan gelecek fılmleri dört gözle beklerpostacıya da bahşişini verirdim.Bu iki üç senedir boş kalmamak için resım ve karakalem, pastel çalışmaları yapmaya başladım.Yaptığım bu eserleri toplumla paylaşmak enbüyük hasletlerin başında gelir.Paylaşmak insana haz ve gurur veren öğelerdendir.Eşitpaylaşım müşterek dayanışmayı getirir.Bu da insana huzur saadet ve mutluluklar verır.Müzık ruhun gıdasıysa resim de ınsanlara bedii zevkleri tattıran bır duygudur.Ben buradaresim hakkında bilgi verirken güncel olaylara da yer vererek okuyanları aydınlatabilirsemçok mutlu bır insan olarak gurur duyacağım.