24 Haziran 2007 Pazar

Anılar

Dereden Tepenin Sevgili okurları,Dostlarım Bu günkü yazıma ,Bestekar Ud Virtiyözü Sanatkar
Coşkun Sabah'ın Şarkısıyla başlamak istiyorum.Şarkının adı ANILAR.Haydi gelin bu güzel besteyi hep beraber terennüm edelim ;

ANILAR ŞİMDİ GÖZÜMDE CANLANDILAR
ANILAR BENİ BU AKŞAM AĞLATTILAR

Anılar insanları alıp götüren duygulardır.Bu duyguların insan belleğinde hoş bir seda bırakmış olması ne güzel bir olgudur.Bu anıların Baki kalan kubbede hoş bir seda olarak,kalmaması için yaşayanların bunları insanlara aktarması da güzel bir husustur.
Hadi gelin gene 1940 lara dönelim.unuttuklarımızı,hep beraber analım.Göztepe tren İstasyonunun sağ tarafındaki set üstündeki Apartımanların bulunduğu ada 1940 larda FutbolSahasıydı.Pazar günleri Göztepe halkının toplandığı hem maç seyretmek,hemde piknik yaptıkları mekanların en önemlisiydi.İstanbul da Mahalli liglerin bittiği yaz aylarında ,semt maçları çok önemliydı.Göztepe yi temsil eden Hilal Kulübü ,İstanbulun birçok semtlerinin amatör demeyeceğim,Futbola meraklı insanların teşkil ettiği Takımlarla lig usulü maçlar yapılırdı.Bu arada Mahalli liglerde oynayan tanınmış sporcularda Semtleri nin Takımlarında oynarlardı.Onları da seyretmek ayrı bir zevkti.


Maçlar oynanırken üst Göztepede bulunan Muhacir Mahallesinin Çocukları,o zamanın meşhur şekerlemesi olan Abdülvahit Turan markalı sütlü ve karamelli şekerlerini özel yapılmış tahta kutularda satarlardı. Ambalaj kağıtlarında zamanın meşhur futbolcularının resimleri bulunurdu.Daha Coca Cola Türkiye ye gelmediğinden gazoz denen içecekler içilirdi.Ayran da en gözde içeceklerdendi.Simit bıldığiniz gibi her devrin göz bebeğiydi.Şimdilerde peynirlisi dahil her türlüsünü simit saraylarında bulup yiyebiliyorsunuz.


Bu arada Göztepe nin meşhurlarını anlatırken unuttuğum bireyleri de anmayı ,bir Göztepe li olarak kendimi vazifeli addediyorum.Amerika daki Frank ve Jesse James Haydut Kardeşlerin maceralarını müteaddit izlemişizdir.Bizim Göztepe mizinde Haydut olmayıp,kavgacı mizaçlı Belalı kardeşler vardı.Adları Orhan ve Burhan ( Lakapları da Belalı ) idi.Ama bu biraderler,olur olmaz kavga çıkartıp,etrafı rahatsız eden bireylerden değillerdi.Onlar doğrudan,Adaletten yana haksızlığa ödün vermeyen insanlardı.Nerede ters bir olay olsa o kavganın içinde bizim meşhur Belalılarımız vardı.Eğer yaşıyorlarsa Allah Selamet versin.



Burada size tam 60 yıl evvel çekilmiş bir Fotoğraf sunuyorum.Fotoğrafta Göztepe Çayırında yapılan maçı seyreden bir gurup,Yazımda adı geçen ,Beyaz şapkalı ve Beyaz kasketli Meşhur Belalı Kardeşler,Orhan ve Burhan,ortalarındaki zat ise Ağabeyim,Göztepe li BİCO lakaplı Ahmet Behiç Rayman dır.Resmin arkasındaki yazı 15 Haziran 1947 Göztepe Çayırı B-Takımı 5 - 2 Galip A -Takımı 1 - 0 Mağlup.




Bu arada Göztepe mizin meşhur simalarından biride Meşhur İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay dı.Küçücük boyuyla İstanbula verdiği hizmetler unutulacak cinsten değildir.Şimdiki Siyasilerin karikatürlere bile tahammülleri yok.Cumhuriyet Gazetesinde Karikatürist Nihat Bali nin çizdiği Küçük Vali Lejantları çok beğenilmiş,ve sevilerek takip edilmişti.Tekelin çıkardığı tırtıllı küçük rakılara bile F.Kerim adı verilmişti.Akşamcılar Meyhanelerde rakı isterken,aç bir Fahrettin Kerim derlerdi.



Neyse bu anıları bir kenara bırakalım.Bu lig usulü maçlar amatörce yapılır,Ortaya bir kupa konur Takımlar Centilmence bu kupanın aşkına Takımlarını temsil ederlerdi.Bunlar Erenköy,Bostancı,Yeldeğirmeni,Sarıyer,Beykoz,hatırlayamadıklarım birçok kulüplerdi.Efendim birde benim oynadiğimÇiftehavuzlar da kurulan Yıldızspor Kulübü vardı.Maçlar eleme usulü yapılır,Finale kalan galip gelir kupayı alırdı.Şimdi gelelim Finalin son maçına Hilal kulübü ve bizim Yıldızspor Kulubü Finale kalmıştı.Maç bizimYıldızspor sahamızda yapılıyordu.Maçta muhakkak birinin galip gelıp kupayı kazanması lazımdı.Takımlar eşit güçteydi.Maçın bitmesine az bir zaman vardı.Skor o-o dı.Maçın Hakemi ise Allah rahmet eylesin Nezih Demirkent Ağabeyimiz ( Tepe Nezih ) idi.Kendileri Göztepe de ikamet ettiklerinden Hilal Kulübünü gözeterek bir penaltı yaratıldı.Ve bir golle Hilal Kulübü kupayı kazandı.Kupayı kazanmak tabiki gurur duyulacak bir husus. Ama bakın,komik bir olay var,onu da sizlere anlatayım.Kupayı kazananların kutlayacakları,kupayı kaybedip kederlenenlerin toplandıkları mekan Dalyandaki Todorinin Meyhanesi ,Bunda yadırganacak bir husus yok,Ama işin bundan sonrası komik,Kupaya şarap koyup bizlerle alaya başlanınca ,Todorinin Meyhanesi Amerikan Filimlerindeki kavgaya dönüştü.Masalar,İskemleler havalarda uçuştu,Neticede iş karakola düştü.Zararlar ödendi,Barış ve Dostluk baki kaldı.
Bu Günün Taraftarlarına ithaf olunur. Şen ve Esen Kalınız.


Osmanlı Dönemi İstanbul'un Yerleşimi (Kadıköy)

Osmanlı döneminde,İstanbul un fethinden sonra ilk türk mahallesi bu günkü Osmanağa Camisinin bulunduğu alanda kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet Khalkedonu İstanbul un ilk kadısı olan Hızır Beye vermiş,Buraya Kadıköy ismi yakıştırılmıştır.
Osmanağa Camisi Kadıköyde Osmanlı döneminde yapılan ılk önemli yapıdır.Yine bu dönemde
Cami,Mescit gibi yapıların birbirini izlemesi,ve ardından bunların çevresinde yerleşim alanlarının yoğunlaşması,ile Kadıköy kısa zamanda gelişmiştir.



Kadıköy İstanbul Anadolu Yakasında Kocaeli Yarımadası üzerindedir.Kuzeyinde Üsküdar,ve Ümraniye Doğusunda Maltepe ilçeleri,Güneyinde Marmara Denizi,vardır.Yüzölçümü 33 Kilometrekaredir.M.Ö 825 yılında Sur Şehrinden gelen Fenikeliler ( Tyrienler ) bir şehir kurmuş,sonraları Kartaca adını alan bu yerleşim merkezine Karchedon adı verilmişti.Karchedon ve Chalkedon kelimelerin ikiside Fenike ismidir.Daha sonraları İstanbul Türkler tarafından zapt edildikten sonra,Fatih in ilk kadısı olan Hızır Bey e ithafen Kadıköy ismi verilmiştir.
Istanbul un Bizans tarafından yerleşim merkezi olarak seçilmesinde Delf Kahinlerinin ( Körlerin
Karşısına yerleş ) efsanesi bu güne kadar her kitaba geçmiş,böyle kabul edilmiştir.
Kadıköyün kuruluşu Bizans tan yani İstanbul un kuruluşundan 17 yıl kadar öncedir.Kuruluş Tarihi M.Ö 675 yılı kabul edilir.


XVIII Yüzyıla kadar zengin Rumların yerleştiği sayfiye yeri konumundan da uzaklaşmıştır.Daha sonraları Bahariye,Moda,Yoğurtcu,Göztepe,Erenköy,ve Bostancı gibi semtlerde Osmanlı Devletinin önde gelenleri,Paşa ları,yaptırmış oldukları köşklerde yaşamışlardır.
Bu arada Göztepe nin iskana açılmasında izlenen yöntem ilginçtir.1882 Tarihli ebniye kanununun 18 nci maddesı ıle,o zamana dek Şehir içinde yeni bir alanın iskana açılabilmesi için gerekli olan Padişah izni bazı sınırlamalarla kaldırılır.Böylece arsa Spekülasyonu bir ölçüde Padişah Denetiminin dışına çıkartılarak ona yasallık kazandırmaktadır.Ebniya Kanununa böyle bir madde eklenmesinde muhtemelen Tütüncü Mehmet Halis Efendi gibi Spekülatörlerin önemli etkisi olmuştur


1877 yılında Kemah tan Kardeşi Yusuf Efendi ile İstanbul a gelerek ticaret hayatına atılan Tütüncü Mehmet Halis Efendi Cibali tütün deposunun işletmecisiydi.Bu işletmeyi Rejiye satarak (regie d'tobac co.) elde ettiği parayla Osmanlı Devletinin ilk arsa spekülatörü olarak,kısa bir zamanda büyük bir arazi parçası olan Göztepe yi satın alarak,bu araziyi parsel,parsel satarak çok büyük zenginlikler elde etmiştir.Ve bu arada Göztepe semtine bir armağan olarak Tütüncü Mehmet Halis Efendi camisini 1902 yılında inşa etmiştir.


Türk sivil mimari örneklerinden , Göztepe deki Cemil paşa köşkü,Ragıp paşa köşkü,Cemil Topuzlu,Mabeyinci Ragıp paşanın kızının köşkü,Zülüflü İsmail paşa köşkü,gibi köşk ve konaklar bulunmaktadır.Ancak Kadıköy deki birçok türk sivil mimarı örneklerinden evler,yeni yapılanma sırasında yok edilmiştir.

Resim Sanatı,Biografim (Hayattan Kesitler)

Resim Sanatı ; Duygu ve düşüncelerin,çizgi ve renklerle yansıtıldığı bir sanat dalıdır.Düş veya
herhangi bir olay,ya da bir öykü resmin konusunu belirler.Tarih boyunca ressamlar resim sanatın da benzer görüşümleri paylaşmışlar,Bazıları gruplar oluşturarak ortak ilkeleri,benimsedikleri halde değişik akımlara öncülük etmişlerdir. Resim Sanatında değişik zaman dilimlerinde değişik yöntemler ve usluplar kullanılmıştır.

Mağara duvarlarında başlayan resim sanatı günümüze gelene kadar,birçok değişikliklere uğrayarak ,değişik kalıplara girmiştir.Pablo Picasso nun yaptığı resimler büyük hayranlık kitlesi yaratmıştır.Gözü ağzında ,kulakları burnunda ,birçok acayipliğin bir arada bulunduğu seyredenlerin Şaheser bulduğu bu resimler,Bende bir heyecan uyandırmamaktadır.Zevkler ve Renkler münakaşa getirmez.sözü isabetli ve yerinde söylenmiş bir deyimdir.İllahaki yapılan her şeyi beğenmek zorunda da değiliz.Ben klasik resme hayran bir insan olarak,onları seyrederken,büyük bir haz duyarım.Tabii ki bu resimleri yapan ustalar,yeni bir şeyi icat etmiş gibi görünürler.


Yıllar evvel Walt Disney ın bir çizgi karakter filmi olan Uçan fil Dumbo nun maceralarını seyretmiştim.Günümüzde bunu Büyük Ressam Salvador Dali bir resminde koskoca file kuş bacağı resmederek fili herhalde uçurmak istemiştir.Yazdığım bu yazılar bu ressamların hayranlarını kızdıracaktır.Biliyorum ama maalesef onlara katılmak gibi bir hevesim yoktur.Bir Leanordo da vinci nin La jakondu (Monalisa) sı bir daha yapılamıyacak kadar güzel ve hayranlık uyandırmakta,Rambrant,Rafaello,Mıchelangelo,Tiziano,Sonsovino,Verenose,Tintoretto,Urbino nun eserleri Rönesanstan beri,hayranlıkla izlenen Büyük Ressamların eserleri hala o yılların haşmetini bizlere anlatan büyük eserlerdir.Daha yazamadığım yüzlercesi çok kıymetli eserler bırakmışlardır.Bu kadar güzel eserler bırakan bu ustalar yaşamlarında dörtbaşı mamur bir hayat sürememişlerdir.Büyük usta vincent Van gogh hayattayken tek bir tablosunu satamamıştır.Bu gün tablolarına değer biçilemiyor.


Resim seyretmek ne kadar güzel bir duyguysa resim yapmak ta insana huzur ve kıvanç duyguları aşılayan bir haslettir.Ben resim yapıyorum,Ressam değilim,Ben yazı yazıyorum,Yazar değilim,Ama bu unsurlar bana huzur veriyor.Yaptıklarım beni tatmin ediyorsa,iyi bir şey yapıyorum demektir.Bilmiyorum yaptığım Karakalem ve pastel Resimler hangi kategoriye giriyor bilemiyorum.Bir Amatör olarakta pek merak etmiyorum.Allah bazı insanları yaratırken bu becerilerini de onlara vermiştir.Onları geliştirmekte İnsanoğluna kalmış bir husustur.
Ben oldum olası hep resimlerle haşır neşir olmuşumdur.Çini mürekkebi ve tarama kalemiyle yaptığım resimleri hala saklarım.



1949 - 1950 yıllarında Amerikan Comıcs Mecmuaları bütün Gazetecilere bol bol gelirdi.Fiatları
da gayet ucuzdu.Kaptan Marvel ler,Lone Ranger ( Maskeli Süvari ) Phantom ( Kızılmaske ) Hopalong Cassıdy ,Mandrake Mecmualarının Renkleri,ve baskılarının nefaseti de çok güzeldi.Yalnız İngilizce olduğundan maceralarını tahminle takip ederdik.


Bir de Artist Mecmuaları olan PHOTOPLAY Mecmuası çok güzeldi.Sevdiğimiz Hollywood Artistlerinin kuşe kağıdına basılmış Fotoğraflarını keser çerçevelerdik.Birde MAD diye dünyaca meşhur karikatür dergisi vardı.Çizerlerinin harika resimlerine zevkle bakardık.Otarihlerde birde klasik olmuş Comıcs ler gelirdi.Sirano de berjerak,Hamlet,İki şehrin Hikayesi ,ve daha birçoklarını toplar arşiv yapardık.


Hatta Ayhan isminde bir arkadaşımla bunları Türkçeleştirip basmaya karar verdik,hatta bir matbaayla bile anlaşmıştık.Benim Aydıngere kopyalarım,onun tercümeleriyle Charles Dıcken sin İki şehrin hikayesini çinilemeye bile başlamıştım.Elimde hala o günlerin çizimleri vardır.Sizlere onları sunacağım.Bu arada Askerlik Görevimin gelmesi,Ardından Evlenmem bu işlerin rafa kalkmasına sebep olmuştur.


Ben siyah beyaz fotoğrafcılığını güzel beceririm.Ofset basımclığını bilirim.Karakalem Resmi yaparım,Video Kameramı iyi kullanırım.DSİ Ar - Ge Dairesinde 23 yıl çalıştığımdan dolayı Araştırmacılığı iyi beceririm.Bu hususiyetler,insanı gururlandırdığı gibi yaşamına renk katan hususlardır. İnsanı genç tutan unsurların başında gelir.Dostlarıma tavsiyem,üretin ve bunları dostlarınızla menfaate dayanmayan şekilde paylaşın. Bu sizleri mutluluğa ve saadete getirecek duygulardır.



Birlik olalım,birlikten kuvvet doğar,Hayat kısa İnsanlar Fanidir.Beraber paylaşım çok güzel bir
duygudur.Gelin el ele olalım,Dünyamızı bir kat daha güzelleştirelim.Hepinize Esenlıkler dilerim.
Sağlık ve esenlikle kalın kıymetli Dostlarım...