2 Nisan 2010 Cuma

Atatürk'cülüğün Bayraktarı Behçet Kemal Çağlar (1908-1969)

Ziraat Müdürlerinden Şaban Hami Beyin oğlu.İlk ve Orta öğrenimini Bolu,Konya,Kayseri okullarında yaptı. Lise ve son sınıf öğrencisiyken sınavla alındığı Zonguldak yüksek Maden Mühendisi Mektebini bitirdi. (1929) staj için gönderildiği Fransadan dönüşünde İktisat Bakanlığında görev aldı. Görmeye geldim adlı şiiriyle Atatürkün dikkatini çekti. 1o ncu yıl Marşını yazdı. ve dil öğrenmesi için İngiltereye gönderildi.(1936) Erzincan Milletvekili olarak Meclise girdi.(1941) Ama 1948 de Atatürk Devrimlerinden ödün verildiği gerekçesiyle hem CHP den hemde Milletvekilliğinden istifa etti.Daha sonra sırasıyla Robert Kolejde öğretmenlik,Kurucu Meclis üyeliği ,TRT Yönetim kurulu Başkanlığı Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu.


İlk şiiri Arkadaşlarıyla çıkardıkları (Hep Gençlik) dergisinde yayımlanan Behçet Kemal,daha sonra Türkyurdu ve Hayat (1927) Dergilerinde göründü. Ulus ta yayımlanan kimi şiirlerinde Ankaralı Aşık Ömer adını kullanmış, 1949 da (Şadırvan) dergisini çıkarmış,İstanbul Radyosunda 27 Mayıstan önce ve sonra aralıklı olarak şiir dünyamız programını yönetmışti. Halkevleri sahnesinde ilk oynanan oyunda onundu.(Çoban 1932) ve Başrolüde kendisi oynamıştı.Behçet Kemalin şiiri biçim ve öz olarak iki kaynaktan beslenir.Halk şiiri ve Atatürkçülük. Giderek ulusal duyguları ve yurt güzellemeleri bile bu özle belirlenir. Hecenin olanaklarını en yüksek sesi verebilmek için zorlar.Birey için değil kalabalıklar içindir.şiiri düşünsel ve toplumsal bir özden kaynaklanır. Ama düşünceyi değil coşturmayı amaçlar. Oyunlarında tarihe yönelmesi Destanı denemesinde aynı nedene bağlanmalıdır.


Şairin şiirleri - Erciyesten kopan çığ (1932) Burada bir kalp çarpıyor (1933) Benden içeri (1966) Bütün şiirlerini topladığı bu kitabın dışında kalanları değersiz ilk denemeler olarak nitelemiştir.
Oyun - Çoban (1933) Attila (1935) Deniz-Abdal (Malazgirt zaferinden İstanbulun fethine kitabın içinde 1971)
Öteki yapıtları - Halkevleri (İnceleme 1935) Hasan Ali Yücel ve eserleri (1937) Hür Mavilikte (Gezi 1947) Dolmabahçeden Anıtkabire kadar (Gözlemler 1955) Kuranı Kerimden İlhamlar (1966) Atatürk Denizinden Damlalar (Antoloji 1967) Battal Gazi Destanı (1968) Bugünün diliyle Atatürkün Söylevleri (1968)


ATATÜRK - Uluslararası anlayış,işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi olağanüstü reformlar gerçekleştirmiş bir Devrimci, Sömürgecilik ve Emperyalizme karşı savaşan ilk lider, İnsan haklarına saygılı Dünya barışının öncüsü Bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk,din ve ırk ayırımı göstermeyen eşsiz bir Devlet adamı.Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu önder Atatürk için yazılmış Behçet Kemal Çağların şiirlerinden seçtiğim Bir demet şiiri sizlere sunarken yücü Atatürkün Huzurunda Huşu ve saygıyla eğiliriz. ve onun eşsiz sözünü haykırırız. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

ASIRLARCA
(Dünyanın en büyük Ölmezine)

Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım
Bende giyersem eğer birgün deha tacını
İstersen çiğne diye, önüne atacağım

Söndüğünü görsem de bin meşale emelin
Ebediyet yolumuz, öyle elimizde elin
Ak düşen saçlarınla nur kattığın heykelin
Hamuruna harç diye kanımı katacağım

Yazsamda Masalların Aslı-Kerem gibi
Bu aşk ölmez öyle her gönül vermiş gibi
Şöhretin okyanuslar aşarken gemi gibi
Ben dalga gibi ayak ucunda yatacağım

Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım


YENİ MİLLETVEKİLLERİNE

Haklısınız, Bir büyük Millete Vekilsiniz
Göğsünüz kıvanç dolu gerildikçe gerilin

Bilin ki Atatürkün kurduğu Ankara ya
Atatürkün yolundan yürüyerek girilir

Anıtkabire gidipte yürekten baş eğmeyen
Günü gelir çarpılır, düşer yere serilir

Bir avuç yobaz için, bir sürü cahil için
Devrimi çiğneyecek ayak varsa kırılır

Birde bakarsınız ki, her meydanda birkere
Her genç türk te bir kere bir Atatürk dirilir

Biran unutmayın ki Atatürk ülkesinde
Ahiretten önce de yüce divan kurulur


ONUNCU YIL MARŞI

Çıktık açık alınla 10 yılda her savaştan
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan

Türküz Cumhuriyetin Göğsümüz tunç siperi
Türke durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri

Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız
Tüküz bütün başlardan üstün olan başlarız
Tarihten önce vardık, Tarihten sonra varız

Türküz Cumhuriyetin Göğsümüz tunç siperi
Türke durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri

Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını
Bütünledik her yönden istiklal kavgasını
Bütün dünya öğrendi, Türklüğü saymasını

Türküz Cumhuriyetin Göğsümüz tunç siperi
Tüke durmak yaraşmaz ,Türk önde Türk iler,

Örnektir Milletlere açtığımız yeni iz
İmtiyazsız,sınıfsız, kaynaşmış bir kütleyiz
Uydun görüşte,bilgiye gidişte ülkeye biz
Tersine dönse dünya, yolumuzdan dönmeyiz

Türküz Cumhuriyetin Göğsümüz tunç siperi
Türke durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.


NÖBETÇİ MİLLET

Yaradan hey yaradan
Dört yıl değil bin yıl geçse aradan
Sensiz ateş diye kanımızdaki
Sesin ışık diye önümüzdeki
Ey yanımızdaki
Beş on mermere , bir avuç toprağa sığan
Sınırsız mavi umman hey
Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın
Sen her köpürüp taşmada
Her konuşmanda
Milletin alın yazısını yeniden yazardın
Bakışların inanmayanı ezerdi
Sağ kolun bir tırpana benzerdi
Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı
Cümlelerin ya örsten kalkardı
Ya çıkardı kından
Başak saçların sarkardı harman alnından
Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine
Mıknatısa koşan zerreler gibi
Köhne kanaatler, köhne küreler gibi
Sözünde çarpıp düşerdi
Tam sustuğun gün kıyamet oldu
Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi
Rab gökte 'Dinleyin ' derdi meleklerine
Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine
Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine
Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine
Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine
Tamamlayabilmek için tavafını
Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını
Tutuyor Nöbet
Bu Millet
Bu vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan
Bu üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan
Bu Timur u, Attilayı, Oğuz u
Bu Yldırımı, Fatihi, Yavuzu
Bu seni yetiştiren ulu millet
Vakar ve haysiyetiyle dimdik
Uyanık, tetik
Anıtkabirde tutuyor nöbet
Dünya dönüp dolaşıp
Boğazlaşıp, dalaşıp
Ergeç ve ancak
Milli misaklarda karar kılacak
Ey en büyük usta
Düşünen olmadı bu hususta
Senden evvel senden ileri
İlk müjdeyi, ilk haberi
Senden almıştı cihan
Ta o zamandan
Anlıyamadığına yansın
Sen, Dünyanın dönüp dolaşıp geleceği
Uğrunda milyonların seve seve öleceği
En büyük maksat için
Dünyaya ilk karşı koyansın
Nasıl içimizdeysen bütün varınla
İşte öylece dünya davalarındasın
O ışık saçların, o alev sözlerinle
O gök gözlerinle
Ey ıssız gecelerin içinden
Bize eşsiz sabahı getiren
Ey asırlardır dul bayrağın eşi
Ey gece yarılarımızın güneşi
Ey ışık saçlar
Ey yele kaşlar
Ey çekilmiş hançer bakışlar
Ey fikri döven şakaklar
Ey kalem parmaklar
Ey Ay-yıldızlı eş
Ey en güzel
Ey en büyük
Ey Atatürk
Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy
Dağlansın ateşinle bu soy
Oy Atatürk oy
İrkilmez Ata çocuğu irkilmez
Zaptedilmez, Atam zaptedilmez
Biz varken senin hisarın burçları
Bakışlarımız kılıç uçları
Bekliyoruz devrimini biz
Çökmeyeceğiz diz
İsterse hayat zehrolsun
İsterse refah kahrolsun
İsterse kurşn düşsün yanımıza,belimize
İsterse geçinmek için bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize
Halel gelmez bizim ateşimize
Dünya düşse peşimize
Yer sarsılsa yerinden
Ne senden geçeriz ne senin eserinden


AĞIT

Yok gayrı bizlere uyku dünek vay
Kime bel bağlayak kime dönek vay
Vay amansız ecel alçak felek vay

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Ağla gözüm ağla yaşlar dil olsun
Kurumuş dereler baştan sel olsun
Çiçekler kara açsın çayır kül olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

En büyük en güzel en yiğit kayıp
Dereler denizler çağlar ağlayıp
Rabbim de gözyaşı dökmezse ayıp

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Her gittiği yerde o şan verirdi
Aslan bakışını görse erirdi
Kaşları yeleden nışan verirdi

Türlük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Bakışları şimşek gibi çakardı
Yarını görürdü düne bakardı
Kürsüye çıktı mı arşa çlkardı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Her belayı önler orda atardı
Dermandı her dalda hemen yeterdi
Babamızdı elimizden tutardı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Kaybını yıldızlar bile bileler
Krıla kanatlar sola yeleler
Kurt kuş duyup cenazene geleler

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Millet Atan gitti başın sağolsun
Ölümü devr açsın yeniçağ olsun
Dağlar birer birer yanardağ olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gitti her ocağın söndü alevi
Yeryüzü dediğin bir ölü evi
Cihan türbe olsa almaz o devi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Dönmüş denizler gözyaşı taşına
Dünya ortak çıkmış Türkün yasına
Her evden bir ölü çıkmışcasına

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gökler ağıtlardan titriyor kat kat
Düştü üstümüze gerilen kanat
Onsuz dünya yarım insanlık sakat

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

O hep dolu tuttu boş atmadıydı
Söz verince yaptı aldatmadıydı
Onbeş yıl tek burun kanatmadıydı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Bizdendi sevinci bizdendi derdi
Biz uyurduk o bizleri beklerdi
Uyudu nöbeti bizlere verdi

Türklük yüreğini dağlasın gayru
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Kuru yapraklara benzedik bu güz
Her göz kan içinde sapsarı her yüz
Milyonlarız bir Babadan öksüz

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gök düşsün toprağa toza belensin
Mezarına gece yıldız elensin
Şehitler doğrulsun nöbet dolansın

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Dünya hem kahr olur hem onu gömer
Yıldızlar kandildir semalar kemer
Sus boğulayazdın sus Aşık ömer

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı