8 Temmuz 2012 Pazar

Dünyanın Yeni Yedi Harikası


ROMA  KENTİNDEKİ KOLEZYUM

İtalya'nın Başkenti Roma'da bulunan Flavianus Amfitiyatro olarak da bilinmekte. olan kolezyum bir Arenadır. Usta bir komutan olan Vespasianus tarafından M.Ö. 72 senesinde yapımına başlanmış ve M.S.80 Senesinde Titus Devresinde tamamlanmış, daha ilerideki değişikler Domitan Hükümdarlığı zamanında yapılmıştır.İmparatorlar burada Roma Halkını eğlendirebilmek amacıyla ve biraz da kendi eğlenceleri için Gladyatör dövüşleri düzenlerdi.Bunlardan farklı birçok Halk gösterileri, Taklit deniz savaşları ,Hayvan avcılığı,infazlar,Meşhur savaşların yeni baştan canlandırılması, klasik mitolojiye dayanan dramlar olurdu.Kolezyum daha sonraları barınma yeri ,iş dükkanları,Dini kışlalar,Taş ocağı Hristiyan türbesi olarak türlü gayelerle kullanıldı.




Esas ismi Arena iken sonradan girişteki etkileyici heykelin ismini aldı.7 Temmuz 2007 senesinde Dünyanın yeni Harikasından biri seçildi.Günümüzde depremlerden ötürü harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Kolezyum Roma imparatorluğunun uzun zamandan bu yana ikonik simgesi olarak görülmektedir.Bugün Modern Roma'nın en çok turist çeken yerlerinden birisidir. Buna ek olarak Roma Katolik klisesi ile yakın bağlantıya sahiptir. Paskalya evveli Cuma günü Papa Amfitiyatroda fener alayı düzenler.Kolezyumun orjinal ismi Amphitheatrum Flavium idi.Sürekli Floavium Amphitheater olarak da adlandırıldı.Yapı Flavyum Hanedanlığı devresinde yapıldığından orjinal adı bu uygarlığın adından gelir.Geçmiş yıllarda hepimizin bildiği gibi ve okullarda ders kitaplarından öğrendiğimiz Dünyanın 7 harikasını saymıyanımız yok gibidir. Bunlar Artemis tapınağı, Babilin Asma bahçeleri İskenderiye Feneri, Piramitler, Rodos heykeli, Olimpostaki Zeus heykeli,ve Halikarnas Mozolesidir.




Ancak 2007 yılının Temmuz ayında Dünyanın (7) yeni harikası Başkanlığını İsviçreli Bernard Weber'in yaptığı ve Merkezi İsviçrede bulunan New 7 Wonders vakfı tarafından organize edilip yapılan Dünyanın yeni 7 harikası oylaması  l00 milyon insanın katılımıyla gerçekleştirilmiş ve netice olarak da oylama sonucunda aşağıda isimleri belirlenen yeni (7) adet Harika ortaya çıkmıştır.

1- İtalyanın Roma Kentindeki Kolezyum
2- Ürdündeki Petra Antik kenti
3- Perudaki Machu Picchu Antik kenti.
4- Brezilyadaki Kurtarıcı İsa Heykeli
5- Çindeki Çin seddi
6- Meksikadaki Chichen İtza Piramidi
7- Hindistandaki Tac Mahal Anıt mezarı.





ÜRDÜNDEKİ  PETRA  ANTİK KENT

Petra Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan Antik kenttir. Petrayı M.Ö 400 ile MS.106 yılları arasında Nebati'lere Başkentlik yapmıştır.Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar Başkent olarak varlığını sürdürmüştür.MS.400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur.





Petranın ilk yapım amacı tarihçiler tarafından bulunamamıştı. Ancak yapılan son araştırmalarda Petranın altında gizli gömülü bir bölüm olduğu ve bu bölümün Kral Mezarları olduğu araştırmalar sonucunda kesinleşmiştir. Petra Antik kentinde Tiyatro,Tapınak,ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır.El-khazna ve Roma döneminde yapılan Amfitiyatro en bilinen yapılardır.1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuştur. 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya kültür mirası listesine dahil edilmiştir.





PERUDAKİ  MACHU - PICCHU  ANTİK KENTİ

Machu Pıcchu Bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir inka antik şehridir.And Dağlarının zirvesinde 2.360 m. yükseklikte Urumbamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cusco şehrine 88 km. mesafededir. Şehir İnkalı bir Hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları cıvarında inşa ettirilmiştir.İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Pıcchu 200 den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur.Şehrin 3000 basamağı bugün hala gayet iyi durumdadır.




Kentin kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur.Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir.Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinmeyen şehir ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır.Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri Eski zirve (Quechua dilinde Machu Pıcchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise genç zirve ( Quechua dilinde Wayna Pıcchu ) yükselir.Şehirde içinde 100 den fazla iskeletin bulunduğu 50 adedin üzerinde mezar keşfedilmiştir.İlk başlarda bunların % 80 i kadın olduğu sanılmıış ama sonraki incelemelerde eşit dağılım olduğu tesbit edilmiştir. Bu keşfe istinaden şehrin İnka'ların yetiştirme ve disiplin yeri olduğu teorisi geliştirilmiş, Daha çok bugün kabul gören teori şehrin 700 den fazla İnka asil ve din adamına ev sahipliği yapmış olduğudur.




BREZİLYADAKİ KURTARICI İSA HEYKELİ

Kurtarıcı İsa Heykelinin yüksekliği 38 metredir. ve Rio De Janeiro şehrine tepeden bakan Corcovado Tepesinin üzerine yerleştirilmiştir. Brezilyalı Heito da silva costa tarafından tasarlanan ve Fransız Heykeltraş Paul Landowski tarafından gerçekleştirilen bu anıt Dünyanın en çok tanınan anıtlarından biridir. Heykelin yapımı 5 yıl sürmüştür. ve Ekim 1931 de açılışı yapılmıştır.




Kurtarıcı İsa Heykeli corcovada sözcüğü ( Kambur ) anlamına gelmektedir. Dağın şeklinin bir kamburu andırmasından dolayı bu isim konulmuştur. Mükemmel bir Rio de Janeiro manzarasının dışında,Bütün Brezilya fotoğraflarında gördüğünüz kollarını açmış Brezilyayı seyreden Kurtarıcı İsa Heykeli Brezilya halkının sıcaklığının sembolü haline gelmiştir.



ÇİN  SEDDİ

Çin seddi Çinin kuzey batısı boyunca uzanır. Dünyanın en uzun savunma duvarıdır.Po Hoy körfezinde deniz kıyısında başlar,Pekinin kuzeyinden geçerek batıya yönelir. ve Huangho nehrini ikiye bölerek Güneybatıya uzanır. Gobi çölünün güneyinden batıya yönelerek devam eder.Seddin yıkıllmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 10.000 km.bulur. Bugün ayakta duran kısmı Ming Hanedanı devrinden kalan 3000 km.lik settir. Ancak asıl inşaat MÖ.221 ile MS.608 Yılları arasında yapılmıştır.Çin seddi Dünya üzerinde en uzun sürede yapılan ve en çok insan çalıştırılan yapıdır.MS.555 te Beijing ile Datong arasındaki 500 Km. lik duvarın yapımında 1.800.ooo kişi çalışmıştır.Badaling Dağının üzerinden geçen seddin sadece 200 metrelik kısmını yapmak için bile binlerce kişi çalıştırılmış, Bu kişilerin isimleri bir taşa yazılmıştır.




Seddin kalınlık ve yüksekliği yer yer değişir. Genellikle duvarın yüksekliği 7-10 metre Taban kalınlığı 7 metre ve üst kalınlığı ise 6 metre cıvarındadır. Üzerinde atlar ve Arabalar gidebilmektedir. Duvar boyunca siperlik ve okçu delikleri vardır. 200 metrede bir gözetleme kulesi veya kale ve 9 kilometrede bir fener kulesi bulunur. Duvar üzerinde yer yer Saray ve Tapınaklarada rastlanır. Duvarın yapılış amacı ise Çinin ilk imparatoru Qin Shi Huanga buraya boydan boya aşılmaz bir savunma duvarıyla kapatmaya karar verdi.Bu devasa inşaata girişmekteki amacı konusunda Tarihçiler farklı görüşler sürmüşlerdir. Bunlardab bazıları Ülkenin sınırlarını Türklere Hunlara karşı savunmak,uzun savaşlar sonunda yıktığı Beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgün ve ağır işe sürerek cezalandırmak.Ülkeden kaçışları önlemekti.Qui Shi Huang MÖ.221 yılında daha önceki kralların yaptırdığı duvarları birleştirerek uzattı.MÖ.3 yüzyıldan MS.17 yüzyıla kadar çinliler seddi uzatmaya devam etmişlerdir.Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son Hanedan Ming Hanedanı (1368-1644)Bugün seddin yıkılmış olduğu kısımlarıyla birlikte uzunluğu 6000 kilometreyi bulur. Bugün ayakta duran kısım Ming Hanedanı devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir. Ancak asıl inşaat MÖ.221 ile MS.608 yılları arasında yapılmıştır.





MEKSİKADAKİ CHICHEN ITZA PİRAMİDİ

Chıchen İtza Meksikanın Yucaton yarımadasında Valladolıd ve Merida arasında yer alan Kristof Kolomb öncesi döneminde kurulmuş bir Maya Kentidir. Muhtemelen bir dönem Yucatan'ın dini merkezi olmuştur. Chicen-İtza'daki El Castillo ( Kale ) adıyla tanınan kukulkan piramidinin yüksekliği üst platforma nazaran 24 mt.dir.( 10 yüzyıl sonunda yüksekliği 40 mt. olan Uxmal'daki piramitten daha alçaktır. Efsaneye göre kent 10.yüzyılda Quetzalcoatl önderliğindeki Tolkerler'ce alınmıştır. Kentteki önemli yapıllar sırasıyla, Kale adıyla tanınan Kukulkan Tapınağı,Yada Kukulkan Piramidi, Mayalar bu piramidi Astronomi ve Matematik bilgilerini ortaya koymak istercesine belirli bir sistemle inşa etmişlerdir. Örneğin 4 cephesinin her birinde 91 basamak yer alır.Böylece 4X91 le bulduğumuz 364 sayısına en tepedeki düzlüğü ( 1 )de eklediğimizde yıldaki günlerin sayısı olan 365 i bulmaktayız.




Ayrıca piramidi öyle bir şekilde yönlendirmişlerdirki İlkbahar ve Sonbaharda ekinoksların gerçekleştiği an piramide gelen güneş ışıkları piramidin çıkıntıları sayesinde merdiven basamaklarının dibinde bulunan iki yılan başı yontusunun S ler çizen bir gövde uzantısı oluşacak şekilde bir gölge oluşturmaktadır.(İki başlı yılan) Bu yılan Kukulkan adıyla bilinen ilahi tüylü yılandır. Yılanın bir özelliği vücudunun gökcisimlerin yörüngesi şeklini alabilmesi, S ler çizilmesidir.Ayrıca Piramidi inandıkları yeraltı alemi katları sayısı gibi 9 farklı düzey halinde düzenlemişlerdir. Piramidin tepesinden bakıldığında 300 hektarlık bir görüş alanına sahip olunur. Yani kentteki tüm yapılar görülebilmektedir.Coracol (Karakol) denilen gözlem evi, Adı Maya dilinde (Esrarlı yazıların evi) anlamına gelen Akab Dzib, Baş Rahibin tapınağı, Savaşcılar tapınağı, Top oyunu sahası, Rahibeler manastırı adı verilmiş yönetim sarayı, çeşitli tapınaklar içeren (Eski Chicen) yapılar gurubudur.




HİNDİSTANDAKİ  TAC MAHAL  ANIT  MEZARI

Tac Mahal Hindistan Türk İmparatorluğunun Timuroğulları Hanedanının 5. Hükümdarı Şah Cihan (1593 - 1666) tarafından o zamanki İmparatorluğun Başkenti olan Hindistanın Agra şehrinde, Jumna Nehrinin kıyısında yaptırılmıştır. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihanın büyük aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu'nun (Mümtaz Banu) ölümü üzerine,onun hatırasına yaptırılmıştır.Yapının Mimarları Mimar Sinanın Talebelerinden Mehmet İsa Efendi, Mehmet İsmail Efendi,ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi eserin yapıllması için Şah Cihan tarafından İstanbuldanb davet edilmişlerdi. 163o da inşaatına başlanan eser 22 yıl sonra 1652 de tamamlanmıştır.




Tac Mahalın yapımında parlak ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır.Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 mt. olan kubbe Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmıştır.Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın 4 yanına Hattat İsmail Efendi tarafından yasin suresinin tamamı yazılmıştır.Mümtaz Mahal ve Şah Cihanın sandukaları üst katta kubbenin altındadır. Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses 7 kez yankılanacak şekilde bir
akustiğe sahiptir. Şahın ve eşinin asıl lahitleri ise en alt katta bulunmaktadır.Tac Mahalın yüzbinlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır. Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğuda batılı bir çok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olanTac Mahal Mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünür.




Rivayete göre Şah Cihan, Tac Mahalin yapılmasından sonra Mimar İsa Khanın sağ elini buna benzer başka bir yapı yapmaması için kestirmiştir. Diğer bir rivayete göre Tac Mahal tamamlandıktan sonra Şah Cihan kendi mezarı olması için Tac Mahalin karşısına aynı Tac Mahale benzer bir anıt yaptırmak istemiş,Ancak yapılacak olan bu anıt Tac Mahalin aksine tamamen siyah mermerden olacakmış.Ancak bu yapıyı yaptıramadan oğlu Alemgir tarafından tahttan indirilmiş ve Agra Kalesindeki Oktagonal kuleye hapsedilmiştir. ve ölümüne kadar 7 sene boyunca hapsedildiği bu kuleden Tac Mahali izleyerek ve eşi için yas tutarak yaşamış öldüğünde ise karısınınyanına Tac Mahale defnedilmiştir.

3 Temmuz 2012 Salı

Vecihi Hürkuş (1896-1969)


Vecihi Hürkuş 6 Ocak 1896 Tarihinde İstanbul da Dersaadette doğdu. Babası İstanbullu bir Aileden Gümrük Müfettişi Ali Feham Bey, Annesi Vidin de doğmuş 3 yaşında istanbula gelmiş Zelihe Niyir Hanımdır. 3 yaşındayken babası ölmüş çok genç yaşta dul kalan Annesi ile geniş bir Ailenin içinde Amcalar, Halalar, Enişteler, Yengeler, Ağabeyler ve Ablalar ile birlikte büyümüştür.Vecihi bir süre sonra Harbiyede Eskrim ve Resim Hocası olan Amcası Ahmet Şükür Beyin yanına sığınmıştır.Sonrada Annesi ve Kardeşleriyle Üsküdara yerleşmişler üç kardeşin ortancası olan Vecihi çok canlı ve hareketli bir çocuktu. İlkokulu Bebekte okudu.Üsküdarda Füyuzati Osmaniye Rüştiyesinde ve Üsküdar Paşakapısı idadisinde okudu.Sanata olan ilgisinden Tophane Sanat Okuluna geçti. ve bu Mektebi bitirdi.


Tayyareci olmak isteyen Vecihi yaşı küçük olduğundan onu Makinist Mektebine aldılar.Tayyare Makinist Mektebinden küçük Zabit ( Gedikli Astsubay ) olarak mezun oldu.Birinci Dünya savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. Tayyare Bölüğünde Ruslara karşı harekete katılan Vecihi Bey başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir rus uçağını indirmiştir.Vecihi Hürkuş uçak düşüren ilk türk tayyarecisidir. Daha sonra Ruslara esir düşen Vecihi Bey Hazar Denizinde bulunan Nargin Adasından yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında Yeşilköyde konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğünde görev almıştır.Bu Bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Beyin bu projesi Mondros ateşkes anlaşmasının imzalanması ıle yarım kalmıştır.


Kurtuluş savaşına katılan Vecihi Bey özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir yunan uçağını da indirmiştir. Kurtuluş savaşının ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. İzmir ( Gaziemir-Seydiköy ) hava meydanına giren ve işgal eden kişi odur.Vecihi Beye kırmızı şeritli istiklal madalyası verilmiştir. Ayrıca TBMM Tarafından 3 kez takdirname verilmiştir. 3 Takdirname verilen tek kişidir.Daha sonra Askeri Havacılıktan ayrılarak uçak btasarımı ve yapımı çalışmalarına devam etmiştir. Havacılığa gönül veren Tayyareci Vecihi Hürkuş da sadece Türk Havacılık tarihinin değil, belkide Tüm Türkiye tarihinin en ilginç simalarından birisiydi.


1930 yılında Kadıköyde bir keresteci dükkanı kiralayarak 3 ay içinde ilk Türk sivil uçağını aslında ikinci uçağı Vecihi K-XIU uçağınıinşa etmiştir. İlk uçuşunu 16 Eylül 1930 da kadıköy Fikirtepe de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmış, uçak iki kişilik tek motorlu spor ve eğitim uçağıdır. Uçağı ile birlikte uçarak Ankara ya dönmüş,Ankara üzerınde bir gösteri yapmış Başbakan İsmet İnönü ve bazı Komutanlar tarafından uçağı inceleyerek tebrik edilmiş, Uçabilirlik sertifikası verilmesi için İktisat Bakanlığına müracaat ederek müsade istemiş 14 Ekim 1930 da Tayyarenin teknik vasıflarını tesbit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir.Bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla Çekoslavakyaya gönderilmesi kararı alınmış Hürkuş 6 Aralık 1930 da Praga geldiğinde henüz Tayyare gelmemişti.


Tayyareye ait bütün resmi evrak önce çek diline çevrilmiş, uçak gelincede tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolu yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolu tamamlanmış Hürkuş 23 Nisan 1931 de Çekoslovakyalı yetkililer tarafından cıvardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle,Baş köşeye (yaşasın Türk Tayyareciliği) yazulı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsadesini almıştır. 25 Nisan 1931 de Çekoslavakyadan uçarak Türkiyeye gelmek için yola çıkıp 5 Mayıs 1931 de Türkiyeye gelmiştir.


Hürkuş uçağının atıl kalmaması için Posta İdaresi ile çeşitli görüşmelerde bulunur. ilk kurulmak istenen posta hattı Ankara-Erzurum ile Ankara-İstanbul arasında düşünülür.1935 yılı başlarında Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca çağrılı olarak Rusyaya gider.Orda sivil havacılığının durumunu görür ve dönüşünde Atatürk'e anlatır.Atatürk gezdiği heryerde kendisini havadan saygıyla izleyen Gazetelerdeki yazılardan izlediği Hürkuş hakkında da Fuat Beyden bilgi ister, Aldığı cevaplar karşısında Büyük Atamız Ya öyle mi ? o halde Türkkuşu namıyla yeni bir çalışma yolu açın, Vecihiden Faydalanın emrini verir. Hürkuş Ankara ya çağrılır. o da uçağına atlıyarak Ankara ya gelir. Hürkuş bu durumdan çok sevinçlidir. Türkkuşunda yapılması düşünülenler onun gerçekleştirmek istediğ şeylerdir.Türkiyenin havacılık hakkında yaptığı birçok eserde Vecihi Hürkuş un damgası vardır.


Vecihi Hürkuş Ankara da anılarını yazarken Beyin kanamasından komaya girdi. Gözleri ve kalbi göklerde olan Vecihi Hürkuş insanların aya ayak basmak üzere Dünyadan ayrıldığı gün 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastahanesinde Hayata gözlerini yumdu. Ankara Cebeci Asri Mezarlığına defnedildi. Ruhu şad olsun.