içemiyorum (İçenler için Tekel in Tekirdağ Rakısı tavsiye edilir.) Aydın Hocam yarasın daha nice senelere o güleç yüzünü hoş sohbet söz ve yazılarını daha uzun yıllar okumak ve işitmek temennisiyle.Şişe dibi gözlüğün içinden hınzır bir zeka ve hayırhah bir mutlulukla parıldayan iki göz ile,kahkahalar eşliğinde neşeli söz, Aydın Boysan bir sohbet adamı. O yolu yordamıyla,Mezesiyle,Demiyle Muhabbetiyle Sohbetlerin adamı.
yaşadıklarından ve Dostluklarından süzdüklerini feylesofça sentezlemiş bir hayat bilgesi olan Aydın Boysan 55 yıllık Mimarlığını 60 ından sonra başladığı yazarlığını bakın nasıl anlatıyor.
Bizim Narlıkapı çıkmazında Müezzin Osman Efendi Amca otururdu.Yaramazlık yapan Mahalle Çocuklarını döverdi.Ama hişbir çocuğun Annesi Babası da sesini çıkarmazdı. (Eline sağlık imam efendi) derlerdi. Sonra Hayganuş ve Araksi vardı.Oğulları Agop Arkadaşımdı. Bir başka komşumuz Piyano Akordcusu Fasulyeciyan İstanbulun bütün piyanolarının akordunu yapardı.Bir Talia Hanım vardı. Bu yaşıma kadar dünyada gördüğüm en güzel kadındı. Yüreğinden bir kötülük geçmez,oğlu da Orhan Boran dır.1935 te ayrıldığımız Mahalledeki bütün komşuları biliyorum da şimdi üst katımda oturan komşularımı tanımıyorum.
Benim zamanımda en makbul para (Manda gözü) adı verilen yirmibeş kuruşluklardı.onu aldık mı refaha kavuşurduk.Alışkanlıklarda değişti,Aileler kopuştu,bu kopuşmanın sebebi de Televizyon herkes hayvan gibi Televizyona bakıyor.Kimse kimseyle konuşmuyor. Biz Arkadaşlarla bazı şeyleri canlı tutmaya çalışıyoruz ama bakıyorum kimsenin kimseye tahammülü kalmamış, herkes şok sinirli,Hele Ramazan ayında oruç tutuluyor ya insanların siniri iyice tepelerine çıkıyor. Ben bunu anlamıyorum. Oruç nefsi terbiye etmek değil midir ? Herif hertürlü terbiyesizliği yapıyor. Neymiş Efendim oruç tutuyor, Biz Cumaları Fethi Naci, Cevat Çapan filan buluşup Çiçek Pasajına gideriz. Vız gelir. Ama kızanlar oluyor.
Amcayı ziyarete giderdik.O ziyareti yapmak işkenceydi. Ama mutlaka yapılırdı. İnsanların bir araya toplanması için bir vesileydi. Ben şimdi biryere gitmiyorum,evde oturup kafamı dinliyorum. Arada sırada Apartımandan şeker toplamaya gelen çocuklar oluyor. Artık Davulcular bile rahat davul çalamıyor,davul çalmaya başlar başlamaz bizim Mahalledeki bütün Arabaların alarmları çalıyor. Çok gülüyorum. Eve bazen beş tane davulcu birden geliyor.Ben zaten uykumu bölüyor diye Adamı bulsam boğazına sarılacağım ,birde benden bahşiş istiyor.
Sağlığı hakkında bakın üstat ne diyor - Sağlığım gayet iyi, içkide 61. senem ve karaciğerim hala
iyi durumda, Karaciğerimin bir anıtını yaptırmaya karar verdim.
diyor Aydın Boysan,Demcilik yabana atılmayacak bir iş,Boysan Cumhuriyetin ilanından 2 yıl önce başlayan ömründe ilk yılların parlak yükselişinin ardından yaklaşık 60 yıldır birçok olayın kötüleştiği hatta berbatlaştığını görmüş,ama yine de tek bir tesellisi var,o da 60 yılda kalitesi iyileşen rakılar ve son olarak Üstadımızın yazdığı eserler - Mizah paldır küldür,Yangın var,Umut simit,Yalan,oldumu ya,Fısıltı,Dostluk,Aldanmak,Söylesem bir türlü,Dünyayı severek 1-2-3 , Yollarda,Uzaklardan ,Yıl 2046 uzay anıları, İstanbul esintileri,Leke bırakan gölgeler,Yaşama sevinci,Sev ve yaşa,Damlalar,Zaman geçerken,Aynalar,Yüzler ve yürekler,Felekten birgün,İstanbulun kuytu köşeleri, Neşeye şarkı, Nereye gitti İstanbul,Merak uyanınca, Uzun yaşamanın sırrı, Hayat tatlı, Zehir, Şerefe ve binbir yaşam sahnesi'dir.