Tanzimatın ilanı ve Kırım Harbini takib eden senelerde,Boğaziçi daha fazla rağbet görmüş hali vakti yerinde olanlar burada birer yalı, köşk edinmişlerdi. Bubun neticesinde seyrüsefer ihtiyacı artmış ve Boğaziçinde işlemek üzere 1851 de Tersaneden vapur tahsis edilmişti. Bu vapur o senenin Nisanından itibaren günde bir kez hareket ederek aldığı yolcuları Boğazın iki tarafındaki iskelelere çıkardıktan sonra geceyi İstinyede geçirir,sabah Müşteri alıp Köprüye getirirdi.Şirket-i Hayriyenin Boğaziçinde yolcu ve yük taşımacılığına başlamasıyla Boğaza ilgi artsada 19 ncu yüzyılın sonlarında ve 20 nci yüzyılın ilk senelerinde Boğaziçi ihtişamlı günlerini kaybetti.
GÖKSU DERESİ - İstanbul Boğazının Anadolu yakasında,Anadoluhisarı yakınında Boğaza dökülen dere.
Göztepe nin Güney Yamaçlarından inen sel yataklarının birleşmesiyle meydana gelir ve tepelik bir alanda hafif büklümler çizerek Göksu çayırı denilen düzlüğün kuzey kenarında denize dökülür. Aynı ovanın güney kenarından da Küçüksu geçer ve Göksu kasrı yanında denize ulaşır. Bu ikiz akarsuya Batı dillerinde Asya Tatlı Suları denir. Bu isim Bizans devrinde Göksuya verilen Potamion (Küçük ırmak) adından türemiştir.
Göksu Osmanlılar döneminde bir gezinti ve eğlence yeri olarak önem kazandı. Göksu ile Küçüksu arasındaki ulu ağaçlarla kaplı geniş düzlük ve sandalla gezintiye elverişli Göksu deresi bölgeyi İstanbulun en gözde gezi ve dinlenme yeri durumuna getirdi. Buralarda bazı Kasr'lar ile kentin düzeniyle görevli Bostancı ocağı ve bir camiden başka yerleşme yoktu. Göksu kıyısında Deniz yoluyla getirilen buğdayı öğüten miriğ değirmenler vardı.Göksu deresinin getirdiği çamur,Seramik,Çanak çömlek yapmaya yaradığı için,çevrede testicilik ilerledi. Göksu testileri suyu sızdırıp serin tutmakta ve dayanıklılığıyla ün kazandı.
Türk Edebiyatında da önemli yer tutan Göksu,Başlangıçta şiir ve şarkılarda sonraları ise Roman ve Öykülerde yer aldı. Göksuda bugün de ayakta kalan başlıca eserler 1751 de ahşap 1856 da ise bugünki görünümüyle Abdülmecit tarafından Göksu Kasrı (Küçüksu kasrı) bugün müze olarak ziyarete açıktır. Göksu çeşmesi Göksu Kasrının karşısında III Selim tarafından Annesi Mihrişah Sultan için yaptırıldı.(1806).Gelin şimdi de Edebiyatımızda önemli yer yer tutan şiirlerden besteler yapılmış eserleri sırasıyla gözden geçirelim. Bütün Dostların eski günlerde Göksu da olduğu gibi güzel günler yaşamalarını diler,Saygı ve sevgiler sunarım.
Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada
Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada
İşte üç çifte kayık iskelede Amade
Gidelim Serv-i revanım yürü Sa'd-abada
Gülelim oynuyalım kam alalım Dünyadan
Ma-i tesnim içelüm çeşme-i nev-peydadan
Görelim Ab-ı hayat akdığın ejderhadan
Gidelim Serv-i revanım yürü Sa'd-abada
Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pakize-eda
İznin olursa eğer bir de Nedim-i şeyda
Gayrı yaranı bugünlük edip ey şuh feda
Gidelim Serv-i revanım yürü Sa'd-abada
Gidelim Göksuya bir alem-i ab eyleyelim
Ol kadehkar güzeli yar olarak peyleyelim
Bize bu taliimiz olmadı yar neyleyelim
***
Yok başka yerin lütfu ne yazdan nede kıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan
Yok zerre teselli ne gülüşten ne bakıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan
İstanbulu sevmezse gönül aşkı ne anlar
Aşkı ne anlar
Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar
Eski zemanlar
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan
***
Aheste çek kürekleri Mehtap uyanmasın
Bir Alemi hayale dalan ab uyanmasın
Aguşuna nevbaharda habide bir cihan sürsün
Sabaha haşre kadar hab uyanmasın
Dursun bu musiki semavi içinde saz nevbit
Olanda bir dahi mızrap uyanmasın Aman
Körfezdeki dalgın suya bak göreceksin
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde
Mehtap iri güller ve senin en güzel aksin
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder