Bunlardan biride İstanbul Surlarına ilk Türk Bayrağını diken Ulubatlı (Lupandionlu) Hasandır. Birçok Tarihçi ve Araştırmacı Melissinoss 'un eseri renklendirmek için bu tür hikayeler uydurduğu ve Ulubatlı Hasan'ın aslında hayal olduğu kanaatindedir. Bir diğer dayanak ise Şehrin fethedilişi sırasında o kargaşada surlara bayrağı ilk diken kişinin isminin sağlıklı bir şekilde zikredilmesinin mümkün olamayacağıdır.Gerek Osmanlı kaynaklarında gerekse İstanbul'un fethi sırasında bulunmuş yabancı Tarihcilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan'dan bahsedilmemektedir.Melissinos'un ilaveli eserinde hangi kaynaklardan yararlandığı bilinmemektedir.
Gerçeği tartışmalı olsada Ulubatlı Hasan İstanbul'un Türkler tarafından fethedilişinin simgesi olmuş ve Türk Mitolojisinin bir parçası haline gelmiştir.Ulubatlı Hasan 25 yaşına geldiğinde Konstantinapolis (Mayıs 29-1453-6 Nisan 1453) kuşatmasında hazır bulundu. Ulubatlı Hasan adlı bu yiğit yiğitler yiğidiydi. At yarışlarında ok atmada,Güreşte birinciydi. Daha sırtını yere getiren çıkmamıştı. Öyleki çoğu defa iki kişiyle birden güreşir, ikisini de yenerdi. Ulubatlı Hasann'ınh gönlü Allah için cihat etme Aşkıyla yanıp kavrulmaktaydı. (İla'yı Kelimetullah) uğruna can vermek en büyük emeliydi.Büyük hücumun yapılacağı gün en ön safta vuruşacağı için çocuklar gibi seviniyordu.30 tane gözüpek yeniçeri seçmişti. Hep birlikte aynı noktaya hücum edeceklerdi.
Nihayet beklenilen an gelip çatmıştı. Mehter hücum havası çalınca Ulubatlı Hasan ve Arkadaşları Allah Allah sesleriyle ileri atılmışlardı. Ulubatlının bir elinde Sancak diğer elinde kalkan vardı. Sura dayanan merdvenlerden süratle tırmanıyordu. Atılan oklara,taşlara üzerine dökülen kızgın yağlara kalkanını siper ediyordu.Nihayet Surların üzerine varmayı başarmıştı. O anda kalkanını fırlatıp atmış,uzun palasını çekmiş Aslanlar gibi vuruşmaya başlamıştı.önüne çıkan düşman Askerlerine vuruyor vuruyordu. Yahya Kemalin tasvir ettiği gibiydi manzara şöyle demektedir büyük şair;
Vur Pence-i Ali'deki şemşir aşkına
Gülbangi asmanı tutan pir aşkına
Ey Lesker-i Müfettihül - Ebvab vur bugün
Feth-i mübini zamin o tebşir aşkına
Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilal üçün
Gelmiş bu şehsüvar-ı cihangir aşkına
Düşsün çelengi Rüm'un eğilsün ser-i Frenk
Vur Türk'ü gönderen yed-i takdir aşkına
Son savletinle vur ki açılsın bu surlar
Fecr-i hücum içindeki tekbir aşkına
Ulubatlının şimşek gibi çakan kılıcından ürken düşman askerleri uzaktan ok yağdırmaya başlamışlardı. Oklar peş peşe Hasanın vücuduna saplanıyordu. Ayakta duramayacağını anlayan Ulubatlı sancağı Topkapı'daki surların üzerine dikivermişti. Sancağın surlar üzerinde dalgalandığını gören Askerler coşmuştu. Tekbir getirerek büyük bir gayretle surlara hücum ediyorlardı. Ulubatlı Hasan'da vücudunun oklarla delik deşik olmasına rağmen yaralı aslan gibi sancağın yanına düşman askerlerini yaklaştırmıyordu. Nihayet diğer arkadaşları yanına gelmiş Hasanın etrafına halka olmuşlardı. Sancağın artık emin ellerde olduğunu gören Hasan yüzünde mesud bir tebessümle ruhunu rahmana teslim etmişti.
Kendisiyle birlikte surlara tırmanan Arkadaşlarından 18 i de şehid olmuş 12 si sancağı düşürmemişti. Çok genç yaşta şehitlik rütbesini kazanan Ulubatlı Hasan'ın vücuduna 27 ok saplanmıştı.Arkadaşları bu okları çıkardılar. ve bu mübarek şehidi Fatih'in huzuruna götürdüler. Fatih islamın bu bahadır evladına dua ettikten sonra şöyle demiştir-Ulubatlı Hasanım ne kadar şanslısın eğer sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder