Rönesans yeniden doğuş anlamına gelen ve XIV.ile XV. Yüzyıllarda İtalyada oluşan toplumsal,Ekonomik,Siyasal değişimleri kapsayan bir dönemdir. Bu dönemde sanat,önceden görülmemiş bir gelişme göstermiştir. Mimarlıkta Gotik yapılar,yerlerini klasik yada Roma üslubundaki binalara bırakmışlar,resim ise hacim ve perspektif ustalığına erişmiştir.Kilise bütün Rönesans döneminde sanatı ve sanatçıyı en çok destekleyen bir kurum olarak ortaya çıkmıştır.
XIV.Yüzyılda İtalyada,kendilerini yeni bir çağın öncüsü olarak gören ve büyük değişimler sürecini hazırlayan kişilerin başında Petrarca (1304-1374) ile tarihci Giovanni Villani (1280-1348) gelmektedir. Bu dönemde Roma nın eski tarihi ele alınmış ve bir ölçü olarak benimsenmiştir.Bu nedenle eski dil ve Edebiyat üzerine daha ayrıntılı ve kapsamlı araştırmalar yapmak zorunluğu ortaya çıkmış Klasik Latince ve Yunanca değerlendirilmiştir. İstanbulun 1453 yılında Türkler tarafından fethedilmesinden çok önce,Yunanca el yazmaları deniz yoluyla İtalyaya gönderilmiş Klasik Latincenin üslubu ve edebi kalıpları değerlendirilmiş ve kopya edilmiştir.
Rönesans devrinde Kilise Papalık sarayının veya sistina kilisesinin dekore edilmesi,Romadaki S.Pietro kilisesinin yeniden yapılması gibi çeşitli olanaklar sağlayarak sanatçıların sürekli gelir elde etmelerine olanak vermiştir. Yönetici sınıf ve diğer zenginlerden de destek gören sanatcılar yapıtlarının türünde değişiklik yapmışlar, XV.Yüzyılda din dışı mimarlık yeniden önem kazanmıştır.
Floransa XIV Yüzyılda ve XV.Yüzyılın başlarında yeni fikirlerin gelişim merkezi olmuş,ayrıca bu şehirde Yunan site devletlerinin bir benzeri kurulmuştur. XV.Yüzyılda Floransa vaftiz evinin ünlü bronz kapıları, Lorenzo Ghiberti (1378-1455) tarafından yapılmış,bunun yanı sıra Filippo Brunelleschi (1377-1446) nın geliştirdiği ve Leon Battista Alberti (1404-1472) nin belirlediği perspektif ilkeleri de Floransada ortaya çıkmıştır. Üç boyutlu biçim konusunda geleneksel heykelcilik giderek artan bir ustalıkla natüralizmin yeniden değerlendirilmesini sağlamıştır.
Resim sanatı da yine Floransada gelişmiş, Masaccio (1401-1428) nun hacim konusunu çözen resimlerden,Fra Filippo Lippi'ye Sandro Boticelli'ye Michelangelo'nun ilk devirlerine ve XVI.Yüzyılın Yapmacıkcılık akımına ulaşan bir çizgi izlemiştir. XV.Yüzyıl ortalarında öncülük Roma,Venedik,Mantova gibi bazı şehirlere geçmiş,önceki teknik buluşlara gravür Yakma,Yağlıboya resim gibi teknik gelişmeler eklenmiştir. Konularda çeşitlilik başlamış,Botticelli (Venüsün Doğuşu) gibi klasik konularının yanı sıra Natürmort Manzara ve Portre resimleride yapılmıuştır. XV.Yüzyılda zengin renklere önem verilen Venedik'te Giorgione ve Tiziano bu tutumun güzel örneklerini vermişlerdir.
İtalyan yazarları eski Roma'yı ve kendi ülkelerini incelemişler,Avrupanın öbür ülkelerini barbarlığın etkisinde kalan ülkeler olartak görmüşlerdir. Bu arada Almanya'da Albrecht Dürer (1471-1528) Kuzey ülkelerinin sanatının da İtalyaya eş bir verimlilik içinde olduğunu ortaya koymuştur. Kuzey sanatı,idealize edilmemiş kişisel bir sanat türüdür. İtalyan mimarlığının etkileri Kuzeye ulaşıncaya kadar İtalyada mimarlık yapmacıklığa geçmiş,bunun sonucu olarak Kuzey,Akademik evreyi atlatıp bu yeni akımı bir yama gibi Ortaçağ biçimlerine eklemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder