Orta kapı anıtsal ve yüksek bir taç kapı şeklindedir. Kitabeleri Stalaktifleri ve yarım sütunlarıyla tek başına mimari bir eser sayılabilir. Bu ilgi çekici kapının iki yanında üçer sırada 12 pencere ve odalar vardır. Dikdörtgen planlı iç avlunun zemini mermer döşelidir.Bu Avluyu 28 mermer ve pembe granit sütuna oturan sivri kemerli 28 kubbeli bir revak çevirir. Revak sütunlarının stalaktitilli başlıklarının uyumlu ve oranlı bir görünüşü vardır.Revak kubbelerinde geç devirlerdeki onarımlar sırasında yapılmış olan barok üsluplu kalem işleri görülür. Avlu kısmının en önemli süslemesi, son cemaat yerindeki 10 pencerenin üzerinde bulunan çini dekorlardır. Hepsi aynı üslupta ve aynı motiflerle yapılmış panolar şeklinde olan bu çiniler, XVI yy,ın en güzel örnekleridir.Özellikle panoların köşelerindeki üçgenlerde görülen kırmızı renk, bu dönemin en güzel mercan kırmızısıdır.
Bu panolarda yer alan ve Kur'andan alınmış ayetlerden meydana getirilen yazılar da devrin ünlü hattatı Karahisarlı Hasan Efendi tarafından yazılmıştır.Avlunun ortasında yer alan dikdörtgen planlı mermer şadırvan, oymaları ve bronz şebekeleri bakımından ilgi çekicidir. Avlunun 4 köşesinde dört minare vardır. Bunlardan avlunun ön cephesinde iki köşede olanlar kısa ve 2 şer şerefeli cami tarafında bulunan öteki ikiisi ise daha uzun ve üçer şerefelidir. Mimar Sinan bu dört minareyle Kanuni Sultan Süleymanın fetihten sonraki dördüncü Padişah dört minaredeki 10 şerefeyle Osmanlı Padişahlarının onuncusu olduğunu ifade etmiştir. Bu minarelerin ilgi çekici bir özelliği de aynı boyda olmamalarıdır. Mimar Sinan kubbeye yakın olan minareleri uzun, ötekileri kısa yapmakla camiye piramit şeklinde bir görünüş kazandırmıştır. Minarelerin gövdesi yivlidir,yivlerin araları oyma süslerle doldurulmuştur.
Avludan camiye cephede ve yanlarda bulunan kapılardan girilir. Bütün olarak düzgün kesme taştan inşa edilmiş olan cami, üç sahınlıdır ve kareye yakın bir plan gösterir.63X68 in boyutlarında olan iç kısmın üzerinde yerden yüksekliği 53 m. olan 25,5 m. çapında büyük bir merkezi kubbe örter. Dört büyük kalın payeye oturan bir merkezi kubbenin geçişi,düz pandantiflerle sağlanmıştır. Kasnağında yuvarlak kemerli otuziki pencere vardır. Kubbe kasnağındaki bu pencerelerle cami duvarlarındaki öteki pencereler iç kısma büyük bir aydınlık kazandırır. Kubbenin açılma kuvvetini karşılamak için mihrap ve ana kapı yönünde merkezi kubbenin iki yanına birer yarım kubbe yapılmış ve bunların da yanlara açılma kuvvetini karşılamak için merkezi kubbeyi taşıyan dört büyük payeden,kuzey ve güney yanlarda bulunanlar birer kemerle birleştirilerek içleri pencereli ayna duvarlarıyla doldurulmuştur. Bu ayna duvarları payelerin arasında bulunan çok büyük ikişer sütun taşır. Bu sütunlardan biri İskenderiye den biri Baalbek ten biride Topkapı Sarayı yakınından,dördüncüsü Kıztaşı ndan getirilmiştir.
Payeler arasına yapılan bu kemerli sistem, ayrıca yine kemerlerle yan duvarlara bağlanmıştır. Böylece Mimar Sinan aynı şekilde bir merkezi kubbeyle yanındaki iki yarım kubbesi olan Ayasofyadaki yanlara açılmayı önlemek üzere yapılan takviye payandalarının dıştan görünen ağır durumunu burada gözden saklamayı başarmıştır. yan neflerin üzeri,çapları birbirine eşit olmayan beş kubbeyle örtülüdür. Caminin bütün bu kısımlariyle çok kalabalık bir cemaatin toplu olarak ibadet edeceği geniş ve ferah bir mekan vardır. Caminin içine girilince ilk göze çarpanda bu geniş mekan ve kubbenin yüksekliğidir. Mimar Sinan bu camide mimari bütünlüğün ve geniş mekanın yanı sıra akustik durumuda düşünmüş ve bunu başarmıştır.Camide büyük kubbenin bir tarafında çıkan hafif bir ses öteki taraftan duyulur.Akustik düşünülerek bütün kubbeler çift kubbe şeklinde yapılmıştır. Merkezi kubbeye ağızları içeriye doğru açık durumda ve derinlikleri 50 m. ağızları 5 m. olan 64 küp yerleştirilmiştir. Bu küpler ayrıca küçük kubbelerin köşelerine ve stalaktitlerinin altınada konmuştur.Bunlardan başka caminin zemininde de sesi yansıtmaya yarıyan tuğladan boşluklar vardır.
Caminin hava değiştirme düzeni de ilgi çekicidir. Cümle kapısının içeri açılan kısmında,üstte bulunan küçük bir odanın altında dört pencereyle içeriye ve dışarıya doğru dörder küçük menfez vardır. Hepsi birden açılınca meydana gelen hava akımı caminin havasını çabuk ve kolaylıkla temizler.Caminin mimarisi kadar Klasik devrin en güzel örneklerini taşıyan süslemesi de son derecede önemlidir. Caminin içinde ilk göze çarpan süsleme, mihraptaki çini dekorudur. Bu çiniler motifleri,renkleri ve teknikleri bakımından XVI.yy Osmanlı çinilerinin en güzel örnekleridir. Mihrabı çeviren ve üst kısımda duvarları kaplıyan çinilerde,büyük birer daire içine ve lacivert zemin üzerine beyaz renkte çok düzgün istif edilmiş nesih yazıyla Elham suresi köşelerde ve üstte beyaz zemin üzerine çok renkli olarak nar çiçeği, rumiler ve öteki çiçeklerden meydana gelen bir dekor görülür. Bu çini dekorun ortasında mermer mihrap yükselir.Mihrap iki yanda kabartma oluklu ve skalaktit kaideli sütunlarla tek parça olarak yapılmıştır.Stalaktitler altın yaldızlıdır.
Ayrıca mihrabın yanındaki alemlerin boşluğunda ve mihrabın iç kısmında altın yaldızla yazılmış yazılar yer alır. Mihrap duvarlarında üst pencerelerdeki renkli camlardan sadece üstten ikisinin sonradan yapıldığı anlaşılır. Mihrab kadar güzelişlenmiş olan mimberin köşeleri ve stalaktitli kısımları kabartma olarak süslenmiştir.Hünkar mahfili de mermer işçiliği bakımından önemlidir. Özellikle mahfili çeviren kafes şeklindeki mermer şebeke ilgi çekicidir. Caminin süsleme özellikleri içinde yazılar ve cümle kapılarıyla pencere kanatlarında görülen oymacılık fildişi ve sedef kakma örnekleri,devrin üslubunu yansıtan eserlerdir.
Süleymaniye Külliyesi - İstanbul'da Süleymaniye semtinde Külliye, Kanuni sultan Süleyman tarafından Mimar Sinana yaptırıldı. 1554 - 1557 Külliyenin Merkezini Süleymaniye Camii meydana getirir. Caminin çevresinde Darüttıp,Medreseler,Darülkurra,Sıbyan Mektebi,Hamam, İmaret, Bimarhane,ve çarşı gibi sosyal yapılar yer alır. Bu yapıların cami çevresinde ustaca düzenlenişi Mimar Sinanın şehircilik anlayışını gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder