1292 de Babası ve Amcasıyla birlikte İran Şahı ile evlenecek bir prensesi götürmekle görevlendirildi. Deniz yolunu seçerek 14 gemi ve 600 kişiyle yola çıktılar. Koromandel kıyıları ve Dekkan yarımadasını dolaşarak Hürmüz Limanına vardılar. 18 ay süren bu zorlu yolculuk sonunda geriye 20 kişi kaldı.1295 te Venedike dönen Marco Polo yeniden ticarete atıldı. Ancak Cuzzolo savaşından sonra Cenevizlilere esir düştü (1298) Cezaevinde kaldığı süre içinde Arkadaşı Rustıcheollo da Pisa'ya yolculuk anılarını yazdırdı.Çeşitli Halkların toplumsal hayatlarını törelerini ince ayrıntılarıyla anlatan bu kitap, coğrafya bilgilerinin yanısıra etnolojik ve sosyolojik değer taşımaktadır.
II.Millione adıyla birçok kez yayımlanan eser uzakdoğu ve Afrikanın Avrupada tanınmasına katkıda bulundu. Aynı zamanda Halo Calvinonun Görünmez Kentler adlı kitabında başkahramanıdır. Kubilay Han Marco Polo'ya şehirleri görüp anlaması için görev verir. Marco Polo'da kendi gözüyle gezdiği şehirleri anlatır ve Çin seferinde ise (Savaşlar ısınmak için, Hayvanın acağındaki toplar damarın bulunduğu yeri keser, akan kanı içer,daha sonra açtıklardaki yarayı kapatırlardı. Bir Moğol askeri yere inmeden at sırtında 2 gün iki gece geçirilebilirdi. kimi zaman ise at yoluna devam ederken asker eğerde uyurdu)
Venedikli genç seyyah Marco Polo Babası ve Amcasıyla beraber Çin'de bulunan Kubilayın sarayına yaptıkları yolculuğu işte bunun gibi keskin gözlemler ve zengin tasvirlerle anlatıyor.Yolculuğun Avrupa tarihine yaptığı etki 200 yılsonraki Kristof Kolombun keşiflerininnaynıydı. Aslında Kolomb'da Marco Polonun böylesine büyük bir coşkuyla tasvir ettiği toprakların peşine düşmüştü denilebilir. Marco'nun seyahatinden sonra kitap okuyan hiçbir Avrupalı,Problemlerle yoğrulmuş fakir bir Dünyada yaşadığımız gibi bir fikre kapılmamıştır. Zira Marco'nun kitabında uçsuz bucaksız,maceralarla dolu bolluk bereket içinde bir dünya anlatılmaktadır.
Marco onca yolu aşıp zenginliklerini görebilmesinin tek nedeni, o dönemde bütün Asyaya hakim olan büyük hanın Moğol savaşçılarının,döneminde bütün Asyaya hakim olan Büyük hanın oğlu Moğol savaşçılarının savaşmaya düşkün olduğu kadar yabancılara karşı da hoşgörülü olmasıdır.Büyük Han, Poloların seyahatinin Dünyadaki huzur ve ahenge katkıda bulunacağına ya da hiç değilse ticareti teşvik edeceğine inanıyordu.Ancak bu seyahat çok daha farklı bir sonuç verecekti. Marco Polo döneminin insanlarının önünde yeni bir ufuk açmış,Dünyaya ortaçağa özgü dar bir çerçeveden bakan bu insanlara ve gelecek nesillere gezip görme ve keşfetme ruhunu kazandıran kişi olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder