Bu yılın başlarında birdenbire ressam olmaya karar veren Gauguin bu yüzden bir takım sıkıntılara düşmüş,sonunda karısından ayrılmak zorunda kalmıştır. Böylece kendisini bütünüyle resme veren Gauguin Bretagna'da Port Aven'de Emile Bernard ve Van Gogh ile dostluk kurmuş fakat iki yıl sonra birlikte resim çalıştıkları Arles'da Van Gogh'un geçirdiği delilik bunalımı ayrılmalarına sebep olmuştur.
1891 yılında Tahitiye giderek iki yıl kalan Gauguin 1895 yılında yeniden Tahitiye dönmüş ve ömrünün sonuna kadar orada yaşamıştır.Gauguin 1903 yılında Tahitide Markiz Adalarında bir yerde yalnız ve mutsuz olarak ölmüştür.Gauguin pasifik Adalarına kaçışı,bütrün geleneklere baş kaldıran kişiliğiyle, içindeki sürekli başkaldırıcı eğilim ve bu eğilimin sonucu olarak ilkel hayata el değmemiş doğaya sığınma isteğiyle açıklanabilir.
İzlenimci Ressamlarca büyük yakınlığı olmakla birlikte 1888 yılından, yani ikinci defa Port-Aven'de oturduktan sonra birdenbire çok kişisel nitelikler taşıyan bir yönteme kaymıştır. Gauguin in böyle özerk bir anlatım biçimi seçmesinde dostu Emile Bernardın etkisi olduğu düşünülebilir.
Sonraları,eleştirmenciler sanatçının bu kişisel yöntemini Sentetik olarak nitelemişlerdir. İzlenimcilerin havadaki titreşimleri yansıtan karma bir çalışma sunmalarının tersine,Paul Gauguin sınırları iyice belirli renk bölgeleri vermiş tablolarını renkli cam çalışmalarını andıran bir yöntemle işlemiştir. Sadeliğe yönelen duru renkleri öne alan,arabesk nitelikler taşıyan ve derin sembollerle dolu resminin bu nitelikleri ve özellikle tahta çalışmalarıyla Gauguin in etkisi dışavurumculara kadar uzanır.
Sanatçının mektupları ve özellikle ölümünden sonra yayınlanmış olan,Pasifik uygarlıklarını anlattığı Noa-noa ve Avant et apres adlı yazıları bugün içinde ilgiçekiciliğini kaybetmemiş olan eserlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder