13 Nisan 2008 Pazar

Mevlana Celaleddin-i Rumi (Mevlevilik)

Dereden Tepenin kıymetli Dostları Bugün size Mevlana ve Mevlevilik hakkında malumat vermek istiyorum.Tasavvuf Düşüncesinin öncülerinden olan Mevlana nın ( 1207 - 1273 ) asıl adı Muhammed Celaleddin dir.Anadoluya geldikten sonra Celaleddin Rumi ( Arapların eski dönemlerde Anadoluya Roma ülkesi anlamında verdikleri ad ) ünlendikten sonra da Mevlana ( Efendimiz ) sanlarıyla anılmıştır. Mevlana o zamanlar Harzemşahların yönetiminde bulunan Belh te ( Bugün Afganistanda) doğdu.Babası Bahaeddin Veled Sultanü-l Ulema (Bilginler sultanı ) olarak anılan ünlü bir bilgin ve Mutasavvıftı. Bahaeddin Veled 1218 de Moğol akınları yüzünden karışıklık içine düşen Belh ten ayrılarak İrana doğru yola çıktı.Bir süre çeşitli İran kentlerinde kaldı.Mekkeye giderek Hacı oldu.Daha sonra Bağdat üzerinden Anadoluya geldi.Bir süre Karamanda oturan Bahaeddin Veled 1228 de Konya ya geçerek burada Müderrisliğe başladı.Bu sırada Anadolu Selçuklularının tahtında I Alaeddin Keykubad ( 1220 - 37 ) bulunuyordu.Başkent Konya da en parlak dönemini yaşıyordu. 1218 - 28 arasındaki 10 yıllık yolculuğunda hep babasının yanında bulunan Mevlana din ve tasavvuf alanındaki temel bilgileri ondan öğrendi. Bahaeddin Veled 1231 de ölünce Müderrislik Mevlanaya verildi. 1232 de Konya ya gelen babasının eski öğrencilerinden Burhaneddin Muhakkikin tasavvuftan,bu alanda ortaya yeni çıkan düşüncelerden akımlardan söz etmesi Mevlanayı etkiledi.


Bu arada büyük tasavvuf düşünürü Muhyiddin Arabi nin en yakın izleyicisi Sadreddin Konevi den de çok şey öğrendi. Ama asıl 1244 te Konya ya gelen İranlı Mutasavvıf Şems-i Tebrizi ile tanışması Mevlana yı bütünüyle tasavvufa yöneltti. Şems-i Tebrizinin 1247 de ortadan kaybolmasından sonra Müderrisliği bırakan içine kapanan Mevlana şiir yazmaya koyuldu.İlk büyük yapıtı olan altı ciltlik Divan-ı Kebiri yazdı.Bu arada 1243 Kösedağ savaşı yenilgisinden sonra Anadolu Moğol istilasına uğramış halk ekonomik yönden çöküntüye uğramış,inanç ve değerler düzeni de sarsılmıştı.İşte böyle bir ortamda tasavvuf düşüncesi etkili olmaya başladı.Hacı Bektaş Veli nin Yunus Emre nin Mevlananın düşünceleri giderek artan sayıda yandaş topladı.Mevlana nın düşünceleri özellikle Selahaddin Zerkub ( Kuyumcu ) ve ahi babası
Hüsameddin Çelebi tarafından yayıldı.Mevlana Hüsameddin Çelebinin isteği üzerine öğretisini ünlü yapıtı Mesnevi de açıkladı.Yaklaşık 26 bin beyitten oluşan,alegori ve fıkraların da yer aldığı Mesnevi Anadoluda gelişen tasavvuf düşüncesinin en görkemli yapıtlarından biridir.




Mesnevi yi bitirdikten kısa bir süre sonra Konyada ölen Mevlana nın sohbetleri yakın dostları tarafından Fih ma Fih derlenmiş,mektupları ve Rubaileri de sonradan bir araya getirilmiştir.Mevlana bütün yapıtlarını o dönemde Anadoluda kültür dili olarak kullanılan farsca yazmıştır.Düşünceleri oğlu Sultan Veled in temelini attığı Mevlevilik tarikati yoluyla yüzyıllar boyu canlı biçimde yaşamıştır.Felsefesinin veciz sözlerinden birkaçını burada derc edelim.




Gel,gel ne olursan ol yine gel,
İster kafir,ister mecuzi,ister puta tapan ol yine gel,Bizim dergahımız,ümitsizlik dergahı değildir.
yüz kere tövbeni bozmuş olsanda yine gel .Ölümümüzden sonra Mezarımızı yerde aramayınız
Bizim Mezarımız Ariflerin Gönüllerindedir. Güneş olmak altın ışıklar halinde ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim,Gece esen ve suçsuzların ahına karışan yüz rüzgarı olmak isterdim. Aklın varsa bir başka akılla dost olda işlerini danışarak yap. Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz.Şu tertemiz tarlaya başka tohum ekmeyiz biz. Hayatı sen aldıktan sonra ölmek,Şeker gibi tatlı şeydir,seninle olduktan sonra ölüm,Tatlı candan daha tatlıdır,insan vardır değerlidir dertler içinde,insan vardır,hayır yok dünyaya gelişinde ,Ne büyük yanılgı ne büyük aldanıştır,( İnsan ) diye anılmasının her ikisinde. Bedenimiz tıpkı değirmene benziyor,o değirmen ki,Aşktan akan sudan döner,Kötü havalarda insan dosta aç olur.Biraraya gelse ,dost dosta ilaç olur.Bahçede güller tek tek birşeye benzemez,öbek öbek olunca ,Bahara taç olur. Aşk yüreğinde köpük köpük kan döner köpük değil o ,köpük üstünde can döner. Sevgide güneş gibi ol.Dostluk ve Kardeşlikte akarsu gibi ol.Hataları örtmede gece gibi ol. Tevazuda toprak gibi ol. Öfkede ölü gibi ol.Her ne olursan ol Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.




MEVLEVİLİK : Özünü Mevlana nın düşüncelerinden alan Mevlevilik Anadoluda Doğmuş en eski tarikatlardandır.Mevlana sağlığında kendisine bağlı olanların bir tarikat içinde örgütlenmemiş,yalnızca belirli kurallar koymuş,davranış biçimleri öğütlemişti.Mevleviliğin kurucusu sayılan Mevlana nın oğlu Sultan Veled ( 1226 - 1312 ) babasına bağlı olanların dağılmasını önlemek amacıyla Türbesinin yanında bir dergah kurmuş,çeşitli yerlere halifeler göndererek,kitaplar yazarak,Mevlana nın düşüncelerini açıklamaya ve yaymaya çalışmıştır.Sultan Veledden sonra Konya daki dergahın başına Mevlana soyundan gelen birinin geçmeye başlamasıylada tarikat geleneği oluşmuştur.Ama Mevlevilik öbür tarikatler gibi tekkeler biçiminde örgütlenmesi,ayrı bir giyim kuşam tarzına törene sahip olması 15 nci yüzyılda gerçekleşmiştir.Genellikle Mevlevihane denen Mevlevi tekkeleri Şeyhlerin ve Dervişlerin birlikte yaşadıkları ,her birinin ayrı ayrı işlevi olan çeşitli bölümlerden oluşur.En önemli bölüm tarikata özgü törenin yapıldığı semahanedir.Mevleviliğin dinsel töreni olan sema müzik eşliğinde yapılan bir tür danstır.




Mevlana nın sağlığında hiçbir kuralı olmayan sema,sonradan özel giysilerle yapılan ,ayrıntılı kuralları olan bir töre biçimini almıştır.Semaya eşlik eden ve Mevlevi ayini denen sözlü müzik yapıtlarıda Mevlananın Mesnevisinden seçilmiş bölümlerin bestelenmesiyle oluşturulmuştur.Mevleviliğe giren kişi belli bir süre tekkede hizmet ettikten sonra derviş olur.Dervişlikten sonraki aşama Dedeliktir.Onun üstünde de Şeyhlik bulunur.Şeyhler başında bulundukları tekkeyi çelebi olarak anılan Konyada ki Merkez dergahın Şeyhine bağlı olarak yönetirlerdi.Tekkelerin giderleride öbür tarikatlerde olduğu gibi vakıflar yoluyla karşılanırdı.Osmanlı döneminde Anadoluda Rumelide,ve Suriye,İrak ,Mısır gibi Arap ülkelerinde yaygınlık kazanan Mevlevilik,Türkiyede öbür Tarikatlerle birlikte 1925 ta yasaklandı.Ama ertesi yıl Konyadaki Mevlana Türbesi ve Dergahı müze olarak ziyarete açıldı.İstanbuldaki Galata Mevlevihanesi de onarılarak 1975 te Divan Edebiyatı Müzesi yapıldı.Günümüzde Mevlananın ölüm yıl döneminde bir hafta süreyle ( 7 -14 Aralık ) Konyada ve çeşitli yerlerdeki Festivallerde sema gösterileri de sunulmaktadır.



Mevlana nın eserlerinden olan Fihi ma Fih Büyük hakim,Öz insan, Mevlana Celaleddinin sohbetlerinden meydana gelmiş bir kitaptır.Mevlana kendisini ziyarete gelen yahut kimi zaman ziyaretine gittiği kişilerle konuşurken,sorularına cevap verirken,yeri geldikçe ayetleri ,Tefsir,Hadisleri şerh ederken o mecliste bulunanlardan biri,belkide birkaçı, sözlerini zaptetmişler,herhalde sonradan bu zaptedilen parçalar karşılaştırılmış,belki de kendisine gönderilip düzeltilmiş,en sonunda temize çekilmiş böylece bir kitap meydana gelmiştir.
Ve yazımıza son verirken Mesneviden size Dizeler Sunuyorum, Şen ve Esen Kalınız.




Sır ancak sırrı bilenle eşittir,sır onu inkar edenin kulağına söylenmez. Köpekler havladı diye,
Kervan yoldan kalmaz. Leş bize kötüdür pistir,Ama Domuz ve Köpek için Şekerdir. Renklerin aslı renksizlik,Savaşların aslı barıştır. İyilik arayanda Kötülük olmaz. Sperm erkek bedenin de kaldı mı kokuşur,ve pis kalır,Ama candan bir eşe ulaştımı hayat olur cıvıl cıvıl bir candır.
Gül dalı nerede yeşerirse yeşersin güldür,Şarap küpü nereye konsa konsun şaraptır,Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz,Şarap altın tasa konmakla helal olmaz. Ölünce değilmi ki çenen bağlanacak,o halde çeneni az oynat. Dünya pazarının sermayesi altındır,öte Alemin sermayesi
ise aşk ve ıslak iki göz. Söz dinleyene göre söylenir,Terzi elbiseyi bedene göre biçer. Varlık
elde etmek için yokluk gerek. Her Dükkanın ayrı bir sanatı ve karı vardır. Gülmek ağlamada
gizlidir,Zevk gamda gizlidir. Gayba haberlerini dinleyen Peygamber,kulağı olmasa Vahiy gelmezdi. Her sevgili aşığından haberdardır,Aşık olmuşsan Allah senden haberdardır. Adalet
layığını yerine koymaktır. Külahın yeri baş,Ayakkabının yeri ayaktır. Cömertlik sebepsiz sorgusuz vermektir. Doğru var olmasa,yalan olur mu?. - Kardeş elini duadan ayırma,Kabul edilmiş edilmemiş sana ne,sen duaya devam et.



Ve en son olarak,Yaşamını Hamdım,Piştim,Yandım sözleriyle özetleyen Mevlana 17 Aralık
1273 Pazar günü hakkın rahmetine kavuştu. Mevlananın cenaze namazını Mevlananın vasiyeti
üzerine Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlanayı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlananın cenaze namazını Kadı Seraceddin kıldırdı.Mevlana ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu.O öldüğü zaman sevdiğine yani Allahına kavuşacaktı.Onun için Mevlana ölüm gününe düğün günü,veya
gelin gecesi manasına gelen Şeb-i Arus diyordu.ve dostlarına ölümünün ardından Ah,ah,vah
vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu. Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız,Bizim Mezarımız Ariflerin Gönüllerindedir.




BEN BENDE DEĞİL
Ben bende değil, sende de hemsen, hem ben
Ben hem benimim, hemde senin, sende benim
Bir öyle garip hale bugün geldim ki
Sen benimsin,bilmiyorum ben mi senin.


Hiç yorum yok: