26 Haziran 2009 Cuma

Babalar Günü (Hasret)

Gölgesinde serinlediğimiz koca bir çınar,Gölgesi kendinden büyük olan.Akşam olunca yolu gözlenen, Baba eve geldiğinde etrafı sarılan, uzağında olsanda bilirsin,Baban vardır arkanda dağ gibi duran. Yüce Rabbin asla karşı gelmeyin dediği,İlahi varlık,Babacığım...Bize olan sevgisini sözlerinden çok gözlerinden akıtan Babam, Bugün hayatta yoksun ,keşke tanımasaydım seni,keşke bu kadar mükemmel bir Babaya sahip olmasaydım.Belki daha az acı çekerdim. Babamı özledim çok özledim çookk. Baba benim kalbimi tarifsiz sızlatan kelime, Birkez olsun sarılmadım Babama (Terbiye-i Osmanlı yüzünden) Birkez olsun sevdiğimi söyleyemedim,o kadar pişmanım ki, keşke yıllar öncesine dönebilsem,onu nekadar çok sevdiğimi söyleyebilsem.Doya doya öpsem yanaklarını, sıkıca sarılsam güvenle uyusam dizlerinde,ne olur duy Babacığım beni,ötelerden ne olur,nekadar geç kalmış olsamda duy beni.Seni çook seviyorum,yattığın yer cennet olsun, Sen ebediyete gittiğinden beri hasretin günbegün artan yüreğimdeki ince sızı...


Babalar günü için söylenen güzel sözler...

Baba kendi mutluluğundan çok çocuklarının mutluluğu ile mutlu olur. (Honore De Balzac)
Çocukluk çağında Baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemem. (Sigmund Freud)
Babanın erdemleri çocuklarının servetidir. (Anatole France)
İnsan Babasına borçlu olduğu saygıyı ancak Baba olunca duyar. (Goethe)

Ve Ateşin yaktığından , güneşin hareket ettiğinden,gerçeğin bir yalan olduğundan kuşkulan ,fakat benim seni sevdiğimden asla kuşkulanma Babacığım.Babalar gününü kutlarım,yattığın metfenin cennet olsun,Huzur içinde yat,Yetiştirdiğin evlatların sana layık olduklarını ispatlamışlardır.Hepside seni emsal alarak birçok hayırlı evlat yetiştirmişlerdir. Sen kalplerde yaşıyacak,her Babalar gününde Rahmetle anılacak ve Daima hatırlanıp kutlanacaksın.Huzur içinde ol ve Bizleri bekle...

12 Haziran 2009 Cuma

Muğla - Bodrum - Turgutreis


Dereden Tepenin Kıymetli Dostları, kısa bir süre önce Daimi kalmak üzere geldiğim Bodrum
Yarımadasının en güzel ve geleceği en parlak Beldelerimizden olan Turgutreis'ten bahsetmek
istiyorum.Bodrum Yarımadasının en batısında yer alan Belde Adını Amiral Turgut reisten almıştır. Turgutreis Kültür tarihi,kimine göre Deniz demek olan Bodrum Yarımadasının en batı ucunda hızlı ve dinamik bir gelişme gösteren doğanın sunduğu nimetlerden nasibini fazlasıyla almış şanslı bir Beldemizdir. Güneş,Hava,Deniz,Kum,Balik toprak tüm bunlar Akdeniz ile Egenin
sarmaş dolaş olduğu beldemizde birleşerek yeni bir ruh yeni bir zenginlik kazandırmışlardır.


Gümüşlükte bir akşam yemeği yemeden Bağla'nın tatlı sularından içmeden Karaincir'in kumlarına uzanmadan ,Turgutreis kokulu Mandalinlerinden yemeden Turgutreisi tam olarak görmüş sayılmazsınız.Karabağ Mahallesinde doğan ve Türk Denizcilik tarihinde yerini alan ünlü Denizci Amiral Turgutreisten adını alan bu şirin Beldemizin özelliklerini burada saymakla bitiremeyiz.


TURGUTREİS - 1485 Yılında ismini aldığı Turgutreisin Karabağ Mahallesinde dünyaya gelmiştir. Turgutun gözü daha küçük yaşından beri denizlerdeydi. O hikayelerini dinlediği Küffara denizlerdede aman vermemek için canlarını ortaya koyan Leventlerin arasına katışmak istiyordu. Henüz çocukluk çağlarındaki Turgut, Levent olarak Osmanlıya ait kadırgalarda çalışmaya başlamıştır. Az zamanda gözüpekliği zekası ve maharetiyle dikkatleri çekmiştir.Gittiği Cezayirde Barbaros Hayrettinin hizmetine girdi. Barbaros ile birlikte katıldığı Preveze Deniz Savaşında (28 Eylül 1538) yedek donanmaya komuta etti ve görevini başarıyla yerine getirdi.


Venediklilerin ele geçirdiği Dalmaçya kıyısındaki Castelnuavo kalesini geri aldı. Korsika da
Salih Reis ile birlikte cenovalılara esir düştü. (1540) üç yıl sonra Cenovayı kuşatan Barbaros
tarafından ikiside kurtarıldı. (1543) Kanuni Turgutreisi çok sevmektedir.1556 da kendisini
Trablusgarb Beylerbeyi olarak tayin eder. Turgutreis şehadetine kadar bu vazifede kalır.Turgutreis 80 yaşında olmasına rağmen en ön saflarda hücum etmekte,getirdiği tekbirlerle,naralarla Askerlere şevk vermektedir. 17 Haziran 1565 günü yine şiddetli bir muharebede en ön saflarda vuruşurken başına isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanır.Ak sakalı kana bulanan Bilaharede son nefesini vererek şahadet şerbetini içer. Yalnız bizim tarihimiz değil,bütün Dünya Tarihinin şahit olduğu eşsiz Amirallerden olan Turgutreis Trablusgarba götürülerek oraya defnedilmiştir.Şimdi aynı yerde türbesinde yatmaktadır. Malta'da Turgutreisin şehitdüştüğü yere hala Pointe Dragut, yani Turgut Burnu denilmektedir.


Turgutreiste sahil boyunca ta bir baştan bir başa nerede durursan dur,neresinden bakarsan
bak farketmez, günün hep güzel bittiği yerde olduğunu hissedersin.Zeytin ağaçlarının dibinde
kıpkırmızı sardunyalar ayaklarının altında dipsiz bir deniz,başının üstünde Egenin derin mavili
gökyüzü,Bodrum Yarımadasında gün batımının en güzel olduğu yerde, Turgutreistesindir.


Turgutreis bir Belediye olarak bakıldığında Merkez dışında birçok yerleşime sahip, Kadıkalesi,
Akçabük,Akyarlar, Bağla ve Aspat sınırları içinde olan belli başlı koylar,Büyük tatil köyleriyle
Kadıkalesi Turgutreis'te Gümüşlük arasında sınırda duruyor,adını Helenistik dönemde yapılan
ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir Kadı tarafından kullanılan kaleden olan Kadıkalesi
Turgutreis'e aheste yürüyüşler ve Bisiklete binmek için son derecede elverişli olan 4 km.lik
ağaçlı sevimli bir yolla bağlanır.


Bodrum yarımadasında hiç şüphesiz girilecek en güzel denize sahip Akyarlar ise denize iç içe geçmiş bir günün bir balık sofrasıyla akşama bağladığı en güzel noktada durur. Yaz boyu insanı hafifleten cümle yelkencileri ve sörfçüleri mest eden Turgutreis rüzgarı Akyarlar koyuna pek değmez,söz konusu rüzgar almıyan daha sakin bir koy olunca Akyarların en büyük rakibi aynı zamanda komşusu olan Karaincir'dir.


Karaincir yaz tatilini denizden çıkmadan geçirmeyi tercih edenleri sezon boyunca kendine çeker. Bir zamanlar Deniz Korsanları tarafından inşa edilen,ve bugün hala ayakta kalan kalesi ve tadına doyulmaz suyuyla meşhur Aspat ve tekne turlarının gözdesi Bağla Turgutreis e bağlı diğer turistik kıyılar arasında yer alır ve Bodrum da kamp yapmak isteyenler için en ideal yerlerden biridir.

9 Haziran 2009 Salı

Sinemanın Öncüleri - Thomas Alva Edison,Lumiere Kardeşler ve George Melies


Sinema hakkında buluşların gelişmesi Thomas Alva Edison Fonograf üzerindeki çalışmaları
bitmek üzereyken Fonografın kulak için yaptığını,göz için yapmayı düşündü. Edison önce bir
silindirin üzerine bir sıra küçük resimler dizdi. Silindir döndürülürken makinenin bir yanına konmuş olan bir büyüteçten bu resimlere bakılıyordu. Fakat o dönemde kullanılan fotoğraf filmlerinin yapısal özelliklerinden dolayı bu çalışma tam anlamıyla başarılı olamadı. (1887) Edison araştırmalarına devam ettiği sırada,George Eastman mitoselüz esasına dayanan fotograf camları yerine, selüoit kayıt ortamlı esnek fotograf filmleri yapmayı başardı. (1889) Eastmanın bu buluşu Sinema tarihi açısından çok önemliydi. Çünki bu filmler olmadan sinemanın ortaya çıkması düşünülemezdi. Edison bu filmlerden yararlanarak önce seri fotoğraflar çeken (Kinetograf) adında bir alıcı makine,sonra da çekilen seri haldeki fotoğrafları göstermek için (Kinetoscape) adı verdiği başka bir aygıt yaptı. (1890)



Cinematographe'ın icadı ise, Amerika'da ve başka ülkelerde sinema üzerine araştırmalar ilerlerken Fransada bu alanda öncü olarak ortaya çıkmaya hazırlanıyordu.19. ncu yüzyılın ikinci yarısı boyunca yoğunlaşan çalışmaların meydana getirdiği birikimi iyi kullanan Louis ve Aguste Lumiere kardeşler (Cinematographe) Sinematograf adını verdikleri ilk sinema makinesini tamamladılar ve 13 Şubat 1895 te Fransa için patentini aldılar.




Bugünkü Sinema Makinelerinin ilk örneği sayılan Lumier kardeşlerin Sinematografında filmler makinenin merceğine dayalı bir izleme aygıtından değil,duvara gerilmiş bir Beyazperde de
izleniyordu. Bu makinenin en önemli özelliği ise üzerine fotografın çekildiği filmin objektifin
arkasından sürekli olarak geçmesiydi. Objektifin önünden geçen bir görüntü,yerini kendini
izleyen bir görüntüye bırakırken,obtüratör adında bir örtücü ışınların oraya girmesini engelliyordu.




Aynı yıl 22 Mart ta Paris te 10 Haziran da da Lyon da Sinematograf makinesini halka gösterdiler. 28 Aralık 1895 tarihinde ise Paris te ( Copucines Bulvarı ) üzerindeki Grand Cafe bodrumunda bulunan 120 kişilik indien salonda ilk sinema salonu açılarak halka gösteri yapıldı. Ve bu gösteriyi 25 kişi izledi. İlk programda 3 dakikadan fazla sürmeyen 10 film birden gösterilmişti. Özellikle (Arrivee du Train en gare de la ciotat) (Trenin La ciotat garına gelişi) filmi büyük ilgi görmüştü.Bu gösterilerde üstlerine doğru gelen treni gören izleyicilerin sandalyelerin altına saklanmaya çalıştıkları söylenir.




Lumiere Kardeşler - Auguste Marie Louis Nicolas (19 Ekim 1862 Besançon Fransa-10 Nisan 1954 Lyon) ile Louıs Jean (5 Ekim 1864 Besancon Fransa - 6 Haziran 1948 Bandol)
ilk film yapımcıları arasındadırlar. (Lumiere Fransızca ışık anlamındadır.)Louis ve Aguste Lumier Kardeşler geliştirdikleri,hareketin çözümlenmesi ve filmlerin gösterimini gerçekleştirebilen bir makine sayesinde (Sinemanın Mucitleri) olarak anılırlar.Geliştirdikleri bu çekici ve gösterici makineye (sinematograph) Adını verdiler. İlk film gösterimlerini 22 Aralık 1895 yılında Paris'te Capucines Bulvarındaki Grand Cafe'de gerçekleştiren Lumier Kardeşlerin kullandıkları bir tırnak aracılığı ile filmi ilerletme teknikleri bugün bile kullanılmaktadır.




George Melies - Bir illizyonist olan ,kendisinden önce yapılan sinema filmlerinin eksiğinin
olay örgüsü ve karakterlerin olmayışı olduğunu iddia etmiş,ve bunun üzerine çalışmış,Sinemada günümüzde dahi kullanılan birçok teknik bulmuş, bunları filmlerinde kullanmış,gerçeğin yanında illizyonda kullanan Fransız yönetmen.28 Aralık 1895 te Lumiere Kardeşlerin Paris Grand Cafe de yapılan ve Dünya Tarihindeki ilk sinema gösterimi olarak kabul edilen gösterime katılan bunun üzerine hayatı değişen ve Sinema tarihinde adından övgüyle bahsedilen Fransız asıllı sinemacı. Sinemanın bugünlere gelmesinde önemli katkıları vardır.Sinematografı gördükten sonra bunu Lumiere Kardeşlerden satın almak istemiş ve Lumierlerin Babasından olumsuz tepki alınca,kendi Sinematografını yapabilmek için Avrupalı Mühendislerin kapılarını aşındırmış en nihayetinde bu amacına ulaşmıştır.




Sinema Tarihinde ilk defa Dekor kullanımı Fade in ve Fade out sahne ve sekanslar arası geçişler gibi unsurların kaşifidir.Aya Seyahat filmi çok meşhurdur.Aya Seyahat Sinema tarihinin ilk bilim kurgu filmi olarak kabul edilir.1900 lerde Sinematografın her türlü unsurlarını gözler önüne sermiş Sinema illizyonisti ilk renkli filmi çevirmekle kalmayıp çılgın bir emek sonucu bu filmin her karesini kendi boyamıştır. Bugün kullanılan özel efektlerin üreticisi kurguların paşası sinemanın başladığı insandır.




Sinema Türkiyeye ise icad edilişinin ardından girdi. 1896-97 de Lumier Kardeşlerin aktüalite filmleri önce Saray Halkına,sonrada Beyoğlundaki Sponeck Birahanesinde halka gösterildi. 1908 de ise Sigmund Weınberg adlı Romanyalı bir Yahudi Pathe Freres Şirketinin temsilciliğini alarak İstanbul da Cinema Pathe adındaki ilk sürekli sinema salonunu işletmeye başladı. Bu arada Lumierlerin Kameramanları Türkiye ye gelerek İstanbul da ve Ülkenin başka yerlerinde Aktüalite filmleri çektiler.




Osmanlı Devletinin film yapım çalışmaları ise Weınbergin başına getirildiği Merkez Ordu Sinema Dairesinin kurulmasıyla başladı.Fuat Uzkınay Yeşilköyde daha önce Rusların yaptığı anıtın yıkılışını,Ayestefanostaki Rus Abidesinin yıkılışı adlı filmle belgeledi. Bu film ilk Türk filmi,Uzkınay da ilk Türk sinemacısı sayıldı.Ama söz konusu filmin izine sonradan hiç bir yerde rastlanmaması gerçekten çekildiği konusunda kuşkular da yarattı.


2 Haziran 2009 Salı

Resim Hakkında Söyleşi (Enis Rayman)

Dereden Tepenin kıymetli Dostları, Bundan evvelde Karakalem ve Resim hakkında bilgiler sunup,Hobi olarak yaptığım Karakalem resimlerden bir demet sunmuştum. Hobilerimin
arasında önemli bir yer tutan Karakalem çalışmalarına fırsat bulduğum nisbette devam ediyorum. Ailemizde benden daha kabiliyetli Resme Profesyonelce eğilen ve yıllar yılı resimle
iştigal eden, ortanca Ağabeyimin yaptığı resimlerden bir demet sunacağım,Resim meraklılarını alakalandıracağından eminim.





Mesleğim Teknik Ressamlık olduğu halde,yağlıboya resim hakkında pek otoriter sayılmam.
Ama Ağabeyim Enis Rayman resimlerinde iddialı ve bu eserlerini satarak prefesyonelce bu
işi yapmaktadır. Burada bir parantez açıyorum, Sevgili Ağabey sizden 800 kilometre uzakta Bodrum Turgutreisteyim Size olan sevgim ve saygının bir işareti olarak senin ağzından kısaca biyografini yazıp resimlerini sütunlarımda sunarken Kalbimin sizlerle olduğunu derc ederim.





İşte senin ağzından Biyografin. ( İstanbul doğumluyum Ankara da olduğum yıllarda, Eşref Üren,Sami Lim,İhsan Cemal Karaburçak ile çalışmalarım oldu.İstanbul Göztepe deki Atölyemde çalışmalarıma devam ediyorum.) Diyorsun, Bende Kardeşin olarak kıymetli resimlerini yayınlıyorum. Mesafeler uzakta olsa kalplerimizdeki sevgi var oldukça Rayman Ailesi yıllarca onurlu soyadıyla daima payidar olacaktır.Hasretle gözlerinden öperim. - Kardeşin Özer Rayman.





Kıymetli Dostlar bugün bu kadarla iktifa etmenizi diler, ömrüm elverdikçe sizlerle olmanın
gururunu yaşıyarak uzun yıllar söyleşimimize devam etmek ümit ve temennisiyle hepinize
sıhhat neşe mutluluk ve saadetler dilerken ,en derin saygılarımı sunarım.