22 Ocak 2008 Salı

Gazi Mustafa Kemal'in Dehası : Kurtuluş Savaşı Destanı (Bölüm 2)

İSTANBUL'UN İŞGALİ : (16 Mart 1920 ) Misakı Milli kararına kızan itilaf devletleri Türklere gözdağı vermek için İstanbulu işgal ettiler.Mebuslar Meclisini basarak Temsil Heyetinin görüşleri doğrultusunda çalışan Mebusları tutukladılar.Bazıları Anadoluya kaçtılar,Bazıları Malta Adasına sürgüne gönderildi.Anadoluda sürdürülen Milli Mücadeleden vazgeçilmezse İstanbulu tamamen alacaklarını bildirdiler.Vahdettin Mebuslar Meclisini kapattı.Alirıza Paşa Hükümet Başkanlığından istifa etti.Salih Paşa Hükümeti kurdu.O da istifa etti.ve yerine Damat Ferit Paşa geçti.İstanbulun işgalini Manastırlı Hamdi Efendi adında yursever bir telgrafçı Mustafa Kemal e bildirdi.





ANADOLUNUN TEPKİSİ : Mustafa Kemal bu olay üzerine;
1- Durumu vatanın her tarafına duyurdu ve protesto etti.
2- İstanbul ile Telgraf ve telefon haberleşmesinin kesilmesini istedi.
3- İşgal güçlertinin İstanbul ve Adanadan Anadoluya yapacakları sevkiyata engel olmak için Geyve ve Ulukışla Demiryollarını tahrip ettirdi.
4- Anadoludan İstanbula hertürlü mali kaynak gönerimi oldu.
İşgalin sonucı ise.
- TBMM Açılmasına imkan hazırladı.
- Osmanlı Saltanatının bir nevi sonu oldu.





TBMM nin açılması ( 23 Nisan 1920 ) İstanbulun işgali ve Mebuslar Meclisinin kapatılması üzerine Mustafa Kemal Temsil Heyeti adına yayımladığı bir emirle Ankarada olağanüstü yetkilere sahip bir Meclisin toplanacağını duyurdu.Seçimler yapıldı.Seçilen Milletvekilleri ile İstanbuldan kaçabilen Milletvekilleri Ankara da toplandı ve TBMM açıldı.Meclis Mustafa Kemal tarafından verilen önergeyikabul etti.Buna göre ;
1- Hükümet kurmak zorunludur.
2- Geçici olarak bir Hükümet Başkanı tanımak yada Padişah vekili atamak doğru değildir.
3- Mecliste toplanmış olan Milli iradeyi vatanın geleceğine el koymuş olarak tanımak temel ilkedir.
TBMM üstünde bir güç yoktur.
4- TBMM Kanun yapma ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
5- Meclisten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis
Başkanı bu kurulunda başkanıdır.





- Böylece Millet egemenliğine dayanan yeni Türk Devletinin temelleri atılmış oldu.
- Yönetimde Millet söz sahibi olduğu için Devletin adıda Cumhuriyet olmalıydı.Mustafa Kemal TBMM Başkanlığına seçildi.Hükümetin kurulmasına karar verildi. 3 Mayıs 1920 de TBMM Hükümeti kuruldu. Avrupa Devletlerine İstanbul Hükümetiyle yapacakları antlaşmaların geçersiz olduğu bildirildi.20 Ocak 1921 de ilk Anayasa hazırlandı.Meclis Başkanı aynı zamanda Hükümetin de Başkanıydı.Hükümet Üyeleri ( Bakanlar ) Mecliste yapılan oylamalarla belirleniyordu.Yasama,Yürütme yetkisi Meclise aitti.





(Kuvvetler Birliği) TBMM ye karşı İstanbul Hükümetinin tutumu ve AYAKLANMALAR : Bu sırada Damat Ferit Paşa yeniden sadrazam olmuştu.TBMM nin açılmasını istemiyordu.Mustafa Kemal ve Arkadaşlarının yürüttükleri mücadelenin yanlış olduğunu savunuyordu.Mustafa Kemal hakkında idam kararı çıkardılar.Halkın dini duygularını istismar ederek dini silah olarak kullanmışlardır.Şeyhülislamdan fetva çıkararak Mustafa Kemalin mücadelesini Padişaha karşı gelme olarak nitelemiş,ve dine aykırı davranışlarının ölümle cezalandırılmasının gerektiğini duyurmuşlardır.Milli Kuvvetleri yok etmek için Kuva-yi İnzibatiye adıyla yeni bir ordu kuruldu.Bu ayaklanmaları işgal kuvvetleride destekledi.İstanbul Hükümeti ve İngilizlerin kışkırtmasiyle bir çok ayaklanmalar çıkmıştır.TBMMnin ayaklanmaları bastırmak için aldığı önlemler ; Ayaklanmalar Kuva-yi Milliye Birlikleri tarafından bastırıldı.Damat Ferit Paşa vatan haini ilan edildi.TBMM Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı.İstiklal Mahkemeleri kuruldu.Ankara Müftüsü Rıfat Hoca ile 150 din adamı İstanbuldaki fetvaya karşı bir fetva yayınlayarak Milli Mücadelenin dine aykırıolmadığını duyurdular.





SEVR ANTLAŞMASI : (10 Ağustos 1920) Birinci Dünya Savaşını kazanan Devletler Yenilgiye uğrattıkları Almanya,Avusturya,Macaristan,ve Bulgaristan ile barış Antlaşmaları hemen imzaldıkları halde Osmanlı Devletiyle yapacakları antlaşmayı ertelemişlerdi.Çünki Osmanlı Devletini paylaşma konusunda anlaşamamışlardır. İtilaf Devletleri Ocak 1919 da toplanan Paris Barış konferansında Osmanlı Devletinin parçalanmasını kararlaştırdılar.Ana hatlarını Sanremo konferansında belirttiler.Antlaşmanın imzalanmasını çabuklaştırmak amacıyla yunan ordusu Trakyadan saldırıya geçti.Antlaşma Saltanat Şurasında incelendi,Rıza Paşadan başka hepsi kabul ettiler.Parisin Sevr Mahallesinde 10 Ağustos 1920 de antlaşma imzalandı.




MADDELERİ :
1- İstanbul dışında bütün Trakya Yunanistan a bırakılacak.
2- Suriye,Lübnan,Fransaya terkedilecek.
3- Arabistan ve Irak İngiltereye bırakılacak.
4- İstanbul Osmanlı Devletinin Başkenti olarak kalacak fakat Azınlıkların hakları korunmazsa burası Türklerin elinden alınacaktı.
5- Doğu Anadoluda iki yeni Devlet kurulacak .
6- Boğazlar savaşta ve barışta bütün Devletlerin gemilerine açık bulundurulacak .
7- İzmir Türklerde kalacak fakat yönetimi yunanlılara bırakılacak.
8- Azınlıklara geniş haklar verilecek.
9- Osmanlı Devletinin bütün gelir kaynakları İtilaf Devletlerinin işgal masraflarına ve savaş tazminatını ödemeye harcanacak Osmanlı Devletinin Maliyesi İtilaf Devletlerinin tayin edeceği bir komisyonun elinde olacaktı.
10- Osmanlı Devletinin ençok 50000 kişilik bir ordusu olacak Ordunun ağır silahları ,uçakları ve savaş gemileri olmayacaktı.
11- Kapitülasyonlardan bütün Devletleryararlanacaktı.


20 Ocak 2008 Pazar

Gazi Mustafa Kemal'in Dehası : Kurtuluş Savaşı Destanı (Bölüm 1)

KURTULUŞ SAVAŞI : Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğunun Müttefik Devletlerce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve Askeri mücadelenin adıdır. Ayrıca İstiklal Harbi yada Milli Mücadele olarak ta bilinir. Birinci Dünya Savaşına Almanya ile birlikte giren Osmanlı devleti Çanakkale Savaşındaki başarılı savunmaya ve Kafkasya Cephesindeki kısa süreli başarılara rağmen savaşın son döneminde,İngiliz Ordularına karşı bir dizi ağır yenilgiye uğramış,Hicaz,Filistin,ve İrakı kaybetmişti.Suriye Cephesinin çöküşü üzerine İmparatorluğu 1913 ten beri Diktatörlük yöntemleriyle yöneten İttihat ve Terakki Hükümeti 8 Ekim 1918 de istifa etti.Hükümet ileri gelenlerinden Telat,Enver,ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçtılar. 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Hükümeti yenilgiyi kabul etti.İstanbul Basını Mütarekeyi sevinçle karşıladı.İstanbul işgali ( Kasım 1918 ) 6 Kasımda Boğazlar Silahsızlandırıldı.7 Kasımda işgal güçleri Çanakkaleden geçti.





13 Kasım 1918 de Osmanlının Başkenti İstanbula Müttefik Askerleri geldi.23 Kasım 1918 de Ahmet İzzet Paşa yeni Hükümeti kurdu.9 Şubatta Hadisat Gazetesinde Süleyman Nazif Karagün başlıklı bir yazı yazdı.Türk Milletinin böyle bir işgali yaşamadığını ve bunu kaldıramıyacağını söyledi.İtilaf Devletleri Türk Halkının tepkisini çekmemek,ve işgalin haklılığını kanıtlamak için işgalin geçici olduğunu amacının Padişahlığı,Halifeliği Azınlıkları korumak olduğu,Padişahlık Makamının kaldırılmadığını ve İstanbuldan verilecek kararların geçerli olduğunu ilan etti. 1919 Başlarından itibaren Kuva-yi Milliye ( Milli Kuvvetler ) adıyla silahlanan bazı guruplar Ege ve Karadeniz Bölgesinde Rumlara Güneydoğuda ise Ermenilere karşı çatışmalara girdiler.Bu gurupların çoğu 50 ila 200 kişilik düzensiz kuvvetlerden oluşmakta ve Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğu bilinen kişilerce yönetilmekteydi.1919 Şubat ayında Müttefik Yüksek Komutanlığı Anadoluda asayişi sağlamak amacıyla üst düzey bir Türk Komutanının özel yetkilerle donatılarak Anadoluya gönderilmesini önerdi.15 Mayıs 1919 da Anafartalar Kahramanı ve ( Fahri yaver Hazreti Şehriyari ) ( Padişahın onursal Yaveri) Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu Komutanı ve Anadolu Genel Müfettişi sıfatıyla Padişah Vahdettin tarafından Anadoluya gönderildi.




İZMİRİN İŞGALİ ; ( Mayıs 1919 ) İzmirin İşgali düşüncesi 1919 un Şubat ortalarında Yunanistan Başbakanı Venizelosun önerisiyle,İngiltere Başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı.İzmir in işgali,Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris te toplanan Uluslararası bariş konferansının kararıyla ortaya çıktı.ABD Başkanı Wilson bu öneriye önce kesinlikle karşı çıktı.Ancak 25 Mart dolayında daha esnek bir tavır benimsedi.7 Mayısta İngilterew,ABD, ve Fransa,Yunan Donanmasının İzmire gönderilmesinde mutabık kaldılar. Mustafa Kemal Paşanın 9. Ordu Kumandanı ve Anadolu Genel Müfettişi olduğunu yukarıda bahsetmiltik.Karadeniz Bölgesinde Pontuscu Rumlar Samsun ve Trabzon çevresinde Türklere saldırmaya başladılar.Türklerin kendilerini savunmalarını ise İngilizler güvenliği bozma olarak nitelendirip Osmanlı Hükümetinden bu karışıklığın önlenmesini istediler.Maksatları bu bahaneyle Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7 nci maddesini uygulayarak buraları işgal etmekti.Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 da Samsuna ulaştı.Mustafa Kemalin düşüncesi Yurdu düşmandan kurtarmaktı.Anadoluya resmi bir görevle gitmesi işleri kolaylaştırdı.Mustafa Kemal ( Ya istiklal ya ölüm ) parolasıyla çalışmalarına başladı.Havzada gerçekleştirdiği ilk mitinginde ordunun dağılmamasını silahların teslim edilmemesini duyurdu.ve düşman saldırılarının protesto edilmesini bildirdi.Milli şuuru uyandırarak Milli Teşkilat kurmayı işgaller karşısında alevlenen Milli heyecanı bütün yurda yaymayı düşünüyordu.Türk Milleti ortak amaç etrafında birleşmeden savaşı başlatmak istemiyordu.Çünki birlik olmanın önemini biliyordu.İlk kıvılcım Güney cep hesinde Fransızlara karşı Dörtyolda başladı.( 19 Aralık 1919 )





AMASYA GENELGESİ : Mustafa Kemalin amacı Anadolu ve Rumelide Kurulmuş olan Milli
Cemiyetleri tek amaç doğrultusunda birleştirmekti işte bu düşünceler içinde Amasya Genelgesini hazırladı.Maddeleri ise şöyleydi.
- Vatanın bütünlüğü ve Milletin Bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbuldaki Hükümet,üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir.
- Milletin Bağımsızlığını yine Milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.
- Anadolunun en güvenilir yeri Sıvas ta Milli bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bu amaçla bütün İllerden Milletin güvenini kazanmış üçer delegenin hemen yola çıkarılması ge
rekmektedir.
- Bu durumun Milli bir sır olarak saklı tutulması lazımdır





ERZURUM VE SIVAS KONGRELERİ : Erzurum kongresi ( 23 Temmuz 1919 ) Mondros Ateşkes Antlaşmasına göre Doğu Anadoludaki Sıvas,Erzurum,Van,Bitlis,Diyarbakır,Harput illerindebir karşılık çıkarsa buraları işgal edebileceklerdi.Amaç Doğu Anadoluda Ermenilere yurt sağlamaktı.Doğu Anadolu Halkı işgallere karşı koyabilmek için Doğu Anadolu Müdafai Hukuk Cemiyetini kurdu.Cemiyetin gerçekleştirdiği en önemli iş bütün Doğu illerinin temsilcilerinin katılmasıyla bir kongrenin toplanmasını kararlaştırmış olmasıdır.Maddeleri şöyleydi ;
1- Milli sınırlar içinde Vatan bir bütündür.
2- Hertürlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Devletinin dağılması halinde Millet
birlikte savunma yapacak ve direnecektir.
3- İstanbul Hükümeti Vatanın bağımsızlığını sağlıyamaz ve koruyamazsa geçici bir Hükümet ku
rulacaktır.
4- Milletin iradesini egemen kılmak esastır.
5- Hıristiyan azınlıklara siyasal ve sosyal egemenlik yada dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilemez
6- Manda ve Himaye kabul olunamaz.
7- Mebuslar Meclisin hemen toplanmasını ve Hükümet işlerinin Meclisin denetimine konulmasını sağlamak için çalışacaktır.





SIVAS KONGRESİ = ( 4- 11 eYLÜL 1919 ) Amasya genelgesiyle sıvas ta bir kongrenin toplanması istenmişti.İstanbul Hükümeti bu kongrenin toplanmasını engellemeye çalıştı.Mustafa Kemalin tutuklanmasını emrini verdi.İtilaf Devletleride aynı çabayı sarfetti.Fakat engelliyemediler ,Kongre toplandi.Başkanlığa da Mustafa Kemal seçildi.Vatanın bütünlüğü ve Milletin bağımsızlığının nasıl sağlanacağı konusu ele alındı.Bu konuda Erzurum Kongresindeki kararlar aynen kabul edildi.Vatanın parçalanmasını önlemek için kurulan bütün milli cemiyetler ( Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ) adı altında birleştirildi.Bu Cemiyet adına söz söylemeye ve iş görmeye yetkili Temsil Heyeti seçildi.Başkanlığa da Mustafa Kemal getirildi.Kongreninen tartışılan konusu Manda, yani güçlü bir devletin himayesine girme isteği idi.Kesinlikle reddedildi.





AMASYA GÖRÜŞMELERİ : ( 20-22 Ekim 1919 ) İstanbulda yasal bir hükümet kuruluncaya kadar Anadolu ile İstanbulun haberleşmesinin kesilmesini ve Hükümet işleri için yazışmaları Sıvastaki Temsil Heyeti ile yapılmasını istedi.Damat Ferit Paşa istifa etti.Yerine geçen Alirıza Paşa Temsil Heyetiyle görüşmek üzere Bahriye Nazırı Salih P aşayı görevlendirdi.Mustafa Kemal Rauf Bey ile Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında yapılan görüşmede alınan kararlar =
1- Vatanın Bütünlüğü ve Milletin bağımsızlığı korunacaktır.
2- Müslüman olmayan topluluklara siyasi egemenlik ve sosyal dengemizi bozacak nitelikte hal
lar verilmeyecektir.
3- İstanbul Hükümeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini tanıyacaktır.
4- Osmanlı Mebuslar Meclisi Anadoluya İstanbul Hükümetinin uygun göreceği güvenilir bir yerde toplanacaktır.
ÖNEMİ : İstanbul Hükümeti Amasya görüşmesine temsilci göndermekle Temsil Heyetinin hukuki varlığını tanımış oluyordu.İstanbul Hükümeti yukarıda alınan kararlardan sadece Mebuslar Meclisinin toplanmasını kabul etti.Mustafa Kemal ve Temsil Heyetinin Ankara ya glişi ( 27 Aralık 1919 )Mustafa Kemal gelişmeleri yakından izleyebilmek için Temsil Heyeti ile birlikte Ankara ya geldi.
- Çünki Ankara her bakımdan güvenlikte idi.
- İstanbul ile rahat ulaşım ve haberleşme olanağına sahipti.
- Yunanlılar ile yapılacak savaş alanına yakındı.



Çin İmparatoru Shen Nung'un Dünyaya Armağanı İçecek ÇAY

Çay Dünyada sudan sonra en fazla içilen ve içme alışkanlığı gittikçe artan bir bitki olarak 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Yaygın bir efsaneye göre ,Büyük Çin İmparatoru Shen Nung'ın
hizmetlilerinden biri bahçede su kaynatırken bir yaprak kaynayan suyun içine düşer,yaydığı koku İmparatoru etkiler.Kokusunu beğenen İmparator ,tadını da denemek ister.Ve çay o gün bu gündür insanoğlunun vazgeçilmez dostu haline gelir.Çay konusunda ilk geniş çaplı araştırma
M.S 733-804 yılları arasında yaşayan Lu Yu'ya aittir.Çay Kitabı adlı eserinde ,çay hakkında
üretiminden,tüketimine sistemli ve kapsamlı bilgi vermektedir.Böylece çay üretimi ve tüketimi
daha da yaygınlaşma imkanı bulmuştur.Avrupanın bu gizemli tad ile buluşması 17yy. gerçekleşir.İngilizler sağlık ve zindeliğin sunulduğu bu sıcak içeceği o kadar benimserler ki bunu bir yaşam tarzı haline getirirler.18 nci yy.da da bugün Dünyanın en büyük çay yetiştiren bölgesi sayılan Assam ve Seylan Adasında çay bahçeleri oluştururlar.Üretilen bu çayları Avrupaya hızla taşımak için de süratli yelkenliler yaparlar.




Türkiyenin çayla tanışması 1787 tarihinde Japonyadan getirilen çay tohumlarının ekilmesiyle başlar. Bursa cıvarında gerçekleşen ilk ekim çalışmaları iklim şartlarının olumsuzluğu nedeniyle başarıksızlıkla sonuçlanır. Ancak 1917 yılında zamanın Halkalı Zıraat Mektebi -alisi Müdür Vekili ve Botanikci olan Ali Rıza Erten yapmış olduğu teknik çalışmalar sonucunda 16.2.1924 tarihinde Rize de çay yetiştirilmesi için Meclisten onay alır.ve günümüz çay üretiminin temelleri bu şekilde atılmıştır.




Birinci Dünya Savaşından sonra,yaşanan ekonomik ve Sosyal bunalımlar işsizlik dolayısiylemeydana gelen aşırı göç,Bölge İnsanına gelir kaynağı ve iş alanları yaratılmasını zorunlu hale getirmiştir.Bölgede yaşanan işsizlik ve göç,ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması için 1917 yılında hazırlanan rapor da dikkate alınarak TBMM nde 1924 yılında,Rize ve Borçka kazasında Fındık,Portakal,Mandalina,Limon,ve çay yetiştirilmesine dair 407 sayılı kanun kabul edilmiştir.Çay tarımı bu kanun ile yasal güvenceye kavuşturulmuştur.Bu kanuna göre başlatılan çay üretimi çalışmalarının yürütülmesinde Zıraat Umum Müfettişi Zihni Deringörevlendirilmişti. 1924 yılından 1937 yılına kadar yapılan çalışmaların olumlu netice vermemesi ile Batum dan 1937 yılında 20 ton, 1939 yılında 30 ton, çay tohumu, 1940 yılında 40 ton çay tohumu ithal edilerek çay bahçesi tesisi çalışmalarına başlanmıştır. 1947 de kurulan ilk fabrika ile üretim hızlandı.Geç bir buluşma olmasına karşın Türk insanı çok sevdi çayı,ve günün her saatinde her mekanına taşıdı bu sıcak içeceği.Dünya üzerindeki tarihiyle kıyaslanınca Türkiye nin çayla tanışmasının geç bir tarihe denk geldiği görülmektedir.Buna rağmen Türk insanı çayı çok sever,ve günün her saatine her mekanına taşır.




İlk çay Fabrikası 1947 yılında 60 Ton / gün kapasiteli,Rize Fener Mahallesinde Merkez ÇayFabrikası adı altında işletmeye açılır.Çay tarım alanlarının ve yaş çay yaprağı üretiminin artması Çay işletme Fabrikalarının sayısınında giderek artmasını zorunlu kılmış, 1973 yılında kurulan yaş çay işleme Fabrika sayısı 32 ye , 1985 yılında ise 45 e ulaşmıştır. 1963 yılına kadar ithalat ile karşılanan iç tüketim talebi 1963 yılından sonra yurtiçi üretim ile karşılanmaya başlanmıştır.



Çin ve Hindistanda 2700 yıldan beri yetiştirilen çay bitkisi ,Doğu karadeniz bölgesindeArtvin,Rize , Trabzon illerini kapsayan asıl bölgede,ve Giresun ve Ordu ili Fatsa ilçesini kapsayan ikinci bölgede,180 Km.uzunluğundakikıyı şeridinde 10-35 Km.içerilere kadar uzanan kesimde 1000 metre yüksekliklere değin ulaşan yamaçlarda ekonomik anlamda yetiştirilmektedir. Türkiyede çay tarım alanlarının genişliği bakımından Dünya üretici ülkeler arasında altıncı sırada kuru çay üretimi yönünden beşinci sırada yıllık kişi başı tüketim bakımından ise Dördüncü sırada yer almaktadır.Çay sektörü özellikle Bölge insanı için en önemli istihdam alanıdır.1973 yılında fiilen faaliyete geçen çay kurumu 1983 yılında çıkartılan 2929 sayılı kanunla ( Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ) ( Çaykur ) adı altında bir kamu iktisadi kuruluşuna dönüştürülmüştür.



İYİ ÇAY DEMLEMENİN USULLERİ = Çay nem ve harici kokulardan etkilenmiyecek şekilde kapalı Ambalajda muhafaza edilmeli.Demleme kireçsiz su ve porselen demlik tercih edilmeli,Temiz demlik içinde beher bardak için,bir çay kaşığı dolusu çay konularak ılık su ile yıkanmalı,Demliğe çaydanlıkta kaynamakta olan sudan konulmalı.Çaydanlıkta kaynar suyun ateşi kısılarak demlik çaydanlığın üzerine oturtulmalı ve dem kaynatılmamalı.Çayın demlenme süresi 10-15 dakika olmalı ve demlenen çay yarım saat içinde içilmelidir.Afiyet olsun Allaha emanet olun,ve Hoşçakalın...

Balık-Ekmek-Soğan


Üç sene önce Tarihi dokuya zarar verme ve Güvenlik riski oluşturma gerekçesiyle İstanbul valiğince kaldırılan Eminönündeki Balık-Ekmek satan tekneler bugün İskele alabanda yapmışlar. Açık havada denize karşı iyot kokan denizden yakalanan balıkları taze,taze ekmek içinde yemenin zevkini tekrar tatma mutluluğuna varacağız.Balık-Ekmek-Soğan bekleyin geliyoruz.o leziz tadı gene damaklarımızda tadarak yiyebilmenin mutluluğuna erişeceğiz.





Benim bildiğim İstanbul denince akla gelen ilk şey Balık-Ekmektir.Buraya gelipte Balık-Ekmek yemedin mi adama garip,garip bakarlar.Yazımı yazarken 25 yaşım aklıma geldi.Ankaradayken çalıştığım DSİ. Ar-Ge dairesinde senelik iznimi kullanırken İstanbula Göztepedeki baba evine (köşkümüze) gelirdim.O zamanlar daha bekarım ,Başımızda kavak yelleri,Geldiğimin ikinci günü rotayı istikamet Eminönüne çevirirdim.




Köşkün Bahçesinden çıkarken rahmetli Babam nereye Balık yemeğe mi gidiyorsun diye sorardı ? Babam bütün Aile fertlerinin saat 7 de sofrada olmasına çok önem verirdi. Yemeğe yetişirsin dimi diye sorar,onun mübarek elini öpüp doğru Çiftehavuzlar Tramway durağına,Tramwaya
atlar,eski kadıköy iskelesinden ,köprüye oradan yürüyerek Eminönüne,Balıkçı sandalları sahilde
Burcu,Burcu balık kokuları,denizin iyot kokularıyla karışıp daha siparişinizi vermeden adeta kendinizden geçiyorsunuz .Ekmek ve Balığınızı alıp sırtınızı Yenicamiye çevirip,o yediğim balığın lezzetini size tarif edemem.




Bu gün 75 yaşındayım açık kalp ameliyatı geçirdiğimden pek yürüyemiyorum.Nekadar isterdim ki biraz kuvvet ve cesaret bulsam,bastonuma dayanıp gene gençliğimde olduğu gibi Eminönünde yediğim balığın tadını damaklarımda hissetsem.Heyhat ama imkansız olmuyor,olamıyor.Ama Balık-Ekmek teknelerinin döndüğü için çok memnunum.Çünki İstanbulu İstanbul yapan güzelliklerinden biri de onlardı.Bir porsiyon yeni Tl. 3 lira gayet ehven bir fiat bu yaşlı gönlüm oraya gidip yemesede Eşimin yaptığı buğulamayı yerken ,gözümü kapayıp o güzel günleri anıp yadedeceğim.Ve diyeceğim ki hoş geldin Balık-Ekmek İstanbullulara müjdeler olsun .Şen ve esen kalınız.Yazımı güzel bir şiir ile noktalamak istiyorum.




Şimdi İstanbulda olmak vardı,Anasını satayım
Boğazda köhne bir iskelenin yamacında
Tabakta kavun,peynir ,kadehte buz gibi rakı
Dilinde yarı acı,yarı tatlı bir şarkı
Şimdi İstanbulda olmak vardı,anasını satayım
Püfür,püfür vapurun yan tarafında
Şu anda İstanbulda olmak vardı,anasını satayım
Yeni camide mısır atmak kuşlara
Köprüde Balık-Ekmek yemek
Dolmuşa çek dostum demek
Ver elini Kadıköy,ver elini Kalamış,Moda
Şu anda oralarda olmak vardı ya
Şimdi İstanbulda ,şu anda İstanbulda
Ah İstanbulda.

Şanar Yurdatapan

13 Ocak 2008 Pazar

Bir Üstadın Ardından : Oğuz Aral

Günümüzde yaşam mücadelesinin zor şartları altında çabalarken bizleri bir nebze olsun bu mücadelenin dışına çıkaran,Neşelenirken güldüren,aynı zamanda düşündüren,mizahla bizleri mutlu kılan büyük üstadı kaybetmenin hüznü içinde onu rahmetle anıyor, yarattığı eserleri ilk günlerdeki gibi zevkle okuyor, seyrediyor ve gülüyoruz. Oğuz Aral Büyük üstat Hoca ölümünün ardından 4 yıl geçtiği halde biz seni sevenlerin ,seni rahmetle anıyoruz. Yattığın yer cennet olsun. Biz bugün hayatta birazcık gülebiliyorsak senin yarattığın ve bizlere armağan ettiğin tiplemeleri defalarca okuyup,seni hasretle anıyoruz.Yalnız Avanak Avni ye hala doğru konuşmasını öğretemedik.O da seni çok özlüyor.



Oğuz Aral ( 1936 - 2004 ) Dünyaca ünlü Türk Karikatüristi. 1936 yılında İstanbul Silivri de doğmuştur. İstanbul Devlet Güzelsanatlar Akademisinin üçüncü sınıfından ayrılıp 1950 yılından sonra çeşitli Dergi ve Gazetelerde Karikatür çizmeye başlamıştır. Avanak Avni tiplemesinin yaratıcısı Oğuz Aral güncel,halkın anlayabileceği basite indirgenmiş bir karikatür anlayışına önem veren Aral kendi mizahi görüşü ve doğrultusunda birçok karikatürcü yetiştirmiştir.




Dünyaca tanınmış GIRGIR Mizah Dergisinin Kurucusu ve Yöneticisi olan Aral daha sonra Avni Dergisini çıkardı. AraL Gırgır Dergisinin tirajını 500 bin adedin üzerine çıkararak Dünyanın üçüncü büyük güldürü Dergisi durumuna getirmiştir.Oğuz Aral ınyarattığı tipler ise ,Hayk Mammer,Köstebek Hüsnü,Utanmaz Adam,ve Vites Mahmut gibitiplemeleriyle tanınıyordu.Oğuz Aral ın Tiyatro,Müzik ve sinema konularındada çalışmaları bulunmaktadır.



Koca Yusuf ( 1966 ) Direklerarası ( 1967 ) Bu Şehri İstanbul ( 1968 ) Ağustosböceği ve Karınca ( 1971 ) adlı çizgi filimleriyle de Türk Çizgi Film sektöründe önemli bir yere sahiptir.Oğuz Aral kendisi gibi Karikatürist olan rahmetli Tekin Aralın AğabeyisiydiBüyük Üstat 26 Temmuz 2004 te Bodrum da vefat etti.Ölümünün birinci yıldönümü anısına( 26 Temmuz 2005 ) İstanbul Cihangir Parkına heykeli dikildi.



Sevgili Dostlar Gülmek ve neşelenmek ,Mutluluğun dışa vurumudur.Gördüğümüz ve hissettiğimiz birşeyden mutlu olduğumuzu gülerek gösteririz.Hatta hoşumuza giderse kahkaha
bile atarız. Yazdığım soğuk Amerikan Esprilerine bakalım ne diyeceksiniz.

Adamın metresi varmış,Karısının santimetresi.
Adamın ayakları kokmuş, Elleri linyit.
Adamın gözü dalmış,Burnu yaprak
Adamın evi yanmış,Odaları düz.
Adam yatmış,Karısı tekne.
Adam düşmüş,Karısı gerçek.
Adam sinirliymiş,Karısı kemikli.
Adam yazmış, Karısı kış.
Adam şişmiş, Karısı ızgara.
Adam bezmiş, Karısı kumaş.
Adam çekmiş, Karısı senet.
Adamın saçı kırmış, Sakalı çayır.
Adamın canı sıkılmış, Gevşetememişler.
Adamın o lafa karnı tokmuş, Gözü aç.
Adam kazmış, Karısı ördek.
Adam gülmüş, Karısı Lale.

Ve böylece sürüp gider, Sevgiyle kalın hep gülümseyin

Çanakkale Savaşları : ÇANAKKALE GEÇİLMEZ !

Çanakkale Savaşları Dünya Savaş Tarihinin berzersiz örneklerinden biri olması yanı sıra sonuçları bakımından Türkiye ve Dünya Tarihi açısından önemli bir yere sahiptir.



1915 yılının 7 - 8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisinin deposunda kalan son 26 mayın Çanakkaleyi geçilmez kıldı.1915 in 7 - 8 mart gecesi Nusrat mayın gemisinin döktüğü 26 mayın Çanakkaleyi geçilmez kılmıştı.Nusrat ve onun döşediği 26 mayın Fransız savaş gemisi Bouvet ve İngiliz savaş gemileri Irresistıble ve Oceanı denizin dibine gönderdi.İngiliz Muharebe kruvazörü İnflexible,Fransız savaş gemileri Gaulois ve Sufren yaralanıp savaş meydanlarından kaçtı.Tarihin akışı Nusrat ın dümen suyunda şekillendi.Sevgili Dostlar,Çanakkale Savaşlarının temel ağırlık noktasını Mustafa Kemal oluşturmuştur.Son zamanlarda bazı Belediyeler Çanakkale Savaşlarını çizgi film olarak yapmış,bu filmde savaşın kazanılmasını çarptırarak Ulu Önder Atatürk ten bahsetmeme gafletine düşmüştür.Ne kadar ayıp ve üzücü bir olay,Bakın size O Zamanın düşmanı hatta bu savaşın harekatını hazırlayarak idare eden W.Churchil hatıralarında Muharebelerden bahsederken ,Mustafa Kemal in Emsalsiz bir Komutan,Türklüğün kaderine hakim bir deha olduğundan daha o zamanlarda da anlaşıldığına işaret ederek,Bir Miralayın karşımıza çıkışı bütün talihimizi değiştirdi.demesi bu sözler Türkiyede art niyetli kimselerin suratlarına bir tokat gibi patlayacaktır.




Ben size gene bu savaşı birkere daha Tarihlere sadık kalarak kronolojik olarak anlatmak istiyorum.Çünkü bu savaş Türklüğün şahlanışının bir işareti olarak çok önemlidir.






DAKİKA DAKİKA 18 MART 1915
18 MART 1915 Çanakkale Savaşının dakika,dakika gelişmesi şöyledir
08-15 Sancak Gemisi queen Elizabeth Dretnotunun direğine Mondros Limanına ileriye hareket flaması çekildi.
10-oo Müttefik Donanması Boğaz girişine yaklaşmaya başladı.
10-25 Türk tarafından havalanan Alman Tayyaresi Boğaza yaklaşmakta olan düşman hattını bildirdi.
10-30 1.nci İngiliz Filosu Agamemnon Klavuzluğunda Boğazdan içeriye girdi.Gemiler savaş konu
muna geçti.Filonun önündeki Muhripler Muharebe alanını taramakta ve savaş gemilerine yol açmaktaydılar.Triumph ve Prince George savaş gemileri sancak ve iskele yönlerinde kıyılara yaklaştılar.
11-00 Kumkale gerisinden açılan obüs ateşimiz savaş gemilerini etkisi altına aldı.
11-39 1.Filodaki İngiliz gemileri ağır topları ile 14000 yardadan merkez tabyalarımıza cehennemi bir ateşe başladılar.queen Elizabeth Anadolu Hamidiye tabyasını,Agamemnon ,Rumeli mecidiyetabyasını,Lord Nelson,Namazgah Tabyasını,İnflexible,Rumeli Hamidiye tabyasını yoketmek için ateş ve ölüm kusuyordu.





11-45 Queen Elizabeth in Çanakkale içine düşen bir mermisi Şehirde yangına neden oldu.
11-55 Agamemnon ile Lord Nelson,Rumeli Mecidiye Tabyasını bombardıman altına aldı.
11-59 Weymouth Kruvazörü Yenişehir Mevkiini toplarıyla dövmeye başladı.
12-00 Müstahkem Mevkiinde Muhabere Santralımız isabet aldı.Karargahla savunma hatlarımızın irtibatı kesildi.Triumph,Çanakkaleyi döverken Çimenlik Tabyasında büyük bir patlamayla cephanelik havaya uçtu.
12-01 Rumeli Tabyasının iki topu muharebe dişi kaldı.
12-06 Amiral de Robeck 3.Filoya taarruz emri verdi.
12-20 3.Filoyu oluşturan Fransız Gemileri 1.Filonun önüne geçti.
12-23 İnflexible gemisine refakat eden istimbot battı.İnflexible ağır yara aldı.





12-25 Anadolu Hamidiye Tabyasına düşen bir mermi kışlayı yaktı.
12-27 Prince George Mesudiye Tabyasını ateş altına aldı.
12-45 Agamemnon 25 dakika içerisinde 12 isabet aldı.
13-00 Bombardımanın şiddeti gittikçe artmaktadır.
13-15 İngiliz Muharebe Kruvazörü İnflexible vuruldu.İrresistible,Cornwallis,Vengeance,kumkale arkasından çıkıp borda düzeninde Boğaza girdiler.
13-20 Anadolu Hamidiye Tabyası Karantina hizasında Çanakkaleye yaklaşmak isteyen Bouvetyi ateş altına aldı.Taarruz emri alan Fransız Amiral Guepratta,İngiliz hattının önüne geçti.
13-47 İnflexible su kesiminin altından ağır bir yara alarak çekildi.
13-50 Agamemnon zırhlısı al.dığı 7 isabet sonucu İnflexible ile aynı kaderi paylaştı.gemilerden yapılan top ateşi kesildi.
14-00 Bataryalarımızın atışları ağırlaştı.




14-30 Düşmanın 6 Balıkçı gemisi mayın aramak için savaş alanına geldi.
14-50 Bouvet vuruldu.ve 639 kişilik mürettebatıyla alabora oldu.
15-00 Yarım saat süren duraksamadan sonra ateş yeniden şiddetlendi.
15-15 Namazgah Tabyasına düşen bir mermi kışlanın çatısını uçurdu.
15-20 Anadolu Hamidiye Tabyası ateşini yeniden İrresistible ye yöneltti.
16-20 İrresistible bir mayına çarparak iskele yönüne yattı,ve dumanlar içinde kaldı.Wear gemisi ile bir istimbot İrresistible in yardımına gitti.
16-30 İrresistible nin kurtulma şansının olmadığı görülerek 610 personeli tahliye edildi.
16-35 Amiral de Robeck 2.nci Filoya çekilme ve Ocean ın İrresistible iyedeğe alarak kurtarma emri verdi,
17-15 Ocean İrresistible yaklaştı,ancak yedeğe alma şansı olmadığına karar verildi.
17-50 İrresistible,Rumeli Mecidiye Tabyasına 14000 yarda mesafede kaderine terk edildi.





18-00 Amiral de Robeck İrresistible ın kaderine terk edilmesi üzerine daha fazla kayıp vermemek için genel çekilme emri verdi.
18-05 Ocean Çanakkale Soğanlıdere bataryalarının yoğun ateşleri altında geri çekilirken mayına çarptı.ve 15 derece eğildi
18-10 Gemi komutanı Hayes Sadleri yakında bulunan Coln.Jd,Chelmer Muhriplerine yardım çağrısı gönderdi.Gemi personeli tahliye edildikten sonra Ocean da kaderine terk edildi
19-30 Ocean akıntının etkisiyle Morto koyuna doğru sürüklendi.
22-30 Ocean ve İrresistible battı.





1915 Aralığının son günlerinde Osmanlı Hanedanından 3 Şehzade II nci Abdülhamidin oğlu,
Abdürrahim,V.Murad ın torunu,Osman Fuat, ve I nci Abdülmecidin torunu Abdülhalim,Efendiler Çanakkale Cephesini ziyaret ederek,Çanakkale Güney Gurubu Kumandanı Vehip Paşanın Karargahında ağırlandılar.O sırada Paşanın Kurmay Başkanı İsmet Bey ( İnönü ) idi.1 Eylül 1915 te Atatürk e Anafartalar Gurubu Komutanlığındaki üstün başarılarından dolayı Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası verildi. 8 ocak 1916 da Fransız ve İngiliz Birlikleri Geliboludan çekildi.9 Ocak 1916 Mustafa Kemal Önderliğindeki Türk Ordusu tüm cephelerde savaşı kazanmış ve 9 Ocak1916 Tarihinde İttifak Devletleri Gelibolu yarımadasından tamamen çıkarılmıştır.17 Ocak 1916 da Atatürk e Anafartalar Gurubu Komutanlığındaki üstün başarıları sebebiyle Muharebe Altın Liyakat Madalyası verildi. Tarihini bilmeyen bilipte kasden bilmemezlikten gelen aramızda herzaman bulunan ve bulunacak gafillere bir ibret dersidir çanakkale savaşları,Yazımı bitirmeden Atatürkün 1934 Anzak kutlamaları sebebiyle gönderdiği mesajı sizlere sunuyorum.




Bu Memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz,Fransız,Avustralyalı,Yenizelandalı,Hintli,Kahramanlar burada dost bir vatanın toprağındasınız,Huzur ve sükun içinde uyuyunuz sizler Mehmetçiklerle yanyana koyunkoyunasınız, Uzak Diyarlardan Evlatlarını harbe gönderen Analar,Gözyaşlarınızı dindiriniz.Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.Huzur içindedirler.ve rahat uyuyacaklardır.Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.

MUSTAFA KEMAL





Ve son olarak Büyük Şair Mehmet Akif Ersoyun Çanakkale Şehitleri için yazmış olduğu şiirinin
bir paragrafıyla veda ediyorum.

Eybu topraklar için toprağa düşmüş Asker
Gökten Ecdat inerek öpse o pak alnı değer
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedr in Arslanları ancak bu kadar şanlı idi
Sana dar gelmeyecek Makberi kimler kazsın
Gömelim seni tarihe,Sığmazsın
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab
Seni ancak ebediyyetler eder istiab
Bu taşındır diyerek Ka beyi diksem başına
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına
Sonra gökkubbeyi alsamda rida namiyle
Kanayan Lahdine çeksem bütün ecramiyle
Mor Bulutlarla açık türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli süreyyayı uzatsam oradan
Sen bu Avizenin altında bürünmüş kanına
Uzanırken gece Mehtabı getirsem yanına
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem
Gündüzün fecri ile avizeni lebriz etsem
Tüllenen magribi akşamları sarsam yarana
Yine birşey yapabildim diyemem hatırana.



Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1881 - 1938) : Cumhuriyete Doğru Adım Adım


Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik Kocakasım Paşa Mahallesi Islahane Caddesinde
bugün Müze olan evde doğdu. 1839 Doğumlu olan Babası Alirıza Efendi aslen Manastıra bağlı
Debre-i Bala ( yukarı Debre ) dendir.Milis Subaylığı Efkar Katipliği,ve Kereste ticareti yapan Alirıza Efendi 1871 yılında Zübeyde Hanımla evlendi.ve çiftin Fatma ( 1872 - 1875 ) Ahmet ( 1874 - 1883 )Ömer ( 1875 - 1883 ) Mustafa Kemal Atatürk ( 1881 - 1938 ) Makbule ( Boysab Atadan ) (1885-1956) ve Naciye ( 1889 - 1901 ) adında altı çocukları oldu.Fatma 4, Ahmet 9, Ömer 8, yaşlarında iken o senelerde salgın olan kuşpalazı ( Difteri ) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler.En küçük kardeş Naciye Mustafa Kemalin Harbokulunu bitirdiği sene 12 yaşındayken verem hastalığına yakalanıp,hayatını kaybetti.Kızkardeşi Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.



Öğrenim çağına gelen Mustafa Annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendinin Mahalle Mektebinde öğrenime başladı.Daha sonra Babasının isteğiyle Mekteb-i Şemsi İbtidai ( Şemsi Efendi Mektebi )ne geçti.Bu sırada Babasını kaybetti. ( 188 8 ) Bir süre Rapla çiftliğinde Hüseyin Dayısının yanında kaldıktan sonra Selanik e dönüp okulunu bitirdi.Mustafa Selanik Mülkiye Rüştiyesine kaydoldu. ve 1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesine girdi, Bu okulda Matematik öğretmeni yüzbaşı üsküplü Mustafa Sabri Bey,Kemal adını ilave etti.Fransızca öğretmeni yüzbaşı Nakiyüddin Bey özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal in düşünce yapısını etkiledi.Mustafa Kemal Kuleli Askeri İdadisine girmeyi düşündüysede ona Ağabeylik yapan,Selanikli bir Subay Hasan Beyin tavsiyesine uyarak Manastır Askeri İdadisine kaydoldu. 1896 -1899 yıllarında okuduğu Manastır Askeri İdadisinde Tarih Öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey Mustafa Kemal Efendinin tarihe olan merakını güçlendirdi.




1899 da İstanbul da Mekteb-i Harbiye-i Şahane ( Harbokuluna ) girerek 1902 de Mülazım (Teğmen)rütbesiyle mezun oldu.Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi ( Harp Akademisi ) ne devam etti. ve11 Ocak 1905 te Kurmay yüzbaşı rütbesiyle Akademiyi bitirdi. Merkezi Şamda bulunan 5 ci orduda göreve başladı.Ekim 1906 da Arkadaşlarıyla birlikte Gizli Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. 20 Haziran 1907 de Rütbesi Kolağalığına yükseltildi.Eylül 1907 de 3 ncü Orduya atanarak Selanik e gitti.13 Nisan 1909 da 31 Matr ayaklanmasını bastırmak üzere kurmay Başkanı oldu.1910 yılında Mahmut Şevket Paşanın Kurmay Başkanı olarak Arnavutluk isyanının bastırılmasında görev aldı.13 Eylül 1911 de İstanbul da Genelkurmayda göreve atandı. 27 Kasım 1911 de Binbaşılığa yükseltildi.9 Ocak 1912 de Trablusgarpta Tobruk Savaşını yönetti. 27 Ekim 1913 te Sofyaya Askeri Ateşe atandı. 1 Mart 1914 te Yarbaylığa yükseltildi.Şubat ayının 1915 inde Tekirdağda 19 ncu Tümeni kurdu.26 Nisan 1915 te İhtilaf Devletlerinin Askerlerini Arıburnunda durdurdu. 1 Haziran 1915 te Albaylığa yükseltildi.




10 Ağustos1915 te Anafartalar Cephe Gurubu Komutanı olarak İngiliz, ve Fransız Donanmalarını Çanakkale Boğazında durdurdu.14 Ocak 1916 da Edirne 16 ncı Kolordu Komutanı oldu. 1 Nisan 1916 da Mirlivalığa ( Tuğgeneral ) yükseltildi. 5 Temmuz 1917 de 7 nci ordu Komutanlığına atandı.Ekim 1917 de 7 nci ordu Kumandanlığından ayrılarak İstanbula döndü. 7 Ağustos 1918 de Filistinde bulunan 7 nci Ordu Komutanlığına ikinci kez atandı. 31 Ekim 1918 de Yıldırım Orduları Gurubu Komutanı oldu. 19 Mayıs 1919 da Samsuna ayak basarak kurtuluş hareketine başlamış oldu. 21 / 22 Haziran 1919 da Amasya Tamimini ( Genelgesini ) açıkladı.ve 8 Temmuz 1919 da 3 ncü Ordu Müfettişliğinden ve Askerlikten çekildi. 23 Temmuz 1919 da Erzurum Kongresine Başkan seçildi. 4 Eylül 1919 da SıvasKongresine Başkanlık etti.7 Kasım 1919 da Erzurum Milletvekili seçildi.27 Aralık 1919 da Heyet-i Temsiliye ile birlikte Ankara ya geldi. 23 Nisan 1920 de Ankara da Türkiye Büyük Millet Meclisini açtı. 11 Mayıs 1920 de İstanbul Hükümetince ölüm cezasına çarptırıldı. 5 Ağustos 1921 de Türkiye Büyük Millet Meclisince Başkumandan yapıldı. 23 Ağustos 1921 de Sakarya Meydan Muharebesini yönetti.




19 Eylül 1921 de Türkiye Büyük Millet Meclisince Müşirlik ( Mareşallik ) rütbesi ve Gazi sanı
verildi.26 Ağustos 1922 de Kocatepeden Büyük Taarruzu yönetti. 30 Ağustos 1922 de Dumlupınar da Başkomutanlık Meydan Savaşını kazandi. 9 Eylül 1922 de İzmir düşmandan kurtarıldı. 1 Kasım 1922 de Saltanat kaldırıldı. 29 Ocak 1923 te İzmir de Latife Hanım ile evlendi.( 5 Ağustos 1925 )te ayrıldı. 17 Şubat 1923 te İzmir İktisat Kongresini açtı. 11 Ağustos 1923 te ikinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi. 9 Eylül 1923 te Halk Fırkasını ( Partisini ) kurdu. 29 Ekim 1923 te Cumhuriyet ilan edildi.Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. 3 Mart 1924 te Halifelik kaldırıldı. 20 Nisan 1924 te yeni Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ( Anayasa ) kabul edildi. 17 Kasım 1924 te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruldu. ( 3 Haziran 1925 ) te kapatıldı.25 Kasım 1925 te Şapka yasası kabul edildi. 26 Aralık 1925 te Uluslararası Takvim ve saat kabul edildi. 1 Kasım 1927 de ikinci kez Cumhurbaşkanlığına seçildi.




1 Kasım 1928 de Latin harflerinin kabulüne ilişkin yasa çıktı. 12 Ağustos 1930 da Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu. ( 17 K asım 1930 da dağıldı. 15 Nisan 1931 de Türk Tarihi Tetkik Cemiyetini kurdu. 4 Mayıs 1931 de üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi. 12 Temmuz 1932 de Türk dili Tetkik Cemiyetini kurdu. 24 Kasım 1934 te Atatürk soyadı verildi.27 Ocak 1937 de Hatay Bağımsızlığı Milletler Cemiyetinde kabul edildi. 10 Kasım 1938 de Dolmabahçe Sarayında fani dünyaya gözlerini kapadı .



Sevgili Dostlar 57 yaş gibi bir ömre koskoca bir tarih sığdıran Büyük Önderimizi Saygı ile anıyoruz.Her başımız sıkıştığında her türk vatandaşının koştuğu yer onun Türk Ulusunun kalbinde yatan sevgisinin Sembolü olan Anıtkabirdir.Ben Tarihçi değilim,Dilimin döndüğü kadar Atamızı sizlere tarihlere sadık kalarak anlattım.Bir Atatürk genci ,yaşını almış ferdi olarak yazıma son verirken İkinci Cumhurbaşkanımız Merhum İnönünün Atatürkün vefatı dolayısiyle söylediği veciz sözle bitiriyorum.Devletimizin Banisi ve Milletimizin fedakar Sadık hadimi,
İnsanlık İdealinin aşık ve mümtaz siması Eşsiz Kahraman Atatürk,Vatan sana minnettardır.





Bütün ömrünü hizmetine verdiği, Türk Milletiyle beraber senin huzurunda tazim ile eğiliyoruz.Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten,canlılık verdin,Emin ol Aziz Hatıran sönmez meşale olarak ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır.Bütün ömrünü hizmetine vakfettiği Sevgili Milletinin Kolları üstünde ulu Atatürkün fani vücudu istirahat yerine tevdi edilmiştir.Hakikatte yattığı yer Türk Milletinin onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür.Atam Rahat uyu kurduğun bu Cumhuriyet Dünya varoldukça ilelebed yaşayacaktır.Herzaman tekrarladığın gibi yedi düvele haykırıyoruz. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.