3 Nisan 2008 Perşembe

Osmanlı İmparatorluğu'nda Harem

Sevgili Dereden Tepenin kıymetli Dostları bu gün gelin gine nostaljik takılalım.17 yy Avrupalı yazarlarının hayal ederek fantazik yazılarıyla Osmanlı Haremini ne kadar kötülediklerini
fakat aslının ne kadar başka olduğunu sizlere dilimin döndüğü kadarıyla anlatmak istiyorum.






OSMANLIDA HAREM : Osmanlı Devlet Teşkilatında Harem-i Hümayun tabir,i hem harem,
hem de Enderunu içine alır.Enderun Padişahı ,Saray ve Devlet Hizmetlerinde bulunacak erkeklerin ,Harem ile İkametgah görevinin yanında kadınların yetiştirilmesi için bir eğitim Müessesesidir.Bu bakımdan hareme yüksek dereceli kadınlar Akademisi de denilebilir.Burada
en alt kademe olan Cariyelikten ustalığa kadar terfi sistemi bulunmaktadır.Haremin bu son
derece çarpıcı ve ilgi çekici yönü ne yazık ki,hep geri plana itilmiş ve yeterince değerlendirilememiştir.Buna karşılık harem hayatının gizliliği ve mahrumiyeti herkese malum olduğu halde özellikle batılı yazarlar tarafından hiç bilinmeyeni en bilinen kısmıymış gibi harem hakkında anlatılanlar basit ilişkiler üzerine kurulmuştur.Buradaki bilgilerle senaryolanan çeşitli film Roman ve Tiyatrolarda da maalesef çok geniş bir teşkilata sahip bulunan haremin asıl fonksiyonu göz ardı edilmiş,oysa son yıllarda harem üzerine yapılan yerli ve yabancı bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar,OsmanlıSarayının harem bölümünün Padişahın evi ıkametgahı olmasının yanısıra dünyada eşi benzeri görülmeyen bir mektep hüviyetinde olduğunu gözler önüne sermektedir.



HAREM AĞALARI : Osmanlı da Harem Ağaları siyahi ( Arap Zenci ) kişilerdi. Osmanlı da
özellikle küçük yaştaki Araplar kaçırılarak hadım edilir,ve Hareme kapatılıp yetiştirilirdi.Osmanlılara Mısır Valilerinin gönderdiği en gözde hediyeler hadımlaştırılan harem ağalarıdır.Harem Ağaları haremdeki kızlardan ve haremin işleyişinden sorumluydular.Harem Ağalarının siyahi olmasının sebebi,eğer haremde bir çocuk dünyaya gelirse rengiyle babasını eleversin diyeydi.Harem Ağalarının organları çok küçükken burulurdu.ve daha sonra kesilerek
işe yaramaz hale getirilirdi.Buna hadım edilmek denirdi.Adlarına Ağa denilmişti,fakat aslında erkek bile değillerdi.Sevinsin garipler diye Ağa denilirdi.





Saraya çeşitli yollarla ( Esir alınarak veya satın alınarak ) alınan kadın köleler yeni Cariyeler ( Acemi ) statüsü ile saraya girerler,Bunların Padişahla görüşebilmesi mümkün değildir.
Öncelikle Padişahla karşılaşabilecek ,konuşabilecek bir eğitime tabi tutulmaları gerekmektedir.Eğer bunların içinden gerek zekası,gerek güzelliği ve kabiliyetleri ile dikkati çeken birisi olursa bunlar daha özel bir eğitime tabi tutulurlar ki saraydaki500-600 Cariyenin ancak % 10 u bu guruba girebilir.Bu % 10 un içinden onların yetiştiren Kalfalar ve Valide Sultanın özel hizmetlisi kurumundadır.Eğer has odalık olarak ayrılan cariyeler Padişahın dikkatini çekmeyi başarabilirlerse yani Padişahla Karı-Koca hayatı yaşarsa ikbal mertebesine yükselir.Genelliklede ikballer Padişahın çocuğunu doğurduğunda,Kadınefendi olurlardı.Bunun
bir üst mertebesi Kadın efendinin Valide sultan olmasıdır.Ki o da ancak doğurduğu çocuk tahta çıkarsa mümkündür.




PADİŞAHLAR VE ANNELER : Padişahların Validelerine karşı son derecede hürmetkar
davranmaları onların Saraydaki hüküm ve nufuslarını dahada arttırmıştır.Bunda muhakkak ki ,İslamiyetin Ana hakkı konusundaki müessir prensiplerinin büyük rolü olmuştur.(Cennet
Anaların ayağı altındadır,Ana Babaya iyilik etmek nafile namaz oruç ve hac faziletlerinden
daha faziletlidir.Allahu Teala nın rızası Ana ve Babanın rızasındadır.) vb.Hadisi şerifler Ana
Babaya gösterilecek hizmet ve hürmeti açık bir biçimde ifade etmektedir. Nitekim Fatih
Sultan Mehmet kendisini yetiştiren ve Hıristiyanlık dininde kalmaya devam eden üvey Annesi Mara ya geniş bağışlarda ve temliklerde bulunmuştur. Yine ona ölünceye kadar halini hatırını sormaya ve iyiliklerde bulunmaya devam etmiştir.



Kanuni Sultan Süleyman Annesi Hafsa Sultanı çok sever,bir dediğini iki etmezdi.Hayırları ve iyi kalpliliğiyle ün kazanan Hafsa Sultanın Manisa da Camii,İmaret,Mektep,ve hangahı vardır.III Murad Validesi Nurbanu Sultanın ölümünde matem elbisesiyle cenazeyi takip ile fatih camiine kadar gelmiş,orada namazını kıldıktan sonra Sarayına dönerek ruhu için sadakalar dağıtmıştır.III ncü Mehmet Han da Babası gibi Validesine çok riayet gösterirdi. IV Mehmedin Annesi Turhan Sultana III Selim Hanın da Mihrişah Sultana karşı hürmet ve tazimleri pek fazla idi.Bunun neticesi olarak Valide Sultanların Saraydaki hüküm ve Nufusları dahada artmıştır.Bu durum bazı Valide Sultanların Devlet işlerine de karişmalarına da yol açmıştır.Ancak istisnai olarak görülen bu çeşit olayların daha çok çocuk yaşta tahta çıkan Padişahlar döneminde olduğu gözden kaçırılmamalıdır.






PADİŞAH KIZLARI SULTANLAR : Sultan tabiri Osmanlı Padişahlarının erkek evlatlarına
Kızlarına Padişah Validelerine hatta Ailelerine kadar teşmil edilmiştir.Bu ünvanın Padişahların erkek çocuklarında ismin evveline,Kızlarında ise ismin sonuna gelmesi adet olmuştu.Sultan Selim,Sultan Ahmed,Ayşe Sultan,Fatma Sultan,vs.gibi. Sultan tabiri yalnız olarak kullanılırsa Padişahın kız çocukları kastedilmiş olurdu.Sultanların kız çocuklarına ise Hanım Sultan denir.Sultan doğar doğmaz ilk olarak Darüssade Ağasına haber verilirdi.Ağa oda lalası vasıtasiyle Silahtar Ağaya müjdeli haberi gönderir o da Padişahın bir kız çocuğu olduğunu saraya ilan ederdi.Bu haber üzerine Enderunda bulunan her oda doğum şerefine üç kurban keserek Sultanın doğumunu kutlardı.Bu arada sarayın deniz kıyısında bulunan topla günde beş defa tekrarlanmak üzere üçerkez atış yaparlar.Böylece doğum halka ve Devlet ricaline duyurulurdu.Doğum haberini alan Sadrazam ertesi gün Divan Azalarıyla Saraya gelerek Padişahı tebrik ederdi. Ziyafete gelenlere türlü maddelerden yapılan nefis Şerbetler,Altın,Gümüş,ve Billur kaplarda ikram olunurdu.






Harem hakkında bu hakiki söylemlerin 17 yy da bazı batılı yazarların Haremin gizliliğinin yanı sıra Harem hakkında konuşanların da fantaziler üretmekten başka birşey yapmadıklarını gözlememek mümkündür.Yazımızın başındada söylediğimiz gibi Osmanlı da Harem Cariyelerin yetiştirilmesi için kurulmuş adeta bir eğitim Müessesesidir.Gerisi Batılı yazarlarının hayal mahsulü Fantazilerinden başka birşey değildir.

Hiç yorum yok: