Bu gün sizlere sunduğum Kapalıçarşı yazısı yarı nostalji yarı da hala yaşamakta olan bir çarşının hikayesidir. Kapalıçarşı nın temeli 1461 yılında atılmıştır.Dev ölçülü bir labirent gibi 30700 metrekare alanı kaplayan 60 kadar sokağı 3600 den fazla dükkana sahip kapalıçarşı aslında tek başına bir kent e bedeldir.Bir yandan yayıldığı muazzam alan,bir yandan içinde dükkanların sayısı ve çeşitliği ile dünyanın önde gelen merkezlerinden biridir.Doğal olarak bu görkemine birde tarihsel önemi ekleyecek olursak sanırız Kapalıçarşı nın konumunu bir nebzede olsa özetleyebiliriz.Nuruosmaniye ile Beyazıt ı bağlayan iki ana kapısı arasında büyük bir ana cadde ve bu Anacaddeye açılan irili ufaklı onlarca sokak Kapalıçarşı yı aslında onlarca kapı ile çevresine bağlamaktadır.Kapalıçarşı aynı zamanda dünyanın en büyük kuyum çarşısıdır.Dünyada bir eşi
daha bulunmayan el emeği göz nuru kuyumlar,çevresindeki hanlarda şekillenir ve çarşının
vitrinlerinde ziyaretçilerini bekler.Bir dönem göz kamaştıran Müzayedelerin yapıldığı Büyük
Bedesten ile yanı başındaki Sandal Bedesteni bugünlerde Halıcıların mekanı olmuştur.Sandal
Bedesteninin hemen gerisinde ise Bitpazarı olarak anılan 2. el ev eşyalarının satıldığı dükkanların sıralandığı galeri yer alır.Ve Türkiye Ekonomisine bile adını verdiği serbest piyasanın kalbinin attığı döviz piyasası yine Kapalıçarşı da doğmuş ve adı ile özdeşleşmiştir.
Nuruosmaniye ile Beyazıtı bağlayan iki ana kapı arasındaki cadde ve bu ana caddeye açilan irili ufaklı sokaklarında ne ararsanız bulabilirsiniz.Yeterki biraz zaman ayırın.Rengarenk kumaşlarla bezeli Dükkanlar her türlü Aksesuarı bulabileceğiniz Kuyumcular,ve takıcılar,Kapalıçarşıdaki alışverişinizi daha da zevkli hale getiriyor.Alışveriş molanızda ister bol kepçe Restoranlarında karnınızı doyurabilir,ister yeni yeni açılan modern Kafelerde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Kapalıçarşı bitişik 4 yanı ve yakın çevresi kendi içlerinde ayrı birer ünite olan hanlarla çevrilidir.Bu gün çarşıya doğrudan bağlı kalan yani sadece çarşıdan girilebilen ve dışarıya
kapısı olmayan Hanlar Astarcı Hanı,Büyük ve Küçük Safran Hanları,Evliya Hanı,Sarraf Hanı
Mercanağa Hanı,Zincirli Han,Varakçı Hanı,Rabia Hanı,Kuyumcular Hanı,Yarımtaş Hanıdır.
Yüzyıllar içinde birçok yangın ve Depremle hasar gören Kapalıçarşı ilk kez 1546 yılında daha sonra ise 1618-1652-1660-1695-1701-1750 yıllarında çıkan yangınlarda büyük hasar görmüş,ve tekrar onarılmıştır.Felaketlerden bir türlü yakasını kurtaramıyan bu muazzam çarşı
1766 tarihindeki depremle büyük hasar görür.Sonraki senelerde kısmi yangınlar geçiren
Kapalıçarşı 1894 yılında meydana gelen depremle yeniden büyük hasar görür.Son olarak
1954 Tarihinde yine yanan çarşının onarımı tam 5 yıl sürer.Kapalıçarşı ilk zamanlar doğal sistemlerle aydınlatılırdı.Sadece güneş ışığıyla aydınlatmanın seçilmesinin sebebi yangına karşı
alınan bir önlemdi.
Bir başka bölüm olan ve günümüzde içine Kapalıçarşının içinden Nuruosmaniye den girilebilen Sandal Bedesteni bir tür Osmanlı Çarşıları içinde kubbe sayısı en fazla olanıdır.Günümüzde Kapalıçarşı da 3600 işyeri var.Toplam 30000 kişi çalışıyor.Turizm sezonunda günlük ziyaretci sayısı 250000 - 400000 arası değişiyor.Türkiye Ekonomisine bile adını veren Serbes piyasanın kalbinin attığı, Döviz piyasası yine Kapalıçarşıda doğmuş,ve adı ile özdeşleşmiştir.
Kapalıçarşı da çok fazla turiste rastlarsınız.Bir yanda Japonlar,bir yanda İngilizler,bir yanda Alman lar biraz dikkatle incelerseniz Turistlerin Türkiye den en çok neler satın aldığını
anlayabilirsiniz.Genellikle cam ve Tekstil ürünlerinin satıldığı Dükkanlarda bir yoğunluk vardır.
Kapalıçarşıda dolaşmaktan ayaklarınıza kara sular inecek ve oturup bir şeyler içmek isterseniz bu sihirli dünyadan çıkmanıza gerek yok.Çünkü Kapalıçarşıda bir çok kahve var.Kahvelerde genellikle dişarıya atılmışküçük taburelerden oluşur.Taburelerin üzerine oturup,bir yanda Türk kahvelerini yudumlayıp,bir yandan da bu güzelliğin fotoğrafını çeken insanlarla karşılaşırsınız.
Kapalıçarşı kapılarından içeri adım attığınızda kendinizi Alice Harikalar Diyarında gibi hissedersiniz.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul u aldıktan sonra Şehrin dahilindeki Çarşılar,Dükkanlar, Hanlar,Hamamlar,Evler ve Camiler yapılmasını emretmişti.Şarkta bez satmak için yapılmış
daha sonra her nevi kıymetli eşyanın alım satımına tahsis olunmuş,Kapalıçarşılara Bedesten denildi.Fatih Sultan Mehmet eski saray yanına yaptırdığı Bedesten sonraları eski Bedesten
iç Bedesten ,yahut Cevahir Bedesteni diye anılmaya başladı.Bunun ilerisinde yapılan ve yeni Bedesten denilen Kapalıçarşıda bir yolu pamuk,bir yolu ıpek le dokunan ve Sandal denilen bir nevi kumaş satışına tahsisinden dolayı Sandal Bedesteni ismini almıştı.Her iki Bedestende Fatih Devri inşa karakterleri hakimdir.
Her devirde hayatımızı aksettiren çarşı yabancı Seyyahların kitaplarında yabancı Ressamların fırçalarında binbirgece masalları gibi yaşatılmıştır.Kaybolmaya yüz tutmuş birçok mesleği kendisine has kültürüyle yaşatan Kapalıçarşı Dünyanın en eski,en büyük,ve en çeşitli üretimlerinin sergilendiği bir mekandır.Modern çağın gereklilikleri sonucu yapılan yeni Alışveriş Merkezlerinin Mimari ve kültürel dokusundandolayı etkiliyemediği Kapalıçarşı çok çeşitli ürünü birçok yerden daha ucuza sergilemektedir.Ve yazımızı ( Hikayemizi ) Büyük Şair Orhan Veli Kanık ın bir şiirini okuyarak bitirelim.
KAPALIÇARŞI
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin
Sandık odalarında
Seninde Dükkanın öyle kokar işte
Ablamı tanımazsın
Hürriyette gelin olacaktı yaşasaydı
Bu teller onun telleri
Bu duvak onun duvağı işte
Ya bu Camekandaki kadınlar
Bu mavi,mavi
Bu yeşil fistanlı
Geceleri de ayaktamı dururlar böyle
Ya bu pembezar gömlek
Onun da bir hikayesi yok mu
Kapalıçarşı deyip geçme
Kapalıçarşı
kapalı kutu,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder