19 Ocak 2011 Çarşamba

İlk Kadın Ressamlarımızdan - Celile Hikmet (1880-1956)

Celile Hikmet erken yaşlarda Ailesinin de Saraya yakınlığı sayesinde Saray Ressamı Fausto Zonarodan aldığı resim eğitimi sayesinde Resim hayatına başlar.Babası Enver Paşa bu sıralarda Sultan II.Abdülhamit in yaverliğini yapmaktadır.Dedesi Mahmut Celadettin Paşa ise daha sonradan Türk tebasına geçmiş bir Polonyalıdır.Polonyadaki iç savaş sırasında 13 yaşında Ülkesinden kaçan ve İstanbul Boğazından gemi ile geçerken gemiden atlayıp yüzerek karaya varan,zekası ve çevikliği ile Ali Paşanın dikkatini çeken bu çocuk kısa bir süre sonra Ali Paşanın evlatlığı olarak alınır.Ali Paşanın kızıyla evlenmesinden sonra ise Osmanlının en üst seviyeli Paşalarından biri haline gelmesi pekde zor olmaz.Celile Hanımın Annesi Leyla Hanımın Babasının da diğer Dedesi gibi bir hikayesi vardır.Fakat o Almanyadan İstanbula sığınmıştır.ve çok önemli bir paşa olmuştur.Enver Paşa ve Leyla Hanımın kızı olan Celile Hanım Ailesinden gelen sanat merakı ile de zamanın bir kadın için tahmin edilmeyecek ve yapılamıyacak bir mesleğin de ilk adımlarını atmaya başlar.


Genel itibari ile bakacak olursak Natürmort da yapmasına rağmen Celile Hanım tam anlamı ile bir portre sanatçısıdır.İlgisini en çok çeken konuların başında ise çıplak gelir,Hamamda çıplak en çok kullandığı konular arasındadır.Boya kullanımında kalın opak boyayı neredeyse hiç kullanmayan Celile Hanım pastel renklerin hakim olduğu resimler yapar.Portrelerinde genellikle Aile içindeki Dostlarını ve Akrabalarını ele almış,resimsel açıdan ise bu portrelerde ifade bakışlarla ve duruşlarla güçlendirilmiştir.Resimlerini güçlendiren asıl unsur da budur.19. yüzyılın sonlarında Celile Hikmet resimleriyle olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul'un diline destandır.İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınıdır.1900 yılında ise bu dillere destan güzellik Osmanlının meşhur Valilerinden Nazım Paşanın oğlu Hikmet Beyle evlenir.Türk şiirinin önemli isimlerinden Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktır.


1916 ya gelindiğinde Hikmet Bey ve Celile Hanım arasında şiddetli bir geçimsizlik başlamıştır.Tam o günlerde Celile Hanım Ünlü Şair Yahya Kemal Beyatlı ile karşılaşır.Kısa sürede aralarında büyük bir aşk başlamıştır.Yahya Kemal o günlerde Bahriyede okuyan genç Nazım Hikmet in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlar.Bir süre sonrada Celile Hanım eşinden boşanır.Celile Hanımın evine oğlu Nazım Hikmet in hocası olarak rahatça girip çıkan Yahya Kemal aşkını füsunlu kelimelerle şiirleştirmiştir.Ne varki 15-16 yaşlarındaki Nazım Hikmet Annesi ile Yahya Kemal arasındaki gönül ilişkisinden rahatsızdır.Her gelişinde olduğu gibi Ana-Oğul Şairimizi bahçe kapısında karşılarlar.zemin kattaki büyük odada Nazım Hikmet e ders verilir.Ders sonundada hava alması için bahçeye çıkması söylenir.O sırada Celile Hanım ile Yahya Kemal başbaşa kristal fincanlardaki çaylarını yudumlarlar.Çaydan sonra Yahya Kemal bir ayrılışında Celile Hanıma veda ederken sarılıp öper.Nazım Hikmet onları yan pencereden izlemiştir.Yaralanmış bir kuşa döner,Annesine birşey söylemez ama bir bahane ile akşam sofrasına oturmaz.Sabahleyin de erken saatlerde okuluna döner.


Asıl olay Yahya Kemalin bir hafta sonraki ders için Erenköy e gelişinde patlak verir, o gün Nazım Hikmet Hocası Yahya Kemal i isteksiz karşılar,hareketlerinde gerginlik hali vardır.Dersin bitiminde Bahçeye çıkıp gezinmesi söylenir,Bu sırada Annesi ve Yahya Kemal salonda çay içerler.Nazım Hikmet köşkün giriş holündeki portmantoda asılı Yahya Kemal in incecik pardesüsünün cebine küçük bir kağıt yazıp bırakır.Yahya Kemal Pardesüsünü giyip köşkten ayrılırken elini cebine sokunca orada küçücük bir kağıt bulur.Bu Nazımın elyazısıdır.(Hocam olarak girdiğiniz bu eve Babam olarak giremezsiniz) Ne vark iCelile Hanım Yahya Kemal i sevmektedir.Ona göre oğlunun yaptığı bir çocukluktur.Durumu Annesi Leyla Hanıma açar.Leyla Hanım her Anne gibi güzel kızının gençyaşta dul olmasını istemez.Konuyu Yahya Kemal ile görüşecektir.Onun kızı ile evlenme işini sağlama bağlamak ister.


Yahya Kemal deli gibi aşıktı ama evlenmekten hayatı boyunca korkmuştu.Belki böylesi bir kadına hiçbir zaman sahip olamıyacağını bilmekten,belki o beraberlikten ters bir olaydan ürkmekten belkide genç Nazım Hikmet ten ve etraf ne der diye ürkmekten.Hiçbir zaman o evlilik olmadı.Yahya Kemal hep kaçtı.o evlilikten ve beraberlikten,uzun yıllar geçti bu olayların üzerinden Nazım Hikmet büyük bir şair olmuştu.Sosyalist ti.Dönemin iktidarı tarafından Hapislerde sürünüyordu.Celile artık yaşlanmıştı.O Güzelliğinden eser kalmamış,üstüne üstlük kör olmuştu.Oğlunun hapisten kurtulması için Galata köprüsünde açlık grevine başlamıştı.O görmeyen gözleriyle,Anne yüreği,Tuhaf bir rastlantı sonucu Celile açlık grevi yaparken,Yahya Kemal Galata Köprüsünden geçiyordu.Büyük aşkını gördü.Ama yanına gitmedi,Bir zamanlar Hocam olarak girdiğin eve Babam olarak girmeni istemiyorum diyen genç Nazım Hikmet in kurtulması için kör gözlerle açlık grevi yapan Celileye destek imzası vermedi.Hızla uzaklaştı oradan.



Öldüğünde evraklarının arasında içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı.Yahya Kemalin------Şöyle yazıyordu. Bu zarf içindeki hatıra 19 Ağustos 1930 da Sirkeci Garında gece saat 10 da veda ettiğim Aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir.Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim.Celile muhtemelen bu aşkın devam etmiyeceğini anladığı gece Paris e giderken Sirkeci Garında vermiştir.Yahya Kemal e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği.Yahya Kemal in SESSİZ GEMİSİ Hep ölüme yazılmış bir şiir olarak bilinir.oysa Demir alıp bu Limandan kalkan gemi-------Sallanmaz o kalkışta ne mendil nede kol dizeleri-------Yahya Kemal in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile sinin Adadan Gemiyle İstanbula uzaklaşısı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır. Ölümdür elbet sessiz geminin konusu Ama aşkta aranan ölümdür, ve Celile nin ardından Ada Limanında bakakalan Yahya Kemal den esintiler içerir.



SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleriğ nemli
Biçare gönüller,ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın nede son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden

Büyük bir Aşkın Hüsranla biten Hikayesi...



Hiç yorum yok: