24 Ağustos 2008 Pazar

Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 -1973) ( Üçyüzonda Gelmiş İdim Cihana) (Ben Giderim Adım Kalır)

Veysel Şatıroğlu,1894 te Sivas ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi.Veyselin dünyaya geliş öyküsü, Anadolu köylerinde hemen birçok çocuğun yaşadığı olağan bir doğum biçimidir. Ama bugün özellikle dışarıdan bakanlar için ilginçtir.Olağan dışıdır.Anlatmak gerekirse Annesi Gülizar Ana,Sivrialan dolaylarındaki Ayıpınar merasında koyun sağmaya giderken sancısı tutmuş,oracıkta dünyaya getirmiş veysel i .Göbeğini de kendi kesmiş,bir çaputa serip yürüye,yürüye köye dönmüştür.Veysellere yörede ( Şatıroğulları ) derler.Babası (Karaca)lakaplı ,Ahmet adında bir çiftcidir.Veyselin dünyaya geldiği sıralar,çiçek hastalığı Sıvas yöresini kasıp kavurmaktadır.Veyselden önce iki kız kardeşi çiçek yüzünden yaşamlarını yitirmiştir.




Veysel yedi yaşına girdiği 1901 de Sıvasta çiçek salgını yeniden yaygınlaşır.Oda yakalanır bu hastalığa.O günleri şöyle anlatıyor Veysel = Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti.onu giyerek beni çok seven,Muhsine kadına göstermeye gitmiştik,Beni sevdi , o gün çamurlu bir gündü.Eve dönerken ayağım kayarak düştüm.Birdaha kalkamadım,çiçeğe yakalanmışım.Çiçek zorlu geldi.sol gözüme çiçek beyi çıktı.Sağ gözümede ,solun zorundan olacak ,perde indi.Ogün bu gündür dünya başıma zindan.

GİDİYORUM GÜNDÜZ GECE

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel işbu hale
Gah ağlaya gah güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece



Sağ gözünün görme şansı varmış.Işığı seçebiliyormuş bu gözüyle ,o sıralar yalnız yakınlarındaki Akdağ madeninde doktor varmış.Anası,Babasına çocuğu Akdağmadenine götür,orada gözünü açacak bir doktor var demişler.Sevinmiş Babası ne varki olumsuzluklar yakasını bırakmamış Veyselin.Birgün inek sağarken Babası yanına gelmiş,Veysel ansızın dönüverince Babasının elinde bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş,o gözde akıp gitmiş.Veyselin Ali adında bir ağabeysi ve Elif adında bir kızkardeşi varmış,Veysele tüm Aile çok üzülmüş günlerce gözyaşı dökmüşler bu hale,Bundan sonra Bacısı elinden tutarak gezdirmeye dolaştırmaya başlar
Veyseli,Gittikçe içine kapanmaktadırVeysel,Emlek yöresi olarak adlandırılan Sıvasın bu Aşığı/ozanı bol diyarında.Veyselin Babası da şiire meraklı.Tekkeyle içli-dışlı biriymiş.Veyselin dertlerini birazcık da olsa unutacağı bir uğraş olsun diye,saz verir eline,Halk ozanlarından da şiirler okuyup,ezberleterek avutmaya çalışırmış oğlunu,Ayrıca yöre ozanları da zaman zaman babası Şatıroğlu Ahmetin evine uğrar,çalıp söylermiş.Merakla dinlermiş bunları Veysel.Komşuları Molla Hüseyin de sazını düzenler,kırılan tellerini takarmış.İlk saz derslerini Babasının arkadaşı olan Divriğinin Köylerinden Çarnışlı Ali Ağadan ( Aşık Ala ) almış, Kendini de iyice saza veremiş.Usta malı şiirlerden çalıp söylemeye başlamış,Karanlık dünyasını aydınlatan ozanlar dünyasıyla Çarmışlı Ali tanıştırıyor.Daha çok Veyseli.Pir Sultan Abdal,Karaoğlan,Dertli,Ruhsati,gibi usta ozanların dünyalarıyla tanışıyor böylece.




Veyselin Annesi ve Babası seferberlik sonralarına doğru,belki biz ölürüz ve kardeşi Veysele bakamaz düşüncesiyle Veyseli Esma adında Akrabalarından bir kızla evlendiriyorlar.Esmadan bir kız bir oğlu oluyorVeyselin. Oğlan çocuğu daha 10 günlükken Annesinin memesi ağzında kalarak ölüyor.Veyselin acıları bununlada bitmiyor.Aksilikler talihsizlikler üst üste gelmeye başlıyor.1921 in 24 Şubatında Annesi,ondan 18 ay sonrada Babası ölüyor.Ağabeyisi Alininde bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve ev işlerine bakması için bir azap (Hizmetkar) tutuyorlar.Bu hizmetkar ileride Veyselin bağrında açılacak başka bir yaranın sebebi olacaktır.Birgün veysel hasta yatarken kardeşi Ali de keven toplamakta iken,Veyselin ilk eşi olan Esmayı kandırarak kaçırıyor.Bu yanaşma,Veyselin acılı yaşamına bir acı daha ekliyor.karısı bir başına bırakıp gittiğinde,Veyselin kucağında henüz aylık kızı varmış.iki yıl kucağında gezdirmiş veysel onu ,ne çare oda yaşamamış.Bir şiirinde dile getirdiği gibi ;

Talih çile kadar sözü bir etmiş,
Her nereye gitsen gezer peşinde
Bin katmerli acılar silsilesi kısacası




Veysel,Anadolu Merkezli aşıklık geleneğinin günümüzde en bilinen kişilerinden biridir.Ahmet Kutsi Tecerin girişimiyle 1931 yılında Sıvasda gerçekleştirilen Aşıklar Bayramına katıldıktan sonra adı duyulmaya başlayan Aşık Veysel yöresinin zengin aşıklık geleneğini sade ve abartısız yorumuyla geniş çevrelere duyurmada önemli ve etkin bir insan oldu.Yorumundaki düzeyin önemi dışında fazlaca öne çıkmasada Aşık Veyselin bugüne ulaşmasındaki temel unsurlardan biri,onun geniş ufuklu ve dengeli yaşam felsefesiydi.Aşık Veysel dönem,dönem birileri tarafından eleştirilmiş olsada,bugünün geniş çevrelerinde koşulsuz kabul görmüştür.1931 yılına dek köyünden hiç çıkmamış olan Aşık Veysel ,bu dönemden sonra kısa sürede,Türkiyenin
her yerinde duyuldu.Bir dönem sonrada Batılı Araştırmacıların ilgi odaklarından biri oldu.

GİBİ

Mecnun gibi dolaşırım çöllerde
Hayal beni savuruyor yel gibi
Ah çeker ağlarım gurbet ellerde
Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi
Hesapsız günlerim gelip geçiyor
Varıp sırrın yad ellere açıyor
Evvel benim idi şimdi kaçıyor
Beni görüp saklanıyor el gibi
Aşkın beni deryalara daldırır
Bir dem ağlatırda bir dem güldürür
İster azat eder ister güldürür
Aşık Veysel kapısında kul gibi.




Köy Enstitülerinin kurulmasıyla birlikte yine Ahmet Kutsi Tecerin katkılariyle sırasıyla Arifiye,Hasan oğlan,Çifteler,Kastamonu,Yıldızeli,ve Akpınar köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yapıyor.Bu okullarda Türkiyenin kültür yaşamına damgasını vurmuş,birçok aydın Sanatçıyla tanışma olanağını buluyor.Şiirini iyiden iyiye geliştirıyor.1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi özel bir kanunla Aşık Veysele (Ana dilimize ve Milli Birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü ) 500 lira aylık bağlamıştır.21 Mart 1973 günü,sabaha karşı 3.30 da doğduğu köy olan sivrialanda şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yumdu.

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur Bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın
Ne gelsimdi ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın
Gün ikindi akşam olur
gör-i başa neler gelir
Veysel gider ad kalır
Dostlar beni hatırlasın



Aşık Veyselin yaşamını özetlemek gerekirse, Sn. Erdoğan Alkanın şu betimlemesi en güzel cümleler oluşturur. ( Kızılırmak soru işaretine benzer,Zara dan doğar Hafik ve Şarkışladan sonra Sıvas topraklarını terkeder.Bir yay çizip,Kayseriyi,Nevşehiri,Ankarayı ve Çorumu sular.Samsunun Bafra ilçesinde denize dökülür.Aşık Veyselin yaşam öyküsü Kızılırmak gibidir.Bir ucu Bafradadır bir ucuda Zaradan Bafraya dek uzanan acılı bir yaşam, Zaranın doğusundaki Kızıldağın gür sularıyla beslenip sona erer.

OLMASA

Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamam
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz Aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başka olmasa
Güzel gözün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
o aşik olmasa




Veyselin birbaşka özelliği daha vardı.Köyünde ve çevresinde ondan önce tek bir meyva ağacı olmadığı halde,Sivrialanda ilk meyva bahçesini o yetiştirmişti.Hem öyle bir bahçe ki içinde elmadan kayısıya,kirazdan,cevize kadar türlü türlü meyva ve çiçek vardı.Veysel kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüler Atalarımız bunca yıl böyle bir iş yapmamışlar,şu kör adam onlardan iyi mi bilecek ki böyle işe kalkıştı demişler.Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş,meyva vermiş,köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar.ve bu defa o kör değilmiş,meğer kör olan bizmişiz diyerek AşıkVeyseli kutlamışlar.

KARA TOPRAK

Dost dosr diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne faydalandım
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verd,
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim yarim kara topraktır
Ademden bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve getirdi
Hergün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır
Karnın yardım kazma ile bel ile
Yüzün yırttım tırnak ile el ile
Yine beni karşıladı gül ile
Benim sadık yarim kara topraktır
Her kim olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel-i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır




Aşık Veysel bugün hayatta değil lakin Dostları onu hergün hatırlayarak sevgi ile yad ediyorlar.Bizebıraktığın eserler,seni bir kat daha yüceleştiriyor.Gönlümüzde yattığın yer cennetin olsun,dünyayı bakan gözünle görmedin ama eserlerinle,kalben yazdığın eserler çağlar boyu hep söylenecektir.Seni bir kere daha huşu ile anıyoruz.Cennetlik insan Büyük halk ozanı Aziz Aşık Veysel Şatıroğlu.Burada eserlerini herkesin bilmesi için derc ediyorum.Büyük üstat büyük edebiyatcı.Seni bütün Edebiyat Alemi zaten bağrına basmış,ve büyüklüğünü her zaman söylemekteler.Aşık Veysel Eserleri = Ağlar Veysel çıkmaz sesi,Ağlayı ağlayı vardım pınara,Ala gözlü benli dilber,Aldanma cahilin kuru lafına,Anlatamam derdimi dertsiz insana,Anama,Aşkları,Aşık veyselin son şiiri,Aslıma karışık toprak olunca,Benden selam söyleyin vefasız yare,Bilmem hayal miydi düş müydü,Bir derd ehli bulsam derdimi söylesem,Bir hayal peşindedolandım durdum,Bir küçük dünyam var içimde benim,Böyle düşmüş payım benim,Bu alemi gören sensin,Çamlıbel,Çok yalvardım çok yalvardım,Dostlar beni hatırlasın,Eşim yoktur bulamadım,Güzelliğin on para etmez,İstanbul Karatoprak,Mektup,Memlekete destan oldum,Neler yaptı bana kader,Sabahtan bir güzel gördüm,Sazıma,Uzun ince bir yoldayım,Uyan bu gafletten, ve daha yüzlercesi

SON ŞİİRİ

Selam saygı hepinize
Gelmez yola gidiyorum
Ne şehire ne köye
Gelmez yola gidiyorum
Gemi bekliyor limanda
Gideceğim bir ummanda
Gözüm kalmadı cihanda
Gelmez yola gidiyorum
Eşim dostum yavrularım
İşte benim sonbaharım
Veysel karanlık yollarım
Gelmez yola gidiyorum.


Hiç yorum yok: