15 Kasım 2010 Pazartesi

Empresyonist Akımın Büyük Usası - Pierre Auguste Renoir (1841-1919)

Renoir Fransa'da Limoges'de doğdu. Aile daha Renoir küçükken Parise taşındı.14 yaşında bir porselen Ressamının çırağı oldu.ve 1858 e kadar bu işle uğraştı.Bu yıllarda ışık ve parlak renk konusunda tecrübe kazandı.17 yaşını yelpazeler Avize ve perdeler üzerine büyük Ressamların resimlerini geçirdi.1862 de İngres'in bir öğrencisi olan Marc-Gabriel-Charles Gleyer'in stüdyosuna girdi.ve orada Monet,Sisley ve Bazzile'den oluşan ve izlenimciler olarak sanat tarihinde kendilerine önemli bir yer yapacak olan bir küme Ressamla kalıcı dostluk kurdu.Ancak daha o sıralar klasiğin yüce biçemleriyle alay eden bu sanatçılardan ayrı olarak Renoir bu ustalara çok önem veriyor resimlerini dikkatle inceliyordu.


Renoir yoksul bir hayat sürüyordu.Kendisi gibi parasız olan Monet ile birlikte Seine ırmağı (İzlenimciliğin çıkış yeri) kıyısında ressam sehpalarını kurdular.Bu iki ressamın eserleri öyle benzeşiyorduki kırk yıl sonra bu dönemin resimlerine baktıklarında Monet hangisinin kendisine ait olduğunu çıkaramayacaktı.Aynı fırça darbelerini ve aynı arı renkleri kullanıyorlardı.Renoir Monetin ışığı kullanma biçimlerinden etkilenmişti.Ancak o Monet gibi doğa resimleri değil insan betimlemelerini çiziyordu.



Renoirin etkilendiği diğer bir kişide Delacroıx'du Renoir özellikle onun renklerinden çok etkileniyordu. Bu çalışmalar sürerken Renoir biriktirdiği bir miktar parayla Güzel Sanatlar Akademisinde resim ve anatomi dersleri almaya başladı.Fakat hiçbir zaman akademik bakış açısını beğenmedi. Öte yandan da ona bir ressam olması için sunduğu temel bilgi ve disiplin almaktan geri kalmadı.Bu dönemde Raphael,Titian, ve Rubens herzaman beğendiği ve dikkatle incelediği ressamlardı.Onun ilk başarısı (Ateşin çevresinde geğiğiyle dans eden Esmeralda) resmiyledir.



1864 te bu resim Pariste Fransanın resmi sergisarayı olan Salon'da sergilendi ama Renoir bilinmeyen bir nedenle sergiden sonra bu resmi yoketti.Buda 1866 sergisinde geri çevrilmesine sebep oldu.Ancak izleyen yıllarda resimleri düzenli olarak kabul edilmeye başladı.1870 de bir portre ressamı olarak başarılar elde etmeye başladıysada bu uzunca bir süre ekonomik bir başarıya dönüşemedi.Tersine sanatçı sık sık resimlerini yemek ve erzağa karşılık değiş tokuş etmek zorunda kalıyordu.18 Temmuz 1870 te Almanya nın Fransaya savaş açması Renoir'in yaşamında bir takım değişikliklere neden oldu.



Orduya katılan Renoir önce Tarbes'de daha sonra Libourne'de savaştı.Libourne'deyken ciddi bir şekilde hastalanması üzerine Bordeaux'ya döndü. Hiç zaman kaybetmeden çalışmaya başladı ve birbirini anımsatan iki büyük portre yaptı.Arkadaşı Rapha'nın sevgilisinin portresi ve Lise Trehot'un papağanlı kadın adlı resmi.Renoir mesleğinin doruk noktasına ve sanatının en olgun dönemine ulaştığı sıralarda 1900 yıllarına doğru amansız bir hastalığa yakalandı.Bu sanatçının hareket etmesini engelleyen ağır bir romatizmaydı.Ne varki bu ağır hastalık onun sanat çalışmalarını engelliyemedi.Tedavi olmak amacıyla Fransanın güneyine gitmeye karar verdi.



Bir süre Fransada yaşadıktan sonra 1903 yılında Cagnes'ye kesin olarak yerleşti.1915 yılıda eşinin ölümü Renoir'de büyük üzüntü yaratmıştı.1919 yılında Parise gitti.Burada Louvre Müzesinde bulunan La coza salonunda sergilenen Georges Charpetier portresini görme sevincini tattı.Cagnes'ye dönen Renoir yeniden çalışmaya başladı.Fakat birgün Les Collettes Parkı tablosunu boyarken soğuk aldı.Sağlık durumu iyice kötüleşen Renoir 3 Aralık 1919da hayata gözlerini kapadı.


Hiç yorum yok: