LOUIS DANIEL ARMSTRONG - Armstrong Karizmatik ve Yenilikci bir müzisyendi. Müzikal yeteneği ve renkli kişiliğiyle işlenmemiş bölgesel dans müziği halindeki caz müziğini popüler bir
sanat biçimine dönüştürdü. Muhtemelen 20 nci yüzyılın en ünlü caz müzisyenidir. İlk ününü trompetçi olarak kazandı. Ancak kariyerinin sonlarına doğru asıl tanındığı olan vokalist ve en etkili caz şarkıcılarından bir olmasıydı.
Armstrong 4 Ağustos 1901 de New Orleans Louısanada fakir bir Ailenin ferdi olarak doğdu.
Gençliği yoksulluk içinde şehir merkezinin dışında New Orleansta geçti. Babası William Armstrong ( 1881 - ? ) Louis küçük bir çocukken evi terk etmişti. Annesi Mary Albert Armstrong ( 1886 - 1942 ) onu ve küçük kız kardeşi Beatrıce Armstrong Colinsi ( 1903-1987 ) Büyükanneleri Josephine Armstrongun himayesine bıraktı. İlk kez kornet çalmayı New Orleans Home For Colored Waifs adlı Müzik gurubunda öğrendi. ( İlk kornetini Kornofskys adlı göçmen bir rus yahudisi Aileden aldığı borç parayla almıştı ) Bu arada birçok defalar kurallara uymadığı için problem yaşadı. Hatta yeniyıl kutlamalarında babasının silahını havaya ateşlemesi polis kayıtlarına geçti.Gençliğinde şehrin sık rastlanır bando gösterilerini takip etti ve her fırsat bulduğunda eski müzisyenleri dinledi. Bunk Johnson, Buddy Petit, hepsinin ötesinde kendisine akıl hocalığı yapan ve neredeyse bir baba figürü oluşturan Joe (King) Oliverden öğrenimini sürdürdü. Daha sonraları Bandolarda ve New Orleansın Nehir Gemilerinde çalıştı.
Seyahat etmeye Missisipi nehrinde aşağı yukarı turlayan bir vapurda,tanınmış ( Fate Marable ) adlı gurupla başladı.Marable ile geçirdiği bu dönemi daha sonra kendisine yazılı anlaşmalarla çalışma konusunda daha geniş bir deneyim kazandırdığı için ( Üniversiteye gitmek ) olarak tanımladı. Joe Oliver 1919 da Şehirden ayrıldığında Armstrong Kid Ory's Band adlı Şehirde en taze hareketrli caz gurubu olarak kabul edilen gurupta Oliverin yerini aldı.
1922 de Armstrong kendisini davet eden Joe (King) Oliverin yanına gitti. ve onun Creole jazz Band adlı gurubuna katıldı. 1920 lerde Chicago Caz Müziğin Merkeziyken Chıgago daki en iyi
ve en etkili gurubuydu. Armstrong 1923 te Oliverin gurubunda ikinci kornet olarak çalarken bazı sololar dahil olarak ilk kayıtlarını yaptı. Armstrong Oliver ile çalışmaktan mutluydu. Ancak karısı Piyanist Lil Hardin Armstrong onu adının afişlerde daha göz alıcı bir sırada olmaya çabalaması
için zorladı. Bunun üzerine 1924 yılında Oliver ile dostca ayrıldılar. ve Armstrong o zamanın en
ünlü Afrikan-Amerikan gurubu Fletcher Henderson Orkestrasıyla çalmak için Newyork a gitti.
Armstrong Trompetini kendi bölümündeki diğer müzisyenlerle daha iyi bir uyum haline getirdi.
Bu dönem boyunca bir yandan da New Orleanstan eski bir dostu,Piyanist Clarence Williams
ile birçok kayıtlar yaptı. Bunlara ikinci küçük caz gurupları ve Blues şarkıcılarına eşlikleri dahildir.
1925 yılında Chigagoya döndü ve kendi ismi altında ünlü Hot Five And Hot Seven 'ı hit şarkılar ,Potato Head Blues,Muggles, ve West End Blues kayıtlarına başladı ve caz müziğin yıllar boyunca sürecek gündemini,standardını belirledi. Armstrongun West End Blues deki trompet girişi caz tarihindeki en meşhur doğaçlama olarak kabul edildi. Armstrong 1929 da Newyork a döndü. 1930 da Losangelese gitti. ve Avrupayı turladı. Birçok yılı yollarda geçirdikten sonra 1943 te kalıcı olarak Queens-Newyork a yerleşti. Müzik yayımcılarının ( Tın Pan Alley ) ve Ganstervari işleyen müzik piyasasının etkileriyle değişime iniş çıkışlara uğrasada tarzını geliştirmeye devam etti. Sonraki 30 yıl boyunca Armstrong 300 kereden fazla müziğini sahnede icra etti. 1940 lar boyunca büyük gurupların bilet satışları toplum zevkindeki değişiklikler sebebiyle azaldı. Dans Salonları kapandı. Ayrıca Televizyon ve diğer popüler hale gelen müzik türleri ile rekabet ortaya çıkmıştı. Böylelikle 16 parçadan oluşan büyük bir gurubu geçindirmek finanse etmek imkansız bir hale geldi.
1950 lerde Armstrong gurubunu 6 kişiye düşürdü. ve meşhur ettiği Dixieland caz müzik türüne
döndü.Gurubun ismi The All Stars idi. Birçok defalar Barney Bigard,Jack Teagarden, Trummy
young, Arvell Shaw, Marty Napoleon,Big Sid Catlett, ve Barret Deems de dahil oldu.Bu dönemde
birçok kayıtlar yaptı.ve otuzun üzerinde filmde göründü. 1964 yılında Armstrong en çok satılan kaydı Hello Dolly yi yaptı. Armstrong yoğun tur programını ölümünden birkaç yıl öncesine kadar korudu. Aynı zamanda Afrika, Avrupa ve Asyayı da US State Department Sponsorluğunda büyük bir başarıyla turladı ve ( Büyükelçi Satch ) adıyla anılır oldu.Son yıllarında sağlığını kaybetmeye başlayınca çalışma planını kısıtladı. Ama bu kısıtalar altında çalışmalarına öldüğü güne dek devam etti. Armstrong 1971 yılında kalp krizinden 69 yaşında öldü. Birgün öncesinde bir şovu vardı. Newyork Flashıng Cemetery de defnedildi.Armstrongun 1950 lerdeki kayıtları, satch plays fats, All Fats Walter Tunes,ve Louıs Armstrong Plays w.c. Handy, muhtemelen onun son yenilikci kayıtlarıydı.Ama Dısney Song Satchmo Way bile müzikal bir öneme sahip olmayı başardı.Ancak sonraki yapıtları aşırı derecede basitce ve kendini tekrarlıyan olduğu gerekçesiyle eleştirildi.Armstrong Stardust ( What a Wonderful World) When The Saint go Marchıng in, Dream a lıttle Dream of me, Aınt Mısbehavin, ve Stampin at The Savoy,gibi birçok hit parçaya imza attı. We Have All The Tıme ın The World, parçası James Bond filmi, On Her Majesty's te kullanıldı. 1964 yılında Bilboard Top 100 Chart'ta Beatles'i Hello Dolly adlı çalışmasıyla 1 numaradan indirdi. ve yerine geçti.Böylelikle 63 yaşında bir müzisyen olarak ABD Müzik listelerine 1 numaraya yerleşmiş şarkı sahibi en yaşlı insan olarak rekor kırmış oldu.Armstrong 1968 yılında İngilterede son bir hit parça daha yapmayı başardı.Bu bir ay boyunca ingiltere listelerinde 1 numarada kalan hayli duygusal şarkı What a Wonderful World tur. Ancak şarkı asıl popüleritesini 1987 yılında Günaydın Vietnam filminde kullanılmasından sonra kazandı ve birçok ülkede listebaşı oldu.
WHAT A WONDERFUL WORLD
I See Trees of green, red roses to
I See them bloom for me and you
And I thınk to myself, what a wonderful world
I See skıes of blue and clouds of white
The brıght blessed day, the dark sacred nıght
And I thınk to myself, what a wonderful world
The colours of the raınbow, so pretty ın the sky
Are olso on the faces, of people goıng by
I See frıends shakın hands, sayin how do you do ?
I hear babies cryın, Iwatch them grow
They'll learn much more then I'll ever know
And I thınk to myself, what a wonderful world
Yes I thınk to myself, what a wonderful world
( ŞARKININ TÜRKÇESİ )
Yeşil ağaçları görüyorum, kızıl gülleri de
Sen ve ben için açtıklarını
Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye
Mavi gökleri görüyorum ve beyaz bulutları
Işıkla kutsanmış gün, karanlık kutsal gece
Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye
Gökkuşağının renkleri ne güzeller gökyüzünde
Ve birde geçip giden insanların yüzlerinde
Nasılsın diyerek el sıkışan dostları görüyorum
Gerçekten seni seviyorum diyorlar
Ağlayan Bebekleri duyuyorum,büyümelerini izliyorum
Hiç bilmeyeceğim kadar çok şey öğrenecekler
Ve düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye
Evet düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder