28 Mayıs 2009 Perşembe

Demcilik ve Sohbetler Piri - Aydın Boysan (17 Haziran 1921)

Aydın Boysan - 17 Haziran 1921 de İstanbul da doğdu. Öğretmen Nevreste Hanım ile Muhasebeci Esat Boysan'ın oğludur.1939 yılında Pertevnial Lisesini 1945 te Güzel Sanatlar Akademisini (Mimar Sinan Üniversitesinin mimarlık bölümünü bitirdi) Mesleğini 1999 a kadar ara vermeden sürdürdü.1957-1972 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesinde hocalık yaptı. 1984-1993 te aralıksız olarak on yıl Hürriyet ve 3 yıl Akşam Gazetesinde köşe yazıları yazdı.Yazılarında mutlaka Mimarlık yönüne değinen Rakı ve İstanbul sevdalısı Mimar yazar,üstat rakı içmenin bir şölen olduğunu,insanın şişeyi açıncaönce şöyle bir koklayıp,heyecanlanması gerektiğini söyler.Rakının bardağa yavaş yavaş harelendire harelendire koyulması gerektiğini ve ilk yudumun da aynen bardağa konar gibi boğazdan harelendire harelendire aşağı inmesi gerektiğini savunur.



Aydın Boysan Doğan Medya Center in şahane binasını yapan ve bu bina ile ödül almış Mimar.Ayrıca Dünya şekeri bir adam.Üstat hayatın tadına varıyor ve 85 yaşında olmasına rağmen ben yaşlandım deyip kendini bırakanların aksine üretmeye verimli olmaya devam ediyor. Benim de felsefem Aydın Hocam gibi ama açık kalp ameliyatı olduğumdan artık rakı
içemiyorum (İçenler için Tekel in Tekirdağ Rakısı tavsiye edilir.) Aydın Hocam yarasın daha nice senelere o güleç yüzünü hoş sohbet söz ve yazılarını daha uzun yıllar okumak ve işitmek temennisiyle.Şişe dibi gözlüğün içinden hınzır bir zeka ve hayırhah bir mutlulukla parıldayan iki göz ile,kahkahalar eşliğinde neşeli söz, Aydın Boysan bir sohbet adamı. O yolu yordamıyla,Mezesiyle,Demiyle Muhabbetiyle Sohbetlerin adamı.



Aydın Boysan cesurca yaşamış bilmediğimiz denizlere açılmaktan çekinmemiş,uzun hayatında
yaşadıklarından ve Dostluklarından süzdüklerini feylesofça sentezlemiş bir hayat bilgesi olan Aydın Boysan 55 yıllık Mimarlığını 60 ından sonra başladığı yazarlığını bakın nasıl anlatıyor.
Bizim Narlıkapı çıkmazında Müezzin Osman Efendi Amca otururdu.Yaramazlık yapan Mahalle Çocuklarını döverdi.Ama hişbir çocuğun Annesi Babası da sesini çıkarmazdı. (Eline sağlık imam efendi) derlerdi. Sonra Hayganuş ve Araksi vardı.Oğulları Agop Arkadaşımdı. Bir başka komşumuz Piyano Akordcusu Fasulyeciyan İstanbulun bütün piyanolarının akordunu yapardı.Bir Talia Hanım vardı. Bu yaşıma kadar dünyada gördüğüm en güzel kadındı. Yüreğinden bir kötülük geçmez,oğlu da Orhan Boran dır.1935 te ayrıldığımız Mahalledeki bütün komşuları biliyorum da şimdi üst katımda oturan komşularımı tanımıyorum.



Küçükken Teravih namazına giderdik,yetişkin erkekler önde otururdu,biz çocuklar en arkada otururduk.Kaka kiki gülerken İmamı şaşırtırdık.Cemaat bizi döve döve ön safa getirirdi.
Benim zamanımda en makbul para (Manda gözü) adı verilen yirmibeş kuruşluklardı.onu aldık mı refaha kavuşurduk.Alışkanlıklarda değişti,Aileler kopuştu,bu kopuşmanın sebebi de Televizyon herkes hayvan gibi Televizyona bakıyor.Kimse kimseyle konuşmuyor. Biz Arkadaşlarla bazı şeyleri canlı tutmaya çalışıyoruz ama bakıyorum kimsenin kimseye tahammülü kalmamış, herkes şok sinirli,Hele Ramazan ayında oruç tutuluyor ya insanların siniri iyice tepelerine çıkıyor. Ben bunu anlamıyorum. Oruç nefsi terbiye etmek değil midir ? Herif hertürlü terbiyesizliği yapıyor. Neymiş Efendim oruç tutuyor, Biz Cumaları Fethi Naci, Cevat Çapan filan buluşup Çiçek Pasajına gideriz. Vız gelir. Ama kızanlar oluyor.



Bayramlarda eskiden Büyüklere gidilirdi.Yedikuleden Kurtuluşa iki Tramvaya binerek Büyük
Amcayı ziyarete giderdik.O ziyareti yapmak işkenceydi. Ama mutlaka yapılırdı. İnsanların bir araya toplanması için bir vesileydi. Ben şimdi biryere gitmiyorum,evde oturup kafamı dinliyorum. Arada sırada Apartımandan şeker toplamaya gelen çocuklar oluyor. Artık Davulcular bile rahat davul çalamıyor,davul çalmaya başlar başlamaz bizim Mahalledeki bütün Arabaların alarmları çalıyor. Çok gülüyorum. Eve bazen beş tane davulcu birden geliyor.Ben zaten uykumu bölüyor diye Adamı bulsam boğazına sarılacağım ,birde benden bahşiş istiyor.
Sağlığı hakkında bakın üstat ne diyor - Sağlığım gayet iyi, içkide 61. senem ve karaciğerim hala
iyi durumda, Karaciğerimin bir anıtını yaptırmaya karar verdim.



Sohbet tadında anlatımıyla Aydın Boysan dan birbirinden ilginç anılar . Rakı içmek bir sanattır
diyor Aydın Boysan,Demcilik yabana atılmayacak bir iş,Boysan Cumhuriyetin ilanından 2 yıl önce başlayan ömründe ilk yılların parlak yükselişinin ardından yaklaşık 60 yıldır birçok olayın kötüleştiği hatta berbatlaştığını görmüş,ama yine de tek bir tesellisi var,o da 60 yılda kalitesi iyileşen rakılar ve son olarak Üstadımızın yazdığı eserler - Mizah paldır küldür,Yangın var,Umut simit,Yalan,oldumu ya,Fısıltı,Dostluk,Aldanmak,Söylesem bir türlü,Dünyayı severek 1-2-3 , Yollarda,Uzaklardan ,Yıl 2046 uzay anıları, İstanbul esintileri,Leke bırakan gölgeler,Yaşama sevinci,Sev ve yaşa,Damlalar,Zaman geçerken,Aynalar,Yüzler ve yürekler,Felekten birgün,İstanbulun kuytu köşeleri, Neşeye şarkı, Nereye gitti İstanbul,Merak uyanınca, Uzun yaşamanın sırrı, Hayat tatlı, Zehir, Şerefe ve binbir yaşam sahnesi'dir.

Hiç yorum yok: