Sait Faik Abasıyanık 23 Kasım 1906 da Adapazarında doğdu. İlköğrenimini doğduğu kentte Rehber-Terakki adlı özel okulda yaptıktan sonra iki yıl Adapazarı idaresine devam etti.İstanbul Erkek Lisesine giden Sait Faik ortaöğrenimini 1928 yılında Bursa Erkek Lisesinde tamamladı.Asıl adı Mehmet Saittir,Soyadları aslında (Abasızoğulları) olduğu halde soyadı yasasının çıkışından sonra Sait Faikin isteği üzerine Abasıyanık'a çevrilmiştir.Sait Faik Abasıyanık kendi ifadesiyle liseyi ( Heyamola ) ile bitirdikten sonra Fakülteyi terk ederek Fransanın Grenoble kentine giderek edebi öğrenimini yapmaya başlamıştır.Üç yıl süren bu öğrencilik döneminde Sait Faik Paris,Strasburg,Lion,ve Marsilya arasında yolculuk yapmış yaz aylarında da İstanbula gelmiştir. Bu avare öğrencilik yıllarında içkiye başlamış,Fransa'da içine girdiği bohem hayatı onun kişiliğinde ve sanatında önemli bir rol oynamıştır.
1933 Yılında Babasının isteği üzerine İstanbul a dönen Sait Faik Yağ İskelesinde Babasının bir Arkadaşıyla ortak bir Ticaretevi açmış, ancak burasının iflası ile ticarete bir daha dönmemek üzere terketmiştir.Daha sonra bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Lisesinde Türkçe grup dersleri öğretmenliği yapmış, kısa sürede bu işide bırakıp gazeteciliğe başlamış ve Adliye Muhabirliği yapmıştır.1939 yılında Babasını yitiren Sait Faik 1943 yılında Gazeteciliği de terk ederek kendini salt yazmaya vermiş, gönlünce avare bir yaşam sürmüş. Burgaz Adaya yerleşerek çok sevdiği Balıkçıların gündelik ekmeklerinin peşinde koşan küçük insanların arasında yaşamıştır.Hiç evlenmeyen Sait Faik 1946 yılında Siroz hastalığına yakalanmış,Doktorların uyarısı üzerine 1953 yılına kadar içkiyi bırakmış,ancak 1953 yılında Burgaz Adadan bıkarak nakletmiş ve Bohem yaşamına dönmüştür. 5 Mayıs 1954 te Siroz un az görülen ihtilatlarından (Özofaş Kanaması) geçirerek Marmara Kliniğine kaldırılmış,ancak kanama birtürlü durdurulamayınca 11 Mayıs günü saat 02.35 de yaşamını yitirmiştir. Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilen Sait Faik in Annesi oğlunun ölümünden sonra her yıl önceki yılın en başarılı öykü kitabına verilmek üzere onun adına hala süren bir ödül kurmuştur.
Sanatla ilgili daha Lise yıllarında başlıyan Sait Faik yazmaya şiirle girmiş ilk ürünlerini Meşale Dergisine göndermiş,yazarın ölümünden sonra Yaşar Nabi Nayır bunları Varlık Dergisinde yayımlamıştır. Bu arada öyküde yazmaya başlayan Sait Faik kendisini bu yolda teşvik eden K.Hulusi Korayın aracılığı ile Uçurtma adlı ilk yazısını Milliyet Gazetesinin Sanat sayfasında yayımlamıştır.( 9 Aralık 1929 ) İpekli mendil adlı ilk öyküyü 15 Nisan 1934 tarihli, Varlık Dergisinin 19 ncu sayısında çıkan Sait Faif, o yılların birbiri ardına batıp çıkan dergilerinde gazetelerin eklerinde öykü yazıları yayımlanmış. İlk kitabını da 1936 da çıkarmıştır.Semaver 1939 yılında yayımlandığı Şahmerdan daki Çeşme adlı öyküsü için (Örfi idare Mahkemesi) dava açmış,1944 yılında yayımladığı Medar-ı Maişet Motoru adlı ilk romanı toplatılmış,(İkinci baskı Birtakım İnsanlar adıyla) yapılmıştır.
Simenon un (yaşamak hırsı) adlı romanını Türkçeye çeviren Sait Faik in öyküleri Sabri Esat Siyavuşgil tarafından Un point sur la carte) adıyla Fransızcaya çevrilerek (1954) Milli Eğitim Bakanlığınca Hollandada yayımlanmıştır.Yapıtları- Semaver (1936) Sarnıç (1939) Şahmerdan (1940) Medar-ı Maişet Motoru Roman (1944) Lüzumsuz Adam (1948) Mahalle Kahvesi (1950) Havada Bulut (1951) Kumpanya (1951) Havuzbaşı (1952) Son kuşlar (1952) Kayıp aranıyor Roman (1953) Şimdi sevişme vakti - Şiir (1953) Alemdağda var bir yılan (1954) Az şekerli (1954) Tüneldeki çocuk-Öyküler röportajlar ( 1955 ) Mahkeme kapısı-Adliye Röportajları (1956) Balıkçının ölümü / Yaşasın Edebiyat (1977 Der.M.Uyguner) Açıkhava oteli-Konuşmalar
Mektuplar (1980 Der.M.Uyguner) Müthiş bir tren (1981 Der. M.Uyguner) Sevgiliye Mektuplar(1987 Der.M.Uyguner) Bitmemiş Senfoni (1989 Der.M.Uyguner).Sait Faik öykülerinden başka Şiire de önem vermiş yazmış olduğu şiirlerinden seçtiklerimi siz şiir seven Dostlarıma sunuyorum Hoşça kalın hep mutlu olun, Saygılarımla..
O VE BEN
Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için
Yaşamak,bütün adetlerden uzak
Yaşamak,
Hayır değil,değil sıcak
Dudaklarının hatırası
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem
Eli elimin içinde olması
Gözlerine bakmalıyım
Sesini işitmeliyim
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz
Yapamam onsuz edemem....
MARİKULA DOĞUR
İstemem eski rüyalardaki kadın resimlerini
Tombul ve Beyaz
Bana bir taze dişin,yazın kumsalda kızarmış
Tüylü altın bacağın yeter
Ve tren yollarında tüten öğlelerin
Kışın şarap içtiğimiz kahvelerdeki
Boyalı kadınlar rüyası....bitsin
Ne su başlarında tavus tüyleri gibi çeşitli böceklerin hasreti
Ne çayır içinde gülüşen çocukların yırtık mintanları
Sen,taze dişlerinde hıyar kokusu.....
YEİS
Akşam üstleri geliyor
Tam insanlar işten çıkarken
Salkım salkım Tramvaylardan
Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor
Namussuz,Akşam üstleri geliyor
Neremden yakalıyor,bilmiyorum
Ben tam sevmeye hazırlanırken
Onaltı yaşındaki sevgilim
Elini elimle tutmak
Yirmidört saatte bir
Sıcak bir laf dinlemek isterken
Rezil...Tam o saatlerde geliyor
SÖZ AÇINCA
Fırtınalarınızı Ayağınıza
Meltemleri saçınıza yolluyacağım
Yakamozlar tırmanacak göğsünüze
Martılara söyliyeceğim gelsinler
Sivriada nın boz tavşanları
Kulağınıza fısıldıyacak
Sandalsız Balıkçılar da gelecek
Ay ışığını
Martının sırtından alıp
Akşam üstlerini
Kordela balığından
Karabataklardan karanlığı
Ben alıp getirsem
Nisan yağmurları yağmış Levent'e
Onlar tanıklık etsinler olmazsa
Nisan ya......
KIRMIZI YEŞİL
Kıyısına tuz ileten rüzgarı
Balıkların yüzdüğünü duyarım
Dinlerim yosunların konuştuğunu
Midyelerin ağladığını
Aşkın bir kanadı varmış,kırmızıdır
Delinir
Kan akar
Bir kanadı var
Zehir yeşil...
MEKTUP
Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık
Yağmurlu güvertede türküm
Sana yaklaşmaya vesiledir
Yoksa canım,seni unutmak için değil
Senden sonra ancak anlaşılır
İnsanoğluna öğretilen yalanlar
Senden sonra anlaşılır ancak
Boşluğu her şeyin
Seninle beraberdir dolu kadehler
Şaraplar seninle Aziz
Cigaralar seninle tüter
Ocaklar seninle yanar
Yemekler seninle yenir
ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ
Çıplak heykeller yapmalıyım
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önünden geçen aksakallı
Kasketli
Yırtık mintanından adeleleri
Gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım
Resimlerden
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek
Seni satmam çocuğum
Dö........
BİR MASA
Bize bir masa ayır yanikimu
Aleksandra'mla benim için
Bir masa
Üstü çiçeksiz
Örtüsü Gazeteden
Şarabı aşktan
Hem hülyadan
Aleksandra'm mızıka çalsın
Siyaha çalan parmaklarıyla
Güftesi bayağı şarkılar
Adı havalar
Meyhane acı zeytinyağı koksun
Sen hoşnut ol yanakimu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder