27 Eylül 2008 Cumartesi

Pera-Galata-Beyoğlu

Bizans döneminde Galata Surları dışında evler ve mahalleler yoktu.Birkaç Mezarlıkla Bağlar ve tarlalar ve bunlar arasında Manastırlar bulunurdu.Bu Bölgeye Grekçe (Öte ötesi) anlamına gelen (Peran) sözcüğünden esinlenerek Pera deniliyordu.İstanbulun fethinden sonra başlayan yerleşimle birlikte Hıristiyan Osmanlılar ve Avrupalılar bölge için Pera adını tercih ederken türkler Beyoğlu dedi.Bu iki ad uzun süre bir arada kullanıldı.Kurtuluş savaşından sonra kent ve mahalle adları Türkçeleştirilirken Pera adı kaldırıldı.ve beyoğlu adı kullanıldı.Bu gün eski galata ve peranın bulunduğu alanların ikisine birden Beyoğlu denmektedir.Özellikle Tanzimattan sonra İstanbula yerleşen yabancıların oturmak için Pera ve Galatayı seçmesi Beyoğlunun mimari ve kültürel dokusunda oldukça etkili oldu.1873 senesinde Galata ve Beyoğlu arasında inşa edilen ve dünyanın ilk metrolarından biri olan Tünel işletmeye açıldı.Sonraki yıllarda ilk ismi Grand de Pera olan sonra Cadde-i Kebir denilmeye başlanan İstiklal Caddesinde atlı tramvay seferleri başladı.19 yy sonlarına doğru Pera hemen hemen tümü Avrupa kaynaklı eşyaların satıldığı büyük mağazalarla Fransız tipi Kafelerle Şık Terziler ve güzel Tiyatrolarla dolup taştı.İstanbul un içinde bir Avrupa Kenti yaratan bu gelişme 4-5-6 katlı yapılar yapıldı.Beyoğlu genel olarak 19 yy da gelişmiştir.Bu gelişmenin nedeni bu dönemde Osmanlı Dış Ticaretinin daha önceki dönemlerde görülmemiş boyutlarda büyümesi ve ulaşımın gelişmiş olmasıdır.



19 yy başında Beyoğlu bahçeli evleriyle hala banliyö görünümündeydi.Bu yüzyılın ilk yarısında Beyoğlu ve çevresi henüz tam olarak kentleşmemişti. İkinci yarısında ise Galatasaray ile Taksim arası gelişti.Beyoğlu artık kapitülasyonların koruması altında Yabancıların,Tüccarların, Bankerlerin,Armatörlerin,ve kozmopolit bir çevreye yerleşmek isteyen Zenginlerin Paris modasını taklit ederek yaşadıkları bir yer olmuştur.Yüzyılın sonunda burada Paris in en ünlü sahne oyunlarını aynı zamanda gösteren 3 tiyatro vardı.Bu tarihte modern toplumun gereksinim duyduğu Tramvay ,Gaz,Su ve alt yapı hizmetleri sağlanmıştı.20 yy da Beyoğlunda Galatasaray-Taksim arası önem kazandı.Bu alanda hala bahçeli konakların bulunması ve bunların Apartımanlara dönüşmesi olanağı buranın gelişmesini sağlamıştır.Ayrıca 1913 de ilk elektrikli tramvayın Beyoğlu-Şişli ye bağlaması,Galatasaray-Taksim arasını,Tünel-Galatasaray arasına göre daha merkezi bir duruma getirmiş,Beyoğlunun en kolay ulaşılabilir ve gözde yeri yapmıştır.
1950 lerden sonra kırsal göç ve hızlı kentleşme sonucu İstanbul un aşırı büyümesi,yeni
semtlerin gelişmesi,eğlence kuruluşlarının ve ticaretin ve zengin ailelerin bu yeni gelişen çağdaş alt merkezlere dağılımı ve toplumun Kültürel değişimi Beyoğluna olan ilgiyi azalltı.Hala bazı Lüx Mağazaların İstiklal Caddesini terketmeyişi ve yoğun bir trafik akışı üzerinde olan eski Kültürel düzeyde olmasa bile Beyoğlunun canlılığını korumasını sağlamaktadır.



Beyoğlu'ndaki Önemli Yapı Ve Yerler

AĞA CAMİİ : İstiklal caddesinde yer alan camii 1597 yılında İsmail Ağa tarafından yaptırılır.Camiin duvar yazıları Hattat İbrahim Altınbeşer e ait.Çinileri yakın zamanda onarımlarda değiştirilmiş,iç avluları yeşil,mavi kütahya çinileriyle süslü.
ARAP CAMİİ: Türk ve Bizans mimari özellikleri taşıyan yapının minaresi,çan kulelerine benziyor.717 de Arapların kenti kuşatması,sırasında yapıldığı söyleniyor.Pencereler kapının
oyma silmeleri Bizans sanat örnekleri Dikdörtgen planlı ve ahşap tavanlı olan yapı Haliç in
Galata yakasındaki en büyük camidir.Galata da tersane caddesi Galata Mahkemesi sokağında bulunuyor.


ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ : 1946 da dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından
temeli atılan bina açılışından 585 gün sonra yanmış,Bu gün gördüğümüz bina ise 6 ekim 1978
tarihinde halka açılmıştır.
CİHANGİR : Taksim Sıraselviler caddesinin bitiminde bulunan bu semt adını bir osmanlı
sultanının genç yaşta ölen şehzadesinden alıyor.Oğlunun anısına Topkapı Sarayının tam karşısındaki tepelere bir cami yaptıran bu padişah yıllar sonra,Kedileri,Kafeleri,ve sıcakkanlı mukimleri ve esnafı ile nam salacak bu şirin semte bilmeden adını veriyor.
CUMHURİYET ANITI : Taksim Meydanında yer alan anıt,renkli porfirden yapılmıştır.Alan
düzenlenmesi,ve kaidesi Mimar Moniceri nin eseri,anıt ise italyan Conanica nın çalışması
8 Ağustos 1928 de açıldı.



ÇİÇEK PASAJI : Beyoğlunun hatta İstanbul un mutlaka uğranılması gereken mekanlarından yanyana dizilmiş,lokanta,barlarıyla turistlerin olduğu kadar bizzat İstanbulluların da ılgisini esirgemediği bir yer çiçek pasajı.Yemek yerken sokak çalgıcılarını veya yan restorandaki
fasıl heyetini dinleme şansına sahipsiniz.
GALATA KULESİ : Galata surlarının kulesi,olarak 1348 de Cenevizliler tarafından yaptırılır.1509 depreminde surları yıkılan kulenin sadece kendisi kalmış,Osmanlı devrinde çeşitli amaçlarla kullanılan kule 16yy da Kasımpaşa Tersanesinde çalışan tutsakların zındanıymış.18 yy da yangın gözetleme yeri,1794 teki yangında tümüyle yanan kule daha sonra dört yana çıkıntılı percereli bir kat yapılıp üzeride külahla örtülür.61 metre yüksekliğinde olan kule bodrumuyla birlikte 12 katlı Cenevizliler döneminde kulenin tepesinde bir haç vardı.Günümüzde ise 6,75 m yükseliğinde bir alem duruyor.1964 ten sonra onarılarak turistik bir yer haline getirildi.
GALATASARAY HAMAMI : Restore edilmiş bu tarihi hamam 1481 den bu yana bugün bulunduğu yerde.


SERPUŞ HAN : Avlusu olmayan Hanın bir Bizans yapısının temelleri üzerinde 18 yy da
yapıldığı sanılıyor.Taş ve tuğla örgü düzeni,sivri kemerli,pencereleri dönemin Osmanlı mimarisini gösterir.
TAKSİM : Taksim semti ve meydanı adını eskiden Galata-Beyoğlu suyunun taksim edildiği yani dağıtıldığı merkez olmasından ötürü almış,Meydan olmadan önce eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt,Meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünki görünümünü almış,Meydanın ortasındaki Cumhuriyet anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor.Birde buluşma yeri işlevini üstleniyor.Taksim meydanına İstanbul un gece (veya Gündüz) hayatının en işlek eğlence mekanlarını barındıran Beyoğlunun bir nevi giriş kapısı da denilebilir.Veya İstanbul un boy aynası.



TÜNEL : Beyoğlunu Galataya bağlayan Yeraltı tren yolunun bir kapısı,Karaköyde,diğeri Tünel semtinde 17 ocak 1875 tarihinde açılan tünel,İngiliz ve Fransız ortak yapımıdır. ve zamanın parasıyla 150 bin liraya mal olur.Karaköy ile Şişane arasında bir tünel işletmeyi ilk düşünen ise Gaven adındaki Fransız Mühendisidir.Gavenin aklına bu parlak fikir,turist olarak geldiği İsatanbul da yüksekkaldırımı nefes nefese çıkarken gelir.Saraya duyurduğu fikir büyük ilgi görünce 1871 de inşaata başlanır ve 1874 de tamamlanır.İlk tünel seferi kuzular ve koyunlar içindir.Kaza ihtimaline karşın ilk vagonlar açık olan ve oturacak yer olmayan tünel,elektrik olmadığı için kandille aydınlatılır.Önceleri İstanbullulardan pek ilgi görmeyen tünel aylar sonra insanların bu yeniliğe alışmasıyla vazgeçilmez olur.



Tünel çalışmaya başladıktan yaklaşık 7 ay sonra 25 Ağustos 1875 tarihinde kayış kopmasından kaynaklanan bir kaza meydana geldi.Bu kaza Makinistin frene zamanında basmasıyla kazasız atlatıldı.Tünelde ölümle sonuçlanan tek kaza 6 Temmuz 1943 tarihinde meydana geldi.Yine kayış kopmasının sebep olduğu bu kazada bir kontrol memuru hayatını kaybetti.Birçok yolcu da yaralandı.Tünelin modern teknolojinin gereklerine uyum sağlaması amacıyla 1968 yılında yenilenmesine karar verildi.Fransız L,electro Entreprise Firmasının üstlendiği yenileme çalışmaları sebebiyle 25 Kasım 1968 -2 Kasım 1971 tarihleri arasında tünel kapalı kaldı.Günümüzde tünel Karakoy-Beyoğlu arasında sessiz sedasız gidip gelip İstanbul halkına hizmet vermektedir.

Hiç yorum yok: