12 Şubat 2009 Perşembe

Cihan Şampiyonu Pehlivan Koca Yusuf

Pehlivanlarımızın Dünyaya nam saldıkları 19 ncu asırda Henüz yürümeye başladığı andan itibaren akranlarıyla kapışarak Pehlivanlığa ilk adımını atan Yiğitlerimiz Büyüdükçe ustaların nezareti altında güreş dersi alarak er meydanına hazırlanmaktadırlar. Devrin hakim havası altında sağlam bir dini ve milli kültür alan Pehlivanlar Mertlik, yiğitlik Pehlivanlık yarışı yapmayı en büyük zevk kabul etmektedirler. Devrin insanlarının en büyük eğlencesi de bu yiğitlerin güreşlerini seyretmektir.Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz ilk defa 19 ncu asırda,sulh zamanında Diyar-ı Firengistanda Gayr-i müslim pehlivanlarla karşılaşmışlardır. Avrupa ve Amerika da güreşerek dünyaya nam salan Pehlivanlarımızın en meşhuru Koca Yusuf tur.



Gelmiş geçmiş en meşhur Pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf ulemaların Darül Harp te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine Avrupa ve Amerikaya gitmiş oralardaki bütün meşhur Pehlivanlarını sırtını yere vurarak cihan pehlivanı ünvanını almıştır.Koca Yusuf 1865 te Deliormanın Şumla köyünde dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan itibaren güreşe merak salan Yusuf onaltı yaşında ayağına kısbet geçirerek er meydanında boy göstermeye başlamıştır. Yusuf Çevikliği,Kuvveti, ustalığı yanı sıra açıksözlülüğü mertliği ve islam yaşamındaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir. 20 yaşına geldiğinde kendisine antraman verecek pehlivan bulamayan Koca Yusuf çoğu vakit tek başına çalışmaktadır. Yusuf koca koca kütükleri kaldırmakta, Bu kütükleri kucağına alarak taşımaktadır. Hergün yüksek dağlara inip çıkan,koşan ,temiz havayı ciğerlerine dolduran yusuf, Duvar idmanı yapmakta çamur yoğurarak parmaklarını ve bileklerini kuvvetlendirmektedir.



Koca Yusuf 20 yaşında iken 1885 yılında 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusufun Başpehlivanlığa layik bir yiğit olduğunu kabul ederek Başpehlivanlığı devretmiştir. Bu tarihten itibaren Yusuf Türkiyenin Başpehlivanıdır. Karşısına çıkan hiçbir Pehlivan kendisinden bu ünvanı almaya muvaffak olamamıştır. Devrin meşhur Pehlivanlarından Adalı Halil,Koca Ahmet,Katrancı, Karagöz Ali,Memiş,Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim Koca Yusuf la kapışmışlar hepsi de Yusufun kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir. Er meydanında kıran kırana güreş yapılmaktadır.Zamana sınırlama yoktur. Mesela 1890 da Koca Yusuf la Adalı 5 saat güreşmişler,fakat herhangi bir netice alamamışlardır. Türkiyenin en kuvvetli adamı kabul edilen Yusuf,Fransız sirk cambazı Doublier in dikkatini çeker ve Yusufu Avrupaya götürerek
güreştirmek bu sayede para kazanmak ister. Meseleyi Koca Yusuf a açtığında ilk başlarda kabul etmeyen Yusuf bilahare parayı pulu aklına getirmeden sadece (Keferelerin sırtını yere vurmak) ve müslümanların maddi kuvvet bakımından da üstün olduklarını ispatlamak için Avrupa ya gitmeye razı olur.Avrupalılar o devirde serbest güreşin yabancısı olduğundan Koca Yusuf Grekoromen güreşi dersi alır.1895 te Fransaya gider. Yusuf Antramanda bile olsa içerisinde yenişme olmayan güreşi kabul etmemekte,karşısındaki rakibini tutar tutmaz yere sermektedir.



Fransa ya giden Yusufun namı kısa zamanda bütün Fransa da duyulmaya başlamıştır. Yusuf peş
peşe yaptığı güreşlerde rakiplerini bir dakika bile beklemeden tuş yapmaktadır.Fransanın meşhur güreşçileri Fenelon,Furnier, Pol Pons, Sabes, ve Feliks Bernardi Fransızları hayrete düşürecek kadar kısa zamanda yener. Mesela Dünya Şampiyonu diye tanınan Sabesi dört saniyede tuş eder.Yusuf un Rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamıyan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler. Yusuf ise böyle bir teklifi şiddetle reddetmektedir.Menejerleri Yusuf tan yavaş güreşmesini rica ederler.Yusuf bu teklifi kabul eder. Fakat Yusuf Rakipleriyle bir-iki dakika oynadıktan sonra kafi bulmakta ve sırtılarını yere vurmaktadır. Çaresiz kalan Organizatörler yusufun karşısına peş peşe iki güreşçi çıkarırlar ve iki güreşçinin yirmi dakikada dayanması halinde büyük para vadederler.Ne var ki Yusuf kendisiyle peş peşe güreşen Gambier ve Raul gibi meşhur güreşçileri de yirmi dakika dolmadan tuş yapıverir. Yusuf karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Connon uda kısa zamanda tuş eder.



Avrupalı Organizatörler bu müthiş Pehlivanı ancak bir Müslüman Pehlivanın yenebileceğine kanaat getirerek Türkiyeden Hergeleci İbrahimi getirirler. Fransada karşı karşıya gelen Koca Yusuf la Hergeleci Avrupalıları hayrete bırakan müthiş bir güreş sergilerler. Anlaşmalarına göre Türkiyedeki gibi serbest ve kıran kırana olacaktır. Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleyiciye boyunduruk takar. Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar, Telaşlanan Hakemler güreşi durdurup,Hergeleciye bir şikayeti olup olmadığını sorarlar. Şaşıran Hergeleci burnundan devamlı akan kana aldırış etmek sizin, Ne ola ki, işte pekala güreşip duruyoruz der. Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları arasında bir nara savuran Koca yusuf bu defa Hergeleciyi kurt kapanına alır.Hergelecinin boğulduğunu zanneden seyirciler telaşlanırlar, Kadınlar bağrışmaya ağlaşmaya başlar, Jüri Heyeti ayrılmalarını ister, Yusuf aldırış etmez. Birkaç kişi Yusufu çeker, yine de ayıramazlar. Bu defa sopalarla Bastonlarla, Yusufun sırtınai kafasına vurmaya başlarlar. Neticede ayrılan Pehlivanlar berabere ilan edilir. Her iki Pehlivanımız da neticeden memnun değildir. Yusuf Ne güzel güreşiyorduk derken,Hergeleci Bizde erkek güreşir kadın ağlar, ama asla güreşi bırakın demez.ifadeleriyle kırgınlığını ortaya
koymaktadır. Fransızlar Yusufu yendirmek için Amerikadan Zincir kıran lakaplı Leitner i getirirler.Ne var ki Yusuf Leitner ide kısa zamanda tuş ediverir.



Fransa da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar. Onu en fazla Organizatörlerin davranışları üzmektedir. Yusufun paraya pula metelik vermediğini bilen Organizatörler onun sırtından büyük servetler elde ederken Yusufa çok az pay vermektedirler. Yusuf buna aldırış etmez. Fakat inancına göz dikilmesi Yusufu çileden çıkarır.Yusuf un sırtından para kazanan Fransız Doublier sırf Yusuf un inancıyla alay etmek için birgün yemeğine domuz eti karıştırır. Bunu farkeden Yusuf Doublieri haklamak ister. Durumu fark eden Fransız kaçar. Ahlaksızlıktan tiksinen Yusuf, hele inancına karşı yapılan bu harekete tahammül edemeyerek
yapılan bütün teklifleri reddederek Fransada güreş yapmak istemez. Fransadaki ve cıvardan gelen bütün meşhur güreşçileri yenen Yusuf kendisine yapılan teklifi kabul ederek Amerika ya gider.Amerikan basını Koca Yusufun gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatta Yusuf u methetmişlerdir. Gazeteler aynı zamanda Yusufun meydan okumasına cevap vermeyen Amerikalı güreşçilerle de alay etmektedir.Güreş Aleminin İskenderi,Napolyonu geldi.diyen Amerikan Basını Yusuf tan şöyle bahsetmektedir. Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz. Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var. Bu Türk paraya hiç önem vermiyor.



Müthiş Türk Yusuf, Maçlarını Newyork a gelmeden evvel ayarlamadığı ve güreş etmek istediğini uluorta söylediği için hata etmiştir. Böyle bir açıklama Amerikalı güreşçileri paniğe uğratmak için kafiydi. Anlaşıldığına göre şimdiye kadar Şampiyonuz diye poz veren adamlar, Türk bu memlekette kaldıkça meydana çıkamayacaklar. Güreşmek ümidiyle Amerikaya gelen Yusuf hersabah Organizatörlere Bu gün güreşecekmiyim ? diye sormaktadır.Yusufun karşısına çıkacak güreşçi bulamayan Organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar. Yusufun karşısına peşpeşe beş güreşçi çıkacaktır. Ne varki Yusuf birincisinin sırtını yere serince diğer dört güreşçi mindere çıkmaktan vazgeçerek Organizatörleri hayal kırıklığına uğratırlar. Diğer bir çare olarak Yusufa 5 dakika dayanana yüz dolar vadedilir. Buda netice vermez çünki hiçbir güreşçi Yusuf un karşısında 5 dakika dayanamamaktadır. Yusuf kendisine meydan okuyan Amerikan Şampiyonu unvanlı Robert le güreşir. Ancak 2 dakika boyunca Yusufun eline geçmemek için devamlı kaçan Robert yakalanacağını anlayınca minderden aşağı atlar. Çok kızan Yusuf Salonda bulunan onbin kişiyi kendisiyle güreşe davet eder. Müteakip güreşinde Yusuf Robert i perişan ederek yener.
Yusuf un Amerikadaki meşhur güreşlerinden birisi de John F Mc.Cormıck ile yaptığı güreştir.
Anlaşmaya göre Yusuf Mc.Cormık i bir saat içerisinde üç defa tuş yapacak yapamadığı taktirde
mağlup sayılacaktır. Güreş başladıktan 7 dakika sonra yusuf 3 tuşu da yapmıştır.



1898 de Amerikada fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini
perişan eder. Zaman olur ki 41 derece ateşle güreşir. Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Heraklidesi perişan eder. Rumla yaptığı güreşlerin birincisinde 47 saniyede, ikincisinde ise 23 saniyede tuş yaparak Rumun mağrur burnunu yere sürter. Yusuf Amerika da son maçını serbest güreş Dünya Şampiyonu Lewis ile yapmıştır. Chicago da yapılan güreşte Lewisi üst üste iki defa yenmiştir. Yaptığı bütün karşılaşmalarda dininin vatanının Milletinin şanını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir. Avrupalılar kendisine yenilmez Türk ünvanını takmışlardır. Yusufun gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktur. o artık vatanını ve Ailesini özlemiştir. Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve Ailesiyle birlikte Eyüp Sultan cıvarında alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir. Vatan hasretine dayanamayan Yusuf Newyork tan 21 Mayıs 1898 de Fransız Bandıralı Bourgogne Transatlantiğine binerek yola çıkar. Ne var ki ecel onu Okyanusta beklemektedir. Bindiği gemi sis yüzünden İrlanda bandıralı Crmartyshıre gemisiyle çarpışır. Geminin batacağını gören yusuf abdest alarak iki rekat namaz kılari daha sonra bir filikaya binmek üzere denize atlar. Ne var ki can telaşına düşen tayfalar ve yolcular Yusufun binmesiyle filikanın batacağından ürkerek onun filikaya binmesini engellerler. Yusufun mengene gibi kayığın kenarına yapışan elini kürek darbeleriyle sökemeyince balta ile bileklerini keserler. Bunun üzerine Yusuf 5 Haziran 1898 de boğularak ruhunu rahmana teslim eder.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Rahmetli buyuk dedem nur icinde yat torunlarin olan bizler seni hic unutmadik unutmuyacaz rauf iskender kivancli