Çinicilik pek eski olup, Tarih bakımından ta Asurlular zamanına varan bir doğu sanatıdır.Orta Asya da Turfan, Aşkar ve Koça bölgelerinde yapılan araştırmalarda,nefis Türk çini ve resimlerinin ele geçirilmiş olması ,Türklerin çok eski devirlerde 8 nci yüzyıldan önce bu sanat dalında da ne kadar ileri gitmiş olduklarını göstermektedir. Ortaasyadan itibaren asırlar boyu abideleşen Müslüman Türk Sanat eserlerinin tezyinatında,güzel sanatların çeşitli dallarından faydalanılmış bu arada çini ve çinicilik sanatını şaheser örnekleri sergilenmiştir.
Çinicilik Türklerde ilk olarak Orta Asya da çini imal etmişlerdir. Orta Asyada ki Kaşan Şehrinden dolayı çiniye Kaşi denildiği bilinmektedir. Kaşan şehrinde yapılan kazılarda bulunan fırın artıkları ve parça çiniler gösteriyor ki çini Türkler tarafından bir sanat olarak değerlendirilmiş ve birbirinden güzel eserler verilmiştir. Ortaasyadaki Hunlar,Karahanlılar, Uygurlar, Gazneliler, çini ve seramik sanatını kitabelerde ve binalarda yapı malzemesi olarak kullanmışlardır.Aralarında ihtilaflar olmasına rağmen Türkler genellikle aynı sanat anlayışı ve üslup içinde olmuşlardır.Mengücükler,Selçuklular,Eretnaoğulları, Germiyanoğulları,Karamanoğulları ile Ramazanoğullarına ait eserlerde teknik ve desen bakımından birçok benzerlikler bunu açıkça ortaya koymuştur.
Türk boyları yapmış oldukları eserlerde cephe kaplaması olarak,sırlı tuğlayı kullanmışlardır. İslamiyet öncesi Türk toplulukları içinde seramik sanatı, Göktürklerle beraber Kırgız Türklerindede görülmektedir. Kırgız seramikleri madeni kap kacağın taklididir. Bu seramikler üzerinde çalışmalar MS.1209 Kırgızlar ile birlikte Moğollarda son bulur.Türk kavimleri içinde Karluklar özel bir yer tutar. Tek renkli Karluk çini ve seramiklerinde insan ve hayvan figürlerine geniş yer verildiği 9 ve 10 ncu yy da görülmüştür. Daha sonra Şamanoğullarının elinde islami dekorlar işlenmiştir. Anadolu Şamanoğulları,Abbasiler, Karahanlılar, Gazneliler, Fatimiler ve özellikle Selçuklular devrinde çini ve seramik sanatının en çok yapıldığı yer olmuştur.Asyadan
gelen Selçuklular 1037 tarihinde Suriye yi almakla yeni bir stil geliştirmişlerdir. Selçuklular imalatta birkaç değişiklik yaparak çini mozaik imal etmişlerdir. Bunun yanında ayrıca kitabeler ve pano bordürleri üçgen dörtgen ve kabartma çinilerle mezar kitabeleri yazmışlardır.
gelen Selçuklular 1037 tarihinde Suriye yi almakla yeni bir stil geliştirmişlerdir. Selçuklular imalatta birkaç değişiklik yaparak çini mozaik imal etmişlerdir. Bunun yanında ayrıca kitabeler ve pano bordürleri üçgen dörtgen ve kabartma çinilerle mezar kitabeleri yazmışlardır.
Bu imalatta siyah-Beyaz Turkuaz,koyu mavi renklerde yaldız çok kullanılmıştır. Çini Merkezleri olarak Konya, Sıvas, Tokat en önemlileridir. Osmanlılar döneminde buralar merkez olmaktan çıkıp,yerini İznik ve Kütahya ya bırakmıştır.İlk gelişmiş Türk çinisi örnekleri 13 yy da Kılıçarslanın Konyada ki sarayında görülmüştür.Selçuklu mozaik çini tekniği ile renkli sır tekniğinin birleşmesi,Osmanlı çinilerine bir başlangıç olmuştur.Bu durum Osmanlılar devrinde renk ve desenlerin artışıyla devam etti. İznik,Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında çiniciliğin merkezi olmuştur. Osmanlı çini sanatının şahane üslubu Bursa da Yeşil cami ve türbe ile başlar ( 1421-24 ) yine Osmanlı çini sanatının getirdiği ilk büyük yenilik çok renkli sır tekniği olmuştur. Diğer bir yenilik ise sır altı tekniği ile yapılan Mavi-Beyaz çinilerdir.14 ve 15 nci yy da yapılan en büyük kısmi Mavi ve Beyaz renkte olan kütahya çinileri ile ilk Haliç çinisi mamullerine Bursa da Sultan Mustafa Türbesi,Yeşil türbe ve Cemsultan türbesi,ile Edirne de İkinci Murad Camiinde rastlanır.
16 ncı yy da ise sırlı ve renkli duvar çinilerine rastlanmaktadır. İstanbulda renkli sır tekniğinde yapılan çinilerin ilk örnekleri 1522 - 1523 yılları arasında inşa edilen Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesindedir. Bu çeşit çinilerin son şaheserleri İstanbul Şehzadebaşındaki Şehzade Mehmed Türbesini ( 1548 ) süslemektedir. Ayrıca Hatice Sultan türbesi ve Haseki Hürrem Sultan Medresesinin duvar çinileri bunlardandır. 1550 li yıllardan sonra renkli çini tekniği terkedilmiş ve çini sanatında sıraltı tekniği hakim olmuştur.İkinci ve en büyük üsluptaki çiniler,ilk olarak Süleymaniye Camiinde ( 1557 ) Kıble duvarını süslemekte kullanılmıştır. Yine bu dönemde yapılan Rüstem Paşa Camiinin ( 1561 ) çinilerinde 41 çeşit lüle motifi vardır. Ayrıca çinicilik sanatında bir çığır açan üstün kaliteli bu çiniler bugün İstanbul da Kanuni Sultan Süleyman Türbesi ( 1566 ) Sokullu Mehmed Paşa Camii ( 1572 ) Piyale Paşa Camii ( 1574 ) ile Topkapı Sarayındaki üçüncü Murad Han Dairesinin duvarlarını süslemektedir. 16 yy Osmanlı çinicilik sanatının en yüksek seviyeye eriştiği devirdir.
İznik Atölyelerinin büyük bir teknik başarısı olarak kabarık parlak mercan kırmızısının çinilerde kullanılması bu zamanda gerçekleşti. Firuze, Maviikoyu bir tatlı yeşil, kırmızı, Açık lacivert, Beyaz ve bazen görülen siyah olarak yedi rengin bu çinilerde sır altına tatbiki, dünya çini sanatında benzeri görülmemiş bir teknik gelişmedir. Bu devir çinilerinde kullanılan motiflerde, Karanfil, Sümbül,Lale, Şakayık,Narçiçeği, Bahar yani Çiçek açmış erik,ve kiraz dalları ile artık tamamiyle tabi örnekler hakimdir. Hançer gibi kıvrılan iri yeşil yapraklar,çiçeklerin arasını doldurmaktadır. 1600 Tarihinde yapılan Sultan üçüncü Murad Türbesiyle bu büyük üslubun devri de kapanır.İstanbul da Tekfur Sarayında 1725 ten sonra bir çini Atölyesi kurulmuş,ve Sultanahmed Çeşmesi ile Hekimoğlu Ali Paşa Camii bu çinilerle süslenmiştir. Fakat bu Atölyelerinde ömrü uzun olmamıştır. Sadece Kütahya Atölyeleri günümüze kadar varlığını devam ettirebilmiştir.
İslam seramiklerinin önemli bir merkezi ( 833 - 884 ) tarihlerinde kurulan Samarra şehridir. Perdah tekniği ile yapılan ilk seramikler, Samarra da ortaya çıkmıştır. Plaka çini yapımı ilk defa burada gerçekleştirilmiştir. İslam seramik sanatının çok çeşitli kalite ve formda zengin örneklerini Selçuklularda Firuze, Yeşil kobalt mavisi,Kahverengi, renkli ve şeffaf sırlı örnekler,çok bol bir şekilde görülmektedir.Anadolu seramikleri arasında islam seramik sanatının gelenekksel kırmızı hamurlu gevşek hamur yapısında Vazo, Sürahi, Kase ve büyük küpler yapıldığı görülür. Ne yazık ki bu değerli güzel sanat dalı 17 yy başından itibaren gerilemeye sonrada sönmeye yüz tutmuş ve çini Yapımevleri peş peşe kapanmıştır.Muhteşem devirler yaşayan Türk çinicilik sanatı,eski gücünden çok şey kaybetmiş olmasına rağmen bugün de hayatiyetini sürdürme gayreti içerisindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder