18 Şubat 2009 Çarşamba

Ergenekon Destanı

Ergenekon Destanı Büyük Türk Destanından bir parçadır. Türk Kavimlerinden Göktürkleri mevzuu alır. Göktürklerin menşeini açıklamak ister. Ergenekon Destanının özeti şöyledir;
Türk İllerinde Göktürklere itaat etmeyen bir yer yoktu. Bunu kıskanan yabancı Kavimler birleşerek Göktürklerin üzerine yürüdüler. Maksatları öc almaktı. Göktürkler çadırlarını,sürülerini bir yere topladılar, çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince vuruşma başladı. On gün vuruştular,Göktürkler üstün geldi. Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin Hanları ve Beyleri av yerinde toplanıp konuştular Göktürklere hile yapmazsak akıbet işimiz yaman olur dediler,Tan ağarınca baskına uğramış gibi ağırlıklarını bırakıp kaçtılar.



Göktürkler bunların vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar deyip arkalarından yetiştiler, Düşman Göktürkleri görünce birden döndü, vuruşma sonunda düşman, Göktürkleri gafil avlayıp yendi. Göktürkleri öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı ki bir
ev kurtulamadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi. Küçükleri kul edindi. Her düşman birini alıp gitti. Göktürklerin başında İl Han vardı. Çocukları çoktu. Fakar bu uğursuz vuruşmada bir tanesi hariç hepsi öldü. Kayı adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Hanın Dokuz-Oğuz adlı birde yeğeni vardı. Kayı ile Oğuz düşmana tutsak olmuşlardı. Fakat 10 gün sonra birgece ikiside kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar. Göktürk yurduna geldiler. Burada düşmandan kaçıp gelen çok deve, at, öküz ve koyun buldular. Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman, gereği odur ki dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım dediler.





Dağa doğru sürülerini alıp göç ettiler. Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol öylesine bir yolduki, bir deve veya bir at güçlükle yürürdü.Ayağını yanlış bassa yuvarlanıp parça parça olurdu. Göktürklerin vardıkları yerde Akarsular,kaynaklar, Türlü bitkiler, Meyveler, Ağaçlar, ve Avlar vardı. Böyle bir yeri görünce ulu tanrıya şükrettiler.Hayvanların kışın etini yediler, yazın sütünü içtiler, Derisini giydiler. Bu ülkeye Ergenekon adını koydular.İki Göktürk Prensinin Ergenekonda çocukları çoğaldı. Kayı Hanın çok çocuğu oldu. Dokuz-Oğuz Hanın daha az oldu. Çok yıllar bu iki Hanın çocukları Ergenekonda kaldılar. Pek çoğaldılar.



Dört yüzyıl sonra kendileri ve Sürüleri o kadar çoğaldı ki Ergenekona sığışmaz oldular. Buna bir
çare bulmak için Kurultay topladılar. Dediler ki - Atalarımızdan işittik Ergenekon dışında geniş ülkeler , güzel yurtlar varmış, Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerdeymiş, Dsğların arasından yol izleyip bulalım. Göçüp Ergenekondan çıkalım. Ergenekon dışında her kim bize dost olursa, onunla görüşelim , Düşmanla vuruşalım. Kurultay bu kararı alınca Göktürkler Ergenekondan çıkmak için yol aradılar ,Bulamadılar. O zaman bir Demirci dedi ki, Bu dağda bir demir madeni var, yalın kat madene benzer, şunun demirini eritsek, belki dağ bize geçit verirdi. Göktürkler varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler. Demircinin tedbirini de beğendiler. Dağın geniş yerine bir kat odun,bir kat kömür,dizdiler.



Dağın üstünü,altını,yanını,yönünü böylece odun ve kömürle doldurduktan sonra yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklemeye başladılar. Tanrının gücü ve inayetiyle ateş,kızdıktan sonra demir dağ eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal ayın,kutsal günün,kutsal saatini bekleyip bu yoldan Ergenekon dan çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün ondan sonra Göktürklerde bayram oldu. Her yıl o gün gelince büyük tören yapılır. Bir parça demir alınıp ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Göktürk Ham kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra Türk Beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar.Ergenekondan çıkınca Göktürklerin ulu Hakanı Kayı Han soyundan Börteçene, bütün illere elçiler gönderdi. Göktürklerin Ergenekondan çıktıklarını bildirdi. Ta ki eskisi gibi bütün iller Göktürklerin buyruğu altına girmelerini salık verdi.


Hiç yorum yok: