29 Kasım 2008 Cumartesi

Kız Kulesi

Marmara Denizinin Üsküdar kıyılarına yakın bir yerinde,geceleri gümüş bir şamdan gibi ışıldayan gündüzleri ince beyaz,çizgileri ta uzaklardan göze çarpan güzey yapıyı İstanbula gelen herkes bilir.Adı çeşitli efsanelere konu olmuş bu yapı,İstanbulun ünlü Kıkulesi dir. Çeşitli masallara bağlanan olaylar dışında,gerçek olan geçmiş çağlarda Kızkulesinden gemilere yol gösterilmesi ve Boğaz güvenliğinin sağlanması yönlerinden yararlanıldığıdır.Adı çapından büyük efsanelerle bezenmiş bulunan Kızkulesi,bugün de bir deniz feneri olarak gemilere ışık tutmaktadır.




KIZKULESİ İLE İLGİLİ EFSANELER - Kızkulesini yabancıların ( Leandr Kulesi ) diye adlandırmalarına yol açan ilk efsane (Hero) ve (Leandr) adında iki genç arasında geçtiği söylenen ünlü aşk hikayesidir.Bazı tarih kaynaklarının Kızkulesine bağladıkları bu hikaye,eski yunan metinlerine göre Çanakkale Boğazında geçmiştir.Boğazın Anadolu kıyılarındaki Abidos köyünde Leandr adında bir delikanlı varmış.Rumeli kıyısında bulunan Sestos ta da Heroadlı çok güzel bir kız bulunuyormuş.Birbirlerini bir pazar yerinde gören bu iki genç arasında hemen derin bir aşk başlamış.Hero,her gece bulunduğu bir kulede ateş yakarak Leandr ı beklediğini işaret eder,delikanlı da boğazı yüzerek karşı kıyıya geçermiş.Bir gece,Leandr yine denize atlar,bir süre ışığa doğru yüzer ama,o kıyıya varmadan rüzgar ateşi söndürür,yönünü şaşıran genç Leandr bir türlü kıyıyı bulamaz.gücü tükenir ve denizde boğulup gider.Bu beklenmedik olaydan üzülen Hero da kendisini kuleden denize fırlatır.




Kızkulesine (Leandr kulesi) denilmesini bir başka olayla ilgili bulan kaynaklarda da şöyle bir hikaye anlatılır - Kuleyi yaptıran Bizans İmparatorlarından Manuel Komnen (1143-1180) yasak bir aşk serüveni yaşayan kızı Leandra yı bu kuleye kapatmak zorunda kalmıştı.Genç kızla ilişiği yönünden kuleye bu adın verildiği öne sürülür.Kızkulesinin adı, Bizanslılara karşı pek çok savaşlara girmiş bulunan Emevilerin ünlü komutanı Battal Gazinin serüvenleri (717-740) arasına da katılmıştır. Arap Orduları ile birlikte Bizansı kuşatan Battal Gazi Üsküdarı yakıp yıkmıştı.Battal Gazi bu arada göz koyduğu Üsküdar Tekfurunun genç ve güzel kızını ele geçirmek için Bizansa karşı sert saldırılara başlamıştı.Battal Gazi bu savaşlardan sonra ansızın ordusunu çekerek Şam a döndü.Bizans İmparatoru Leon III.(717-741) bu fırsattan yararlanıp Tekfurun kızını koruma çarelerine kalkışmış ve onu deniz ortasında yaptırdığı kulede oturtmuştu.Kızkulesi adı bu hikayeyede bağlanır.




Kızkulesi adıyla ilgili olarak bilinen başka bir olay da şudur - Bizans İmparatorlarından Konstantinin çok sevdiği genç ve güzel bir kızı bulunmaktaydı.Kahinler,bu genç kızın alın yazısında bir yılan tarafından sokularak öldürüleceğini açıklamışlardı.Bu sözlerden son derece telaşa kapılan İmparator kızını yılanlardan korumak için bir yer aradı, Kahinler,kızkulesinin bulunduğu adacığı salık verdiler.İmparator,bunun üzerine orada bir kule yaptırdı.ve kızını da yılanlardan korumak amacıile içine yerleştirdi.Hikayenin bundan sonraki bölümünden anlaşıldığına göre İmparatorun aldığı bbütün tedbirler yine de yararlı olmamış ve Kahinlerin yorumları gerçekleşerek genç kız kuleye gönderilen bir üzüm sepeti içinde saklanmış bulunan bir yılanın sokmasıyla ölmüştür.Bütün bunlara karşılık Bizanslıların bu kuleye uzun süreler (Damalis Kulesi) dedikleri de bir gerçektir.Oçağlarda Atinalı Komutanlardan Karesin Orduları Üsküdarda konaklamış bulunuyordu.Karesin eşi Damalis bir hastalık sonunda öldü.Karısını çok seven Kares onun ölümsüzlüğünü sağlamak için bir anıt dikmeyi tasarladı ve Kızkulesinin bulunduğu adacık üzerine kule biçiminde bir mezar yaptırdı.Bizanslılar da bundan ötürü buraya (Damalis Kulesi) derlerdi.




Bütün bu hikayeler dışında,kule ile ilgili olarak bilinen bir başka gerçek de Bizanslıların Kızkulesini zaman zaman bir çeşit cezaevi olarak kullandıklarıdır.Daha sonraları da Boğazdan gelip geçen gemilerden alınan vergiler için bir gümrük karakolu durumuna getirmişlerdi.Boğazı yabancı gemilere kapatmak için Sarayburnu ile Kızkulesi arasına gerektiği zaman bir zincir de gererlerdi.
TÜRK TARİHİNDE KIZKULESİ - Türklerin,Kızkulesi ile ilgisi, Osmanlı Beyliğinin kuruluş yıllarına rastlar, Üsküdara gelen Orhan Gazi (1281-1362) ile Kızkulesinde hazır bulunan Bizans İmparatoru Mateo Kantakuzen (1355-1376) arasındaki görüşmeler,sandallarla gidip gelen elçilerin aracılığı ile yapılmıştı.




İstanbul Türkler tarafından fethedildiği zaman,bakımsız bir durumda bulunan kule şehirle birlikte onarıldı.Önce tahtadan olarak yapılan kuleden,gemilere meşale ile yol gösteriliyordu.Bu tahta kule çıkan bir yangınla kül oldu. Bunun üzerine Padişah Ahmet III.ün buyruğuyla Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa buraya taş bir kule yaptırdı.(1719) Kızkulesi Osmanlı Türkleri tarafından da sürgün ve hükümlülerin kapatılmaları için birçok kere
kullanılmıştır.Buraya kapatılanlar arasında Mahmut I.(1696-1754) ün kızlarağası Beşir Ağa ile sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa (1689-1758) da vardır.Osman III.ün üçüncü defa Sadrazamlığa getirdiği Ali Paşa,Ayvansarayda çıkan bir yangına padişahla birlikte gitmişti.Ama yangın yerinden ondan daha önce ayrıldığı için de Osman III. ün hiddetlenmesine yol açmıştı.Paşa,Sadrazamlıktan atılmakla kalmayıp Kızkulesine kapatılmak (1755) suretiyle de cezalandırılmıştı.

Hiç yorum yok: